Yay burcunda Dolunay - Maskeler düşüyor
Dolunaylar genelde maskelerin düştüğü, kimin sahte ve kimin gerçek olduğunu anladığımız zamanlara işaret eder. Genelde kaygılı hissettiğimiz bu evrelerde, fazla kafein almış gibi de uykusuzluktan şikâyet eder, buna rağmen kendimizi enerjik hissedebiliriz. 2 Haziran günü saat 19.18’de Yay burcunda gerçekleşecek dolunay, uykularımızı bölen endişelerin genelde inançlarımız ve fikirlerimiz arasında kalmamız dolayısıyla yüzeye çıkabileceğini gösteriyor. Kalbimiz bir şey söylerken, aklımız tam aksini iddia edebilir. Birine hayatında önemli bir ders verdiğimizi düşünürken, aslında son dönemde yaşadığımız gelişmelerden ders alması gereken kişiler olduğumuzu gözden kaçırabiliriz.
Merkür’ün hâlâ Retro döneminde olması iletişim sorunlarının artması demekken, Dolunay bastırdığımız tüm duygu ve düşüncelerin dışarı taştığı bir çatlağa benzetilebilir. Kısa yoldan netice elde etmek isteyenlerin yanılabileceği, uzun yolu seçenlerin de bir noktada tıkanabileceği, hesapta olmayan şaşırtıcı olayların meydana gelebileceği bir evredeyiz.
Gittiğimiz, kaçtığımız, döndüğümüz ve gözlediğimiz yollara çıkıp, birbirimizin dillerinde ve yüzlerinde içimizdeki yap-bozların eksik parçalarını arayacak, hepimiz için ortak olan bir resmi tamamlamaya çalışacağız. Evrenin günlüğünde yeni bir satırı birlikte yazmamız gerekecek.
Mars’ın İkizler burcunda Güneş’le kavuşumu, bilgi akışını hızlandıracaktır ancak maruz kaldığımız verilerin doğruluğu konusunda aceleci olmamamız gerekiyor. Pek çok yalan haber ve yanıltıcı bilgiyle karşılaşabiliriz. Okuduğumuz haberler olayların sadece tek bir yönünü gösterir, oysa bir karar almadan önce akıllıca davranıp resmin bütünü görmeye çalışmalıyız.
Yay burcundaki Dolunay “Abdal”ın uyanışını ve yepyeni mistik bir maceranın başlangıcını simgeliyor. Önümüzde bekleyen güzel günler, içini saf tutana, cesur olana, sözünü doğru söyleyene malum olacak. Doğruyu yanlışla yargılayan, yanlışı onurlandıran, sözünün eri olmayanlar ise güven kaybedecekler.
Yay Dolunayı, hayatımızı kökten değiştirebilecek yolculuklar anlamına gelebilir. Yol bir yerden bir yere ulaşmaktan çok daha fazlasıdır. Geçmişten uzaklaşırken geleceğe, evimizden uzaklaşırken bir yabancıya yakınlaşmaktır. Yol ben ve sen arasındaki mesafeyi aşıp kavuşmaktır. Özlenen bir adamın, sevdiği şehirdir, yol. Bazen de geçmişte çok sevilmiş bir kadının kıvrımları, dönemeçleri, labirentleri… Bazen de yol demek, çizgimizden taştığımız yer demektir…
Binlerce yol arasından seçeceğiz yolumuzu. Avuçlarının arasından akıp gidenlere bakmaktan vazgeçenler ve yüreğinin ihtiyacı olan tek pusula olduğuna inananlar için, fırsatlarla doludur yeni ufuklar.
Tek gerçektir yol, sevin yolunuzu. Cibran’ın sihirli sözleriyle anlattığı gibi “Güneşe bak, toprağa bak, suya bak, buluta bak; Fakat arkana bakma… Kimin geldiği önemli değil, kimin gelmediği de… Aldırma dostum, yürü.”
Cesaret ve umutla...
YORUMLAR