Kadın ve çocuk haklarına tecavüz eden komisyon
Adı çok uzun. “Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar ile Boşanma Olaylarının Araştırılması ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu.”
İşte bu komisyon raporunu açıkladı geçtiğimiz günlerde. Ocak 2016’da kurulmuştu. Dört ay kadar çalıştı. Aile bütünlüğünü olumsuz etkileyen unsurları tespit etti. Boşanma olaylarını araştırdı. Aile kurumunu güçlendirmek için gerekli önlemleri belirledi ve birbirinden değerli (!) çözümlerle karşımıza çıktı.
Mesela çözümlerden biri şu: Komisyon, çocukların cinsel istismarının rızaya dayalı olabileceğini söylüyor ve istismar eden kişinin tecavüz ettiği çocukla evlenmesini öngörüyor. Üstelik bu evlilik beş yıl süreyle sorunsuz devam ederse, istismarcı denetimli serbestlikten yararlanıyor.
Şimdi ben mi yanlış anlıyorum? Komisyonun adında iki defa aile geçiyor ve komisyon mağdurun tecavüzcüsüyle evlenmesini öngörüyor. Herhangi birinin tecavüzcüsüyle evlendirilmesi saçmalığını bir kenara bırakırsak, aile söz konusu olduğunda tecavüzcü ya baba ya da erkek kardeş olmuyor mu? Ayrıca çocuğa tecavüz olaylarında cinsiyet farkı gözetilmediğini de biliyoruz. Açıkça söyleyelim. Kimi kimle evlendiriyorsun? Babayla kızını mı, abiyle kız kardeşini mi, yoksa iki erkek kardeşi birbiriyle mi, babayla oğulu mu? Evli olduğu halde kocası tarafından tecavüze uğrayan kadınları tekrar kocasıyla evlendirmek durumunun ortaya çıkmasını da takdirlerinize bırakıyorum.
Komisyon, bir de bu evliliğin beş yıl süreyle sorunsuz devam etmesi sonucunda (ki evlenebilecek durumda olduklarını; yani farklı cinsiyet, yasalara uygun yaş vb. kriterler, sahip olduklarını varsayıyoruz) denetimli serbestlikten bahsediyor. Buradan anladığım ise şu:
Tecavüzcü, suçu sabit görüldükten sonra mağdurla evlendiriliyor. Sosyal hayat içinde denetlenmek koşuluyla hayatına ve mağdurla evliliğine devam ediyor. Beş yıl boyunca uslu durursa, bir gün bile hapis yatmadan cezasını tamamlamış oluyor. Üstelik bahsettiğimiz kişi bir çocuk tecavüzcüsü. Oh ne âlâ memleket diyesi geliyor insanın. Tecavüz yanına kâr.
Bu çözümün devamı olarak; eğer tecavüzcü 15 yaşın altındaysa, eylemi suç olmaktan çıkıyor. Yani rapor 14-15 yaşındaki çocukların bu işi yapabileceğine inanmamakla birlikte, yapsalar bile mazur görüyor. Yapın aslanım diyor. Ki önümüzde 13-14 yaşındaki 8 öğrencinin 2 ve 3 yaşındaki iki bebeğe tecavüz ettiği, bebeklerden birini öldürdüğü, birini de öldürmek istedikleri halde başaramadıkları haberi dururken.
Bir soru daha: Kamuoyunun yakından bildiği N. Ç. davasında 13 yaşındaki mağdura 28 kişinin tecavüz ettiği ortaya çıkmıştı. Bu durumda mağduru kiminle evlendirmeyi uygun görüyor acaba komisyon?
Ve 17 aylık bebeğe tecavüz eden yaratıkların (aşağılayacak sıfat bulamadığım için yaratık diyorum) yaşadığı bir dünyada şu evlilik zırvasını daha fazla tartışmayı bir kenara bırakarak diğer çözümlere(!) geçiyorum.
Ola ki bu ortam içinde bir kadın olarak severek evlendiniz ama belli sebeplerden dolayı eşinizden ayrılmak istiyorsunuz. Mesela kocanızın size uyguladığı şiddet sebebiyle. Bir kere çok yalnızsınız. Çünkü komisyonun getirdiği öneri “aile mahremiyetinin korunması” bahanesiyle duruşmalarınızın gizli yapılmasını zorunlu kılıyor. Bu durumda herhangi bir sivil toplum örgütünün size destek vermesinin ve konunun kamuoyu önünde tartışılmasının önü alınmış oluyor. Yapayalnız bir kadın olarak sistemle tek başınıza mücadele etmeniz sağlanarak korkmanız ve sinmeniz bekleniyor.
Şiddetten kaçıp ilk sığınacağınız yer olan karakollar için de benzer durumlar söz konusu. Komisyon, şiddet gördüğünüz için talep ettiğiniz koruma isteğini mesai saatleriyle sınırlıyor. Sabah sekiz akşam beş güvendesiniz (Koruma talebi olduğu halde, hatta koruma altındayken öldürülen kadınları hatırlatalım). Ama hava kararınca Allah kerim. Kocanız size sabah sekize kadar istediğini yapabilir. Buna öldürmek de dahil.
Her şeye rağmen boşanma davası açtınız. İlk yönlendirileceğiniz yer, arabuluculuk ve uzlaşma adı altında size danışmanlık hizmeti verecek aile ve dini rehberlik büroları. Peki kim istihdam edilecek ve zaten ediliyor bu bürolarda? İlahiyat mezunu aile danışmanları. Medeni hukukla ilgili bir konunun din eğitimi almış kişilerin tekeline bırakılması sanırım memleket hukukçularını hiç rahatsız etmiyor. Muska yazıcıların eksik kaldığını düşünüyorum bu meyanda.
Ve nihayet sağ salim boşandınız. İlk karşılaşacağınız engel nafakaya ilişkin süre kısıtlaması. Öyle çocuğum büyüsün, okulunu bitirsin falan yok. Süre daha da aşağılara çekilmek isteniyor. Ayrıca boşandıktan sonra mal paylaşımı için başvuru süresinde de kısıtlamaya gidiliyor. Belirlenen zamanı aştınız mı, emeğinizle edindiğiniz ve hakkınız olan malların paylaşımından men ediliyorsunuz ve birlikte edindiğiniz bütün mallar boşandığınız kişiye kalıyor.
Eşiyle mutlu mesut bir hayat geçiren kadınlar! Sanmayın ki size dokunmuyor bu rapor. Eşinizin ölümü halinde yasal hakkınız olan malların diğer varislerle yüzde elli paylaşımı da elinizden alınmak isteniyor.
Kısacası, aile bütünlüğünü sağlamak ve aile kurumunu güçlendirmek için yola çıkan bu 479 sayfalık rapor, kadınları ve çocukları bütün haklarından mahrum ederek şiddetin, tecavüzün çözümü üzerinde değil görünürlüğü ve bilinirliği üzerinde duruyor. Görünürlüğünü ve bilinirliğini çeşitli maddelerle engellemek istiyor. Sistemini kadını susturmak, sindirmek, her şeye mecbur etmek üzerine kuruyor. Çocuk tecavüzlerini meşrulaştırıyor ve kadınların yasadan kaynaklı haklarını gasp ederek, adeta kadını köleleştirerek sözde aile bütünlüğünü sağlıyor.
Hâlâ ne duruyorsunuz?
YORUMLAR