Bıktım dumanınızdan
Ülkemizin bilmediği çok konu var, belki de asla öğrenemeyeceği... Bunlardan birisi de "özgürlük". Belki de kendimizi tam anlamıyla hiç özgür hissedemediğimizden, belki de bize o fırsat sunulmadığından. Bunun elbet bir sebebi var ama sonuç şu ki; kesinlikle özgürlük kavramı hakkında fikrimiz yok.
Havalar ısınmaya başlarken insan neler düşünür ? Bahar günlerini, uzun zamandır giymediği baharlık montunu, spor ayakabbılarını vs... Artık mekanların kuytu köşelerinde oturmak yerine bahçelere çıkıp 2 güneş yüzü göreceğine sevinir insanlar genelde değil mi... Ben sevinmeye tam başlarken ağzıma giren bir duman tüm bu hevesimi bitiriyor, evet sigara dumanından bahsediyorum.
Sigara içme özgürlüğü ülkemizde yine en anlaşılamayan özgürlüklerden. Sigara içen insanlara göre zaten yeni kanunlar yüzünden kendileri eziyet çekiyorlar ve alanları çok kısıtlı... Bir insanın kendisine zarar verme özgürlüğüne kimse karışamaz bana göre de ama kullandığı şey başkalarını rahatsız edip ona da zarar veriyorsa kimse kusura bakmasın bunun özgürlükle bir ilgisi yoktur. Türk insanı her konuya böyle yaklaştığı için bunlara da "o zaman şehirde yaşama, şuraya gitme, bunu yapma" gibi tepkiler verir genelde . Hani rahatsız eden değil de rahatsız olan gitsincilik, her konuda böyleyiz zaten buna da şaşmamak lazım. Sorunu çözmek yerine beğenmiyorsan git demek en kolayı, en pişkincesi.
Ben bir şehirde yaşıyorsam ve hava güzelken bir mekanda oturup 2 dakika güneş yüzü göreyim derken ağzıma bir başkasının kanserojen dumanı giriyorsa bu özgürlük değildir. Bu başkasını da hasta etmektir sadece. Açık havada en son ne zaman kahvaltı yaptım hiç hatırlamıyorum. İstanbul'da açık havada kahvaltı demek daha ağzınıza ekmek girmeden birisinin dumanının boğazınızdan aşağı inmesi demek çünkü. Bu durumda sadece sigara içenler mi suçlu? Tabii ki hayır, aç gözlü ve yine özgürlük ne demek hiçbir fikri olmayan mekan sahiplerinin bu durumu asla umursamaması demek. O kadar çok yer var ki, eğer sigara içmiyorsanız en ücra, en dandik yerlerde oturtuyorlar sizi. Resmen kendinizi zehirlemiyorsanız, üzgünüz manzarayı da haketmiyorsunuz demek gibi bir şey bu. Şimdi bana gelip de sigara içenlerin de şöyle dertleri var, böyle dertleri var demeyin... Hem kanserojen olduğunu uzaylıların bile bildiği bir şeyi içip hem de şikayet etmek ne kadar mantıklı? Üstelik dediğim gibi, bu sizi değil çevrenizi de etkiliyor işte tam burada özgürlük denilen şeyin ne olduğunu iyice kavramanız gerekiyor.
Evden çıkıyorsunuz, mis gibi, belki yeni duş aldınız, en sevdiğiniz parfümünüzü sıktınız... Dışarıya adım attığınız anda yoldan geçen birisinin sigara dumanı saçınıza yapışıyor ve sizin o reklam yıldızı gibi evden çıktığınız mis kokulu anınız anında kayboluyor. Petrole bulanmış karabatak gibi geziyorsunuz tüm gün çünkü sigara içmediğiniz için o üstünüze sinen koku buram buram geliyor burnunuza. İşte bu da özgürlük değil kimse kusura bakmasın. Özellikle Taksim, Harbiye, Nişantaşı, Şişli gibi çok fazla insanın yürüdüğü caddelerde sigara içilmesine karşıyım ben. Kokuyu da geçtim, kaç defa üstüm başım yandı onu bile hatırlamıyorum. Bu yollardan birisinde yürüyorsanız gideceğiniz yere ulaştığınızda tam anlamıyla leş gibi oluyorsunuz. Hayır sanki İstanbul'un havası suyu çok mükemmelmiş gibi, bir de üstüne bunlara maruz kalıyoruz.
Benim ailemde kanserden ölen çok, sizin genleriniz mükemmel olabilir. Günde 3 paket sigara içseniz de asla sağlıksız olmayabilirsiniz, ama ben öyle değilim. Benim gibi milyonlarca da insan var. Sizin ağzınızdan çıkan duman beni anında farenjit yapabiliyor, alerjisi olanlardan bahsetmeme bile gerek yok. Sağlıktan, mutluluktan, güneşten eksik kaldığımız bu memlekette bir de sigara dumanı yüzünden mutsuz olmak özgürlük değil, anlatmak istediğim bu. Benim babam 50, annem 40 yıl sonra sigarayı bıraktı. Hani kimse de gelip bana "bırakılmıyor sen anlamazsın" demesin. Çok da güzel bırakılıyor. Bırakmak istemeyene de kimse bir şey diyemez, başkasını rahatsız etmediği sürece. Anlatmak istediğim bu. Beni rahatsız ettiğiniz sürece ne siz özgürsünüz, ne de ben özgürüm.
YORUMLAR