Aklını seveyim telefonum!

Dün Daily Mail’de bir haberi okurken göz ucuyla da telefonumu kesiyordum. Kendisi akıllı bir telefon olduğu için okuduğum haberin bir parça bizim ilişkimizle de alakalı olduğunu anlayıp çıngar çıkaracak diye korktuğumdan bilgisayarın ekranını onun ters tarafına çevirdim!

Kız sevgilisini yerlerde sürükledi

Çin’de metroda çekilen görüntülerde bir genç kız kendisiyle ilgilenmek yerine sürekli cep telefonuyla meşgul olan erkek arkadaşına önce sözlü bir ültimatom verdi. Erkek oralı olmayınca genç kız diğer yolcuların şaşkın bakışları arasında sevgilisinin telefonuna yapıştı. Kız çekerken oğlan, sanki uçurumdan düşerken tutunduğu tek kuru dalmış gibi, akıllı telefonuna sarılıp vermemek için direnmeye başlayınca ortaya ilginç bir görüntü çıktı. “Verirsin vermezsin” derken kız peron boyunca sevgilisini paspas gibi yerde sürükleyip durdu...

Elimizden düşmüyorlar

Kimileri bu mücadelenin viral bir reklam olduğunu söylerken bazı yolcular hiç de öyle olmadığını ikilinin resmen telefon yüzünden savaştığını anlatmış. Haberi okurken “Yok daha neler, reklamdır” demek yerine içimden “Pekâla, olabilir!” diye geçerdim... Belediye otobüsünde akıllı telefonlarında Candy Crush oynayan teyzeleri, trafiğin ortasında bir yandan araba kullanıp bir yandan da zekâ küpü telefonundan Facebook’a girip kuzeninin yeni doğan bebeğinin fotosunu ‘like’layanlar günlük hayatın bir parçası olmuşken sivri zekâlı telefonun yüzünden metroda yerlerde sürünen bir adam pek de acayip gelmedi bana doğrusu...

Maçta, evde, konserde, sohbette

İtiraf etmem gerekir ki benim de durumum pek farklı değil! Telefonum ne kadar akıllıysa ben o kadar salağım... Son zamanlarda benim onu avucumun içinde tutmam gerekirken o beni parmağında oynatıyor. Bu satırları okurken sizin, “Allah’tan ben öyle değilim” dediğinizi duyar gibiyim ama ikimiz de biliyoruz ki siz de tıpkı benim gibisiniz. Hayatımız avuç içi kadar bir ekranın üzerinde ‘like’lamalar ve ‘fav’larla geçip gidiyor. Ne arkadaşlarımızla sohbetlerimizden ne gittiğimiz konserden, ne izlediğimiz filmden ne de tuttuğumuz takımın futbolundan bir şey anlıyoruz... Akıllı telefonlarımız bizi her ortama sulu götürüp susuz getiriyor maalesef!

Taraftarların wi-fi isyanı büyüyor

Geçen hafta içi hemen hemen aynı günlerde bu ‘akıllı telefonlar’ ve benim salaklığımla ilgili iki haber daha okudum. Bizim gazetelerde Galatasaray’ın Türk Telekom Arena’da taraftarlara kablosuz internet imkânı sağlamak için TTNet’le yaptığı anlaşmanın müjdelendiği günlerde Hollanda’da PSV Eindhoven taraftarlarının ‘Wi-fi isyanı’ gündemdeydi. TT Arena’da maç izlediğim günlerde en az rakip takım kadar çekmeyen 3G’ye de isyan ettiğim için Galatasaray yönetiminin kablosuz internet anlaşması en az benim kadar akllı telefonumu da sevindirdi.

Ancak Eindhoven’lıların isyanı aklımı başıma getirdi. Statlarında ücretsiz kablosuz internet hizmeti alan PSV’liler Nac Breda maçında (hadi TRT Türkçe’siyle çevireyim) “Wi-Fi’ın canı cehenneme, takımını destekle” diye bir kampanya başlatmış. PSV Eindhoven’lılar insanların maçlarda takımı desteklemek yerine ha bire akıllı telefonlarıyla selfie çekip, twit attığından şikâyet ediyor. Haksız da sayılmazlar geçen hafta oynadıkları maçta 34 bin taraftarın 17 bini Wi-Fi kullanmış...

Hollywood filmleri gerçek olacak!

Çok değil 10 yıl önce varlıklarından bile haberdar olmadığımız bu akıllı telefonlar yüzünden bugün akla hayale gelmedik şeyler geliyor başımıza! Statlardaki Wi-Fi isyanı ya da erkek arkadaşını yerlerde sürükleyen Çinli kız sadece başlangıç... Benim bu küçük aklım böyle şeyleri almaz ama korkarım Hollywood’un akıllara ziyan bilim kurgu filmlerindeki gibi yakın gelecekte akıllı telefonlar, gerizekâlı insanları esir aldıktan sonra dünyayı ele geçirip “Aradığınız insanlığa ulaşılamıyor, lütfen daha sonra da aramayın” diyebilirler... Neyse bu sıcakta yeterince saçmaladım şimdi akıllı telefonumla birlikte Instagram’ın keşfet bölümünde sahillerde denize girip keyif yapan insanların fotoğraflarına bakıp serinleyeyim biraz...