Yay Burcunda Dolunay: Serüven
22 Mayıs ve 20 Haziran tarihlerinde Yay burcunda art arda iki dolunay gerçekleşecek. Genelde dolunaylar, geçen ayın hasadını topladığımız, enerjimizin pik yaptığı zamanlara işaret ederler. 1 ay içerisinde aynı burçta gerçekleşen iki dolunay gergin bir döneme adım attığımızı ve Nisan ayından itibaren neticelenmesini istediğimiz beklentilerin henüz değil, ancak Haziran sonundan itibaren gerçekleşeceğini gösteriyor.
Dolunayla birlikte, transit Merkür retro hareketini sonlandıracak ve son bir aydır üzerine kafa yorduğumuz farklı seçeneklerden hangisinin geleceğimizi şekillendirecek bir tercih olabileceğini daha net bir şekilde görmeye başlayacağız. 22 Mayıs dolunayı bize büyük resmin yarısını gösterirken, henüz farkında olmadığımız olasılıkları kapsayan resmin diğer yarısı, 20 Haziran dolunayıyla birlikte ortaya çıkabilir.
2015 Eylül ayında Yay burcunun temsil ettiği her konuda Satürn’le ilgili zorluklar ve engellerle yüzleşmeye başlamıştık. Felsefi düşünce sistemleri ve akademi kadar, bağnazlığın da simgesi olan Yay burcundaki Satürn, kültürler ve inançlar arasında uçurumlar yaratırken, ülke sınırlarıyla ilgili krizler ve mülteci siyaseti de gündeme geldi. Düşünce özgürlüğü ve adalet sistemi kapsamında korkunç bir tahribatın yaşandığı dünya gündemine bakarak, tanık olacağımız Yay burcundaki dolunay evrelerinin içinde bulunduğumuz koşulları daha da zorlama ihtimali yüksek görünüyor.
Satürn ve Neptün arasındaki kare açı bir dönemi olumsuz yönde şekillendiren siyasi yanılgıların ve büyük hataların simgesiyken, transit Jüpiter Başak burcunda ne yazık ki talihten yana kötülerin yüzünü güldürüyor. İyi zamanlara adım atacağımız, uzlaşmaların ve barışın rağbet görmeye başlayacağı Jüpiter Terazi dönemine, yani Eylül ayına kadar öyle ya da böyle, önce kendimize, sonra başkalarına iyi gelmeyi başarmak durumundayız.
Her dolunayda toplumsal ilişkilerimiz sınandığı kadar, özel hayatımızla ilgili de sorunlar ortaya çıkabilir. Mart ayından beri retro gezegenlerin de etkisiyle sancıyarak devam eden ilişkilerde, önümüzdeki 2 ay içerisinde ya “tamam” ya da nadiren “devam” sonucuna varılabilir.
Hoşça kal demekle, serbest bırakmak arasında fark vardır. “Hoşça kal” dediğimiz kişiyle bir gün bir yerlerde tekrar buluşabilir ve eski iki dost olarak tecrübelerimizi neşeyle ya da hüzünlü paylaşabiliriz. Birini hayatımızdan serbest bırakmak ise, bir daha asla görüşmemeyi, bu kişiye dair beklentilerimizin gerçekleşmeyeceğini göze almak, bu ihtimallerle barışık olmak halidir. Haziran sonu ve Temmuz aylarında vedalaşmakla, serbest bırakmak arasında bir tercih yapmamız gerekebilir.
Gökyüzü ve yeryüzü yaşanmış olan her anımızın tanığı ve hafızasıdır. Anılarımız bir deniz kabuğunun şarkısından, bir gezegen sembolizmine kadar zamanın ve evrenin her zerresinde kayıtlıdır. Yaşamın denizi aldığımız dersleri ve hikâyelerimizi farklı kıyılara taşırken, yolculuğumuz aslında hiç sonlanmadan devam eder. Bir başka formda, farklı isimlerde, belki de bir başka dünyanın serüveninde yollarımız er ya da geç, yine kesişecektir.
Ayın fazları gibi, her birimiz yap-bozun birer parçasıyız. Dolunay, aramızdaki “bütünselliğin” sembolik çemberidir. Hayatın kendisi de tıpkı dolunay gibi, güzelliğin ve uyumun arayışıdır. Ne zaman ki kendi içimizde bu iyi nitelikleri buluruz, o zaman arayışımız sonlanır ve hayatın o beklediğimiz mucizevi serüveni başlamış olur.
Cesaret ve umutla...
YORUMLAR