Acı biberler sür dilime dudaklarıma
Son yıllarda eskisinden daha çok düşünüyoruz gibi geliyor bana. Düşünüyoruz, yazıyoruz konuşuyoruz... Tüm bunlar o kadar çabuk boşlukta kayboluyor ki, sanıyorum bu yüzden de ciddi bir laf kalabalığı var. Çoğumuz saçmalıyor, çoğumuz da saçmalamasa bile konuşsam ne olacak ki diye düşünüyor.
Ağzımı her açtığımda, her fikrimi söylemek, yazmak istediğimde “ülkenin durumunu” düşünmekten çok yorulduğumu hissediyorum. Malum, "ülkenin durumu böyleyken..." ile başlamayan cümlemiz kalmadı adeta. Bir durumu eleştirmek istiyorum ama her seferinde “sanki ülkede her şey iyi, bir o kaldı” lafı anında gelip tepeme oturuyor. Başkasıyla konu tartışmayı geçtim, kendi kendime düşünürken bile bu tatsız gerçek her seferinde beni, ülkeyi tıkıyor. Ne konuşsan mutlaka bir hassasiyet ve “şu durumda” konuşulacak şey mi haline geliyor. Gündemi hiç durmayan ülkenin insanları olduğumuz için de ağzımızı açamıyoruz doğal olarak.
Mesela tatil yerlerindeki pisliklerden bahsetmek istiyorum, sonu hep “ülkede neresi temiz ki” ye gelip dayanıyor. Ben içi dolu dolu, insanlarımızın tatil diye beldelerimize çekirge sürüsü gibi saldırıp orayı rezil bir şekilde bıraktığını anlatamıyorum. Çünkü pislik ülkemizde veba gibi yayılmış durumda, artık temizlik görünce şaşırıyoruz. Belediyeler çalışmıyor, beldelerimiz korunmuyor diyemiyorum, çünkü hangi belediye hepimizi mutlu edecek şekilde çalışıyor ki? Ülkenin durumu malum...
Mesela Tarkan’ın yıllardır aynı tarz kıyafetler, aynı dans stili ve aynı sahne ile Harbiye’de konser vermesinin bir “mega star olarak” ne kadar klişe olduğundan bahsetmek istiyorum, hemen “ülkede hangi sanatçı kendini geliştiriyor ki” ye gelip dayanıyor. Bir avuç insanın çabalayıp yeni şeyler sunmaya çalıştığı, geri kalanının dünyayı kötü bir şekilde taklit etmekten başka bir girişimi olmadığı bir ülkede Tarkan’ın hiç değişmeden, yeni albüm yapmadan Harbiye’de 10 gün üst üste konser vermesi ve tüm ülkenin buna “bayılması” söz konusu bile olamıyor. Adam ne yapsın çünkü, “ülke böyle” değil mi... Zaten her fırsatta müziğin, eğlencenin kısıtlanmaya çalıştığı bir memlekette konser eleştirmek, tarz eleştirmek de neymiş?
Mesela TV’deki yaz dizilerinin ne kadar klişe olduğundan bahsetmek istiyorum, konu “ülkede düzgün dizi mi var” a gelip dayanıyor... En az Mega Starımız Tarkan’ın tarzı kadar hiç değişmeyen o uzun bakışlar, bölümlerce öpüşememeler, konuşmanın sonunu dinlemeden ortamdan kaçmalar tek bir yoruma bile açık değil. Çünkü bir tanesinden başlayınca asla sonu gelmiyor ve sonuç mutlaka “bu ülkede diziler hep aynı zaten” lafı ile bitiyor. Şaşıp düşüp farklı bir tarz dizi yapınca ve o tutunca birden aynısından 85 tane daha dizi yapılması gerçeği gibiyiz işte, bir kere “ülke böyle” denilince size de diyecek yeni bir şey kalmıyor.
Mesela Instagram’da like ve takipçi satın alan birisini eleştirmek istiyorum, kendisinin bu yaptığını özellikle çalıştığı markalar başta olmak üzere herkes bilsin, görsün istiyorum ama bir bakıyorum kendisinden bir dolu... Say say bitmiyor çünkü “bu ülke böyle” ye gelip dayanıyor yine. İnsanları kandırmanın ve dolandırmanın, bir şeyi olduğundan iyiymiş gibi göstermenin en basit olduğu memleketlerden birisinde yaşadığımız için bu konu da aynı diğerleri gibi “bu ülkenin suyunda var” ile kapanıyor...
Ağzımızı hangi konuya açsak, ülkemiz gelip konuyu anında kapatıyor. Ülkenin durumu böyleyken, ülke bu haldeyken, ülkede normal olan bir şey mi varken, ülkenin durumu kritikken, ülke hassasken... Sanki ülke doğduğu günden beri hiç susmadan ağlıyormuş da arada şans eseri biraz sustuğu ve bize huzur verdiği o zamanlarda da bizim konuşup onu uyandırmamaya çalışmamız gerekiyor gibi hissediyorum. Kafamın içinde rahat rahat yürüyemiyorum, düşüncelerim terliklerini eline alıp yürüyor, sırf ülkemiz o 2 dakikalık uykusundan uyanıp rahatsız olmasın diye...
Neyse ben yine de açıp o asıl efsane olan Tarkan’ın “Dudu” şarkısının klibini izleyeyim, sonuçta “ülkenin durumu malum” bir daha öyle şeyler göremeyebiliriz...
YORUMLAR