İlişki ve yoga akışı
"Her ilişkide üç kişi vardır” demişti ilişki terapisti nöropsikolog Stan Tatkin... Sen, diğer kişi ve ilişkinin kendisi. Hatta çocukların da üç ebeveyni olduğu söylenir. Üçüncü ebeveynin anne - baba arasındaki ilişkidir. Bir ilişkide tarafların kendi tarafında değil ilişkinin tarafında olması gerektiğini duyduğumda, Stan’in tutumu benim dünyamı aydınlatmıştı. İlişkiden her iki taraf da fayda görüyor, onun menfaatleri taraflarınkinin üzerinde olmalı. Bu tutum ikiliğin (sen/ben) ötesinde tamamen yeni bir yol sunuyor.
İlişki denince hep kadın - erkek ilişkisi anlaşılır. Halbuki yoga ile aramızda bile bir ilişki vardır.
Bu ilişki de her ilişki gibidir. İnişli çıkışlıdır. Hem akışı kendimize uydurmamız hem de kendimizi başka türlü var olma ihtimallerine açmamız gerekir.
İyi bir yoga akışı sağlıklı bir sinir sistemini taklit eder. Sinir sistemi dalgalanır. Nefes alıp vermeyi örnek olarak düşünebilirsiniz. Sinir sistemi yükselir/alçalır. Yoga akışı bu yükselme alçalmayı taklit eder. En azından etmelidir. Akış yavaş başlar aşamalı olarak efor/kalp atışı/nefes hızlanır. Sonra eğri aşamalı olarak aşağı doğru inmeye başlar. Böylece sinir sistemi sağlıklı bir şekilde aktive olmayı ve deaktive olmayı adeta laboratuvar ortamında öğrenmeye başlar. Ama çoğu yoga dersinde böyle olmaz. Çok poz yapma telaşı ile ders gereğinden hızlı başlar, fazla hızlı ve gereğinden daha yüksek bir yere yükselen sistem uzun süre aşırı eforlu bir alanda tutulur. Sonrasında da deaktivasyona rahatlamaya yeterince vakit ayrılmaz. Çoğu insanın zaten sahip olduğu sorunlu sinir sistemi koşullanması taklit edilir. Aşırı yoğunluk, aşırı sempatik uyarılma (stres) ve gereğinden çok az rahatlama (parasempatik uyarılma)... Bir yoga dersindeki eforunuz en üst noktaya ulaştığında nefesiniz biri ile o anda sohbet edebilecek dinginlikte olmalıdır. Çünkü o efor anlarında bedenimizi ve sinir sisteminizi aslında bilerek seçtiğimiz bir stres ortamına sokarız. Bu tercih edilen stresin hem düzeyi, hem orada ne kadar kalındığı çok önemlidir. Eğitici mi olacak? Sistemimizi daha da mı terörize edecek? Bu nedenledir ki uyku sorununa çok iyi gelen yoga, birçok insanda sempatik uyarılma fazlalığı nedeniyle uykusuzluk yapar. Böyle bir derste belki kalçalarınız açılır bacaklarınız güçlenir ama yoganın varoluş amacı (sinir sistemi regülasyonun artması) gerçekleşmez.
Yoga akışı yukarıda anlattığım prensipleri temsil etse ve sizin için faydalı/öğretici olsa bile birçok öğrenci yeni karşılaştığı bu sağlıklı yükselme alçalma ile kalmakta zorlanır. Sinir sisteminin ezberlediği, ona zarar veren ama tanıdık olan huylarını akışa taşımak ister. Yoğunluğa bağımlı ise akışın yumuşaklığı ona fazla gelir.
“Her nasılsan, tam ters yönde biraz vakit geçir” demişti Estes, o gün bu gündür bu söz bana kendimi yeni deneyimlere açmak konusunda cesaret verdi. “Yapmam” dediğim şeyleri yapmaktan memnunum. Yoga yapmak isteyenler de aslında her nasıllarsa biraz onun tersi yönde vakit geçirmeye cesaret ederlerse, yogadan alacakları fayda artar.
YORUMLAR