Bir durun sakin olun

Şu hayatta herkesin bir "dolce vita" sı oduğunu hiç sanmyorum. Çoğu insanda bu tatlı hayat hissi yok, olanların yarısı da kendisini kandırıyor. Herkesin gittiği yere popüler diye koşa koşa gitmenin bir havalı bir gusto davranışı olduğunu düşünüyor insanlarımız, ne yazık ki bu saçmalığın farkında bile değiller.


Ben tabii ki öyle değilim, eh bu da benim fıtratımda var ne yapayım? Keyif nasıl yapılır, hayat standartı nasıl yükseltilir, en tatlı hoş şeyler nerelerde, genelde bilirim. Bazılarımız dünyaya bunun için gelmeseydi durum çok vahim olurdu inanın. Bu aynı zamanda geliştirilebilir bir şey ama dediğim gibi, insanın içinde olması gereken bir his. Muhteşem binalar yapan bir mühendis olabilirsiniz veya hayat kurtaran bir doktor, bu da tıpkı sizin yaptığınız şey gibidir, insanlığa hizmet etme konusunda inanın çok bir farkı yoktur. Hayattan zevk almasını bilmeyen bir insan muhteşem bir binada yaşasa ne olur? Her anını daha da sıkıcılıkla yaşayıp, güzel günlerin kıymetini bilmeyen bir insan sağlıklı olsa ne olur? Sanırım gayet net anlatabildim.


Bütün bu keyif araştırmalarım şimdiye kadar beni hep mutlu ederken son dönemlerde bundan hiç zevk almamaya başladım. Çünkü duyduğunuz her yeni yere üşüşüyorsunuz... Evet, sizden bahsediyorum. Dışarı çıkıp dolanmak ve keşfetmek yerine Instagram başında en çok paylaşılan ne var diye kovalayanlardansanız siz de benim bıktığım o tiplerdensiniz demektir. Acaba son dönemlerde nerede paylaşım patlaması yapılıyor diye pusuda bekleyip oralara koşturan bir insan topluluğu var. Mekan sahipleri desen zaten bu topluluğun çok iyi farkında, açılan açılana. Her hesap açan başımıza gurme, her Instagram'lık kafe açan başımıza artist oldu çıktı. Daha mekan "açıldık" der demez kapısında biten "bayıldım" blogger'larından bahsetmiyorum bile, zaten son 2 yazıdır onlarla uğraşıyorum yakında sağımda solumda tehdit notları bulmaya başlayacağım...


Ben artık yeni açılan ve sevdiğim bir yeri insanlara övemiyorum, anlatamıyorum. Sosyal medyada paylaştığım an insanlar dadanmaya başlıyor. Bunun nesi kötü diyenleriniz olabilir ama bu öyle bir şey değil. Sosyal medya paylaşımları başta da dediğim gibi çığ gibi büyüyor ve sırf bunun için bekleyen insanlar var. Bir süre sonra ben o mekana gidemiyorum çünkü yer olmuyor. hep aynı şeyi söylemek zorunda kalıyorum: "Şurası çok güzel ama şimdi gidemeyiz kesin yer yoktur." Yani üst üste tıklım tıklım oturmadan rahatça bir şeyler yemek hayal oluyor o mekanda bir süre sonra. Burada asıl can sıkıcı olan ve beni en rahatsız eden şey , oraya giden insanların mekanın mamüllerini, hizmetini vs beğendiği için değil sırf popüler olduğu için, birilerini görmek milleti kesmek için gidiyor olması. Bu yüzden kitlelerin çoğuna sinir oluyorum kimse kusura bakmasın. Kim nereye gitmiş, aman biz de eksik kamayalım, bizi de şurada görsünler diye diye her yeri harcadılar matmazel. Karaköy ve Nişantaşı böyle mekanlarla dolu. Sanırım son zamanlarda Moda'da bu batağa düşmüş durumdaymış. Hala daha da kafe üstüne kafe açılmaya devam ediyor. Karaköy'deki mekanlar zahmet edip hafta içi 11'den önce kahvaltı bile vermiyorlar, düşünün artık nasıl bir umursamazlıktalar. Buna rağmen millet böyle işletme yerin dibine batsın diyeceğine iyice gidiyor, daha bir yapışıyor. Kötü muameleden bizim kadar zevk alan başka bir toplum var mı acaba, çok merak ediyorum. Ben açıkcası size müstehak diyip gitmiyorum böyle yerlere, gidenin de aklına şaşıyorum.


İşin bir de işletme yönü var dediğim gibi. Sadece ukala ve canın isterse işletmeciliği değil sorun olan. Mekanlar kalabalıklaştıkça klasik bir sona doğru gidiyor, devamlılığın şaşması sonuna yani. Bir gittiğiniz seferle diğeri arasında hem hizmet hem de lezzet farkı oluyor yani. Bu sebepten en çekindiğim şeylerden birisi insanları İstanbul'da bir yerlere götürmek. Bak çok güzel diye götürüyorsun binlerce sıkıntı çıkıyor, sanki kendi mekanımmış gibi ben utanıyorum. Oysa işletmecinin umrunda bile değil. Yazının başında bahsettiğim konuya geliyorum, adamın kitlesi kendisini gusto sanıyor ama dünyadan haberi yok, e o zaman işletmeci de hizmeti, ürün kalitesinin sabitliğini önemsemiyor. Bu böyle tam olarak körler sağırlar birbirini ağırlar şeklinde yuvarlanıp gidiyor. Ben eğer gerçekten ürünlerini çok seviyorsam ve sık sık gidiyorsam mekanları uyarıyorum ama çok az yerde düzelme görüyorum. O kadar çok körü körüne gidiyorsunuz ki, adamlar kendilerini düzeltme gereği duymuyor, işin özeti bu.


Sonuç olarak artist, müşterisini sallamayan, gelmesen de olur havasında yerlerden bıktım ve asla gitmiyorum. Siz de biraz gözünüzü açın ve sırf popüler diye her yere koşmayın. Her gördüğünüz kalabalık nitelikli kalabalık değildir, özellikle de İstanbul'da, bunu unutmayın. Benden uyarması, sonra sen dedin diye gittik şöyle oldu böyle oldu demeyin bana.



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.