Dertlerinize çözüm
Pusulalarımız şaşmış durumda. Yaratmak istediğimize değil, olmasını istemediğimiz şeylere doğru yöneliyoruz. Hayal gücümüzü arzularımızı değil kabuslarımızı yaratacak imgelemeler için kullanıp, konuşurken binbir olumsuz kelimeyle güzel olan şeyleri de çürütüyoruz. Olayları ve insanları yorumlarken bakış açılarımız eğri büğrü bir hal alıyor, anlayıştan ve bilgelikten giderek uzaklaşıyor.
Nereye gitsem dert duyuyorum. Düşünülüp taşınılıp çözülecek, halledilecek türden dertler değil de, “acıları zevk edindim”yaklaşımıyla evire çevire büyütülen sorunlar bunlar. Eski defterler açılıyor, konular enine boyuna tartışılıyor, fikir alış-verişi yapılırken benzer derecede acı tecrübeler masa üstüne yatırılıyor, konu büyüyor da büyüyor... Zaten var olan sıkıntı küçülüp yok olacağına “dost”sohbetlerinde koca bir deve dönüşüyor. Ve biz buna “dertleşme”diyoruz. Yapmasak daha iyi...
Dikkatle ele ala almak gerek düşünceleri. İstediğimiz ne? Neden diretiriz meselenin köküne inmekte, kalan güzellikleri de liğme liğme etmekte ve her şeyi detayıyla konuşmakta? Konuşmak güzel ama doğru zamanda ve doğru yaklaşımla, “ortayı bulmaya çalışararak” ve çözüm odaklı olarak yapılırsa sonuç veriyor ancak. Yoksa kendini haklı çıkartmak için çırpınmaktan başka bir şey değil.
Yani önerim şudur ki, canınızı sıkan konuları sözlerinizle, düşüncelerinizle, dertleşmelerinizle “canlı tutmak”tan vaz geçin bir süre için. Bırakın, başka şeylerle mesgul olun, canınızı sıkan kişilere de örnek olun “ne olursa olsun”bozmadığınız huzurunuzla, toleransınızla, asaletinizle. Biraz daha geniş yürekli,biraz daha inançlı, anlayışlı, ve esnek yaklaşın konulara. Zaten uzun zamandır öbür yaklaşımla bir yere varamadınız değil mi? Öyleyse bir de bunu deneyin. Deliliğin tanımı neymiş biliyor musunuz? Aynı şekilde davranmaya devam edip farklı bir sonuç beklemek. Akıllı olun, bilge olun o halde.
Düşüncenin ve sözün gücü çok büyük, sizi memnun etmeyen ve üzen şeylere dikkatinizi ve ilginizi vermeyin. Tabii ki, mesele hakkında yapılması gereken bir şey varsa yapın ama sonra bırakın konu biraz
“demlensin”, su yolunu bulsun. Konuyu, kendinizi ve karşınızdakini daha fazla hırplayarak bir yere varmaya çalışmayın. Kişilerin iyi yönlerine, sorun yaratan olayın eksilerine değil artılarına odaklanırsanız, iyi olanı fark edip dile getirirseniz çok şeyler değişebilir. Unutmayın ki,ilgi gösterdiğiniz şey büyür. Düşünce bahçenizdeki yabani otları değil,çiçekleri sulayın ki onlar çoğalsın. Bunu anlatan çok güzel bir hikaye var:
Bir gün Cherokee kabilesinin yaşlılarından biri torunlarına eğitim verirken onlara demiş ki:
“İçimde bir savaş var.
Korkunç bir savaş.
İki kurt arasında...
Bu kurtlardan birisi; korkuyu, öfkeyi, kıskançlığı, üzüntüyü, pişmanlığı, açgözlülüğü, kibri, kendine acımayı, suçluluğu, küskünlüğü, aşağılık duygusunu, yalanları, yapmacık gururu, üstünlük taslamayı ve egoyu temsil ediyor. Diğeri ise; huzuru, sevgiyi, umudu paylaşmayı, cömertliği, dinginliği, alçakgönüllülüğü, nezaketi, yardımseverliliği, dostluğu, anlayışı, merhameti ve inancı temsil ediyor.
Aynı savaş sizin içinizde de sürüyor ve diğer tüm insanların içinde de.”
Çocuklar anlatılanları anlamak için bir dakika düşündüler ve içlerinden biri büyükbabasına,
“Hangi kurt kazanacak?” diye sordu.
Yaşlı Cherokee kısaca cevapladı:
“Beslediğiniz…”
Sevgiyle kalın,
YORUMLAR