Kadınların olayı farklı

Parktayız. Ben, kızım ve babacık. Parkın hemen yanında bir halı saha var. Üzerinde irili ufaklı bir sürü yaşı geçkin adam futbol oynuyor. Daha doğrusu oyun oynuyor gibiler. Pek ciddi görünmüyorlar.


Topu alan bir süre top ayağında kaleye doğru istekle koşuyor ama topu kaptırınca hemen bırakıveriyor ve aniden etrafında kimi bulursa muhabbete koyuluyor, gülüp şakalaşmaya başlıyor.


Zaman zaman maçın tansiyonuyla beraber sesler yükselse de ayaküstü sohbetler edilebilecek kadar yürüme modunda herkes.


Görünen o ki iş güçten kafasını kaldıramayan bir sürü adam birbirini özlemiş, bir araya gelmek istemiş, maç yapalım demişler.


Bu toplanma şekli ayrıca hareketsiz yaşamlarına da hareket getirecek. Haftanın bir günü spor yapmış olacaklar. İyi fikir.


Bütün kızlar toplanır. Toplanır ve sohbet eder, dedikodu yapar, bir şeyler içer, birbirlerinin hayatı nasıl gidiyor merak eder, soru sorar, dertleşir.


Erkekler toplanmasa daha iyi olur; bir futbol takımı çıkarabilecek sayıda erkeğin bir masa başına toplanması ve sohbet etmesi çok hoş bir görüntü çıkarmaz. Hatta ürkütücü olabilir. Beş tanesi yolda yan yana yürüse pek çok kişi yolunu değiştirmeyi tercih edebilir.


“Kadınların neden böyle bir oyunları yok” diye konuşuyoruz kocamla.


Yani boş zamanlarını bir araya gelip spor yaparak neden geçirmiyorlar. Görüşürken aynı zamanda hareket edebilecekleri bir oyun neden yok.


Bak bizim kız şurada nasıl arkadaşlarıyla koşturup oynuyorsa bu koca adamlar da çocuk gibi oyun oynuyorlar işte.


"Kadınların olayı farklı" diye ortalama bir cümleyle giriyorum lafa. Sonra da gülmeye başlıyorum, "ben her zaman sen Ekin'in oyun arkadaşısın ben de sadık hizmetkarınızım demiyor muyum, al sana bu cümlemi destekler bir görüntü işte."

Eşim ikna olmuş görünmüyor.


Sonra kafamdan şu düşünceler geçiyor hızla; kadınlar bir konunun tüm detaylarını ayaküstü değil oturarak, tüm dikkatlerini o konuya yönelterek, büyük bir konsantrayonla öğrenmek isterler.


Bir olayı öylesine değil de derinlemesine tüm ayrıntılarıyla dinlemek ister, hatta ciddi ciddi çözüm önerir, sorunu kotarır ve bir sonuca bağlarlar.


Ayrıca erkeklerin oyun oynamayı gerçekten sevdiğini düşünüyorum.


Kadınların kafada bu akşam ne yiyeceğiz, çamaşır yıkandı mı, ütü var mıydı, çocuğun suyunu yanıma aldım mı, yarın toplantı kaçtaydı gibi ulvi sorular uçuşurken, erkekler gerçekten çocuk gibidir; o anı düşünüp kadınlar gibi hesaba kitaba girmezler.


Bu konu kilit. Kadın erkek farkından anne baba farkına geçeyim ışık hızıyla. Annenin yeri ayrı babanın yeri ayrı değil mi? Ataol Behramoğlu'nun dizelerini hatırlıyorum hemen...


Anne gezindiğin bağ,

baba yaslandığın dağdır.

Ömrünün en güzel çağı


annen ve babanla olandır.



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.