Hayatımız olmuş Pierre Loti My Hill

İsimlere takılınır bazen...




Bize de çok sorulur. Soyadımız yüzünden.




"Elif Key" dersin, kimseye yetmez, gerçi haksız da değil kimse...




Neden Key? Key ne demek? İngiliz misiniz?




Sor, sor dur! Key'in bir karşılığı var mı merak ediliyor, normaldir.




Şikayet ettiğim de sanılmasın, lakin ömrüm soyadımızı, dedemizin Alaeddin Keykubat hayranlığını anlatmakla geçti, geçiyor.




Özet geçeyim; bizim dedemiz Alaeddin Keykubat'ın siyasetçiliğini, askerliğini, entellektüel birikimini takdir edermiş, Kubat'ını atmış, Key'i almış, bize de taşımak düşmüş.




Aklıma nereden geldi tüm bunlar?




AK Parti Bitlis Milletvekili Vahit Kiler durup dururken İstanbul'daki Pierre Loti Tepesi'nin ismine takılmış.




"Değiştirilsin" demiş.




Uğultu yükselince, "Masumane bir girişim" demiş.




Reytingler yükselmeyince, dozu artırıp, "Bitlis'li vatandaş olarak geçmişte gasp edilmiş, çalınmış bir hakkı geri alma konusunda girişimde bulunduk" demiş. Biraz tarihçi sosu da katınca, tadından yenmez ya, "Tarihçilerimizden buranın 1934'e kadar İdris-i Bitlisi Tepesi olarak geçtiğini öğrenince bu anlamda rahatsız olduk" diye de vurgulamış.




Şükür ki Pierre Loti'nin ismine bir alerjisi yokmuş Kiler'in, kendisinin bunu belirttiği iyi olmuş, zira henüz bu tarz rahatsızlıklara karşın bir alerji ilacı henüz geliştirilmediğinden, kaşın kaşın dur, cilde yazıktır.




Bir de şöyle bir tevazu göstermiş, "Kabul edilirse mutlu oluruz, edilmezse de bunu kan davası yapacak halimiz yok" diye biraz tonu düşürmüş.




Eh iyi bari, kaleci Volkan gibi, "O Pierre Loti'yi evinden aldırırım" noktasına gelmemiş.




Kiler hem bir işadamı, hem de siyasetçi, besbelli boş vakti yok. Lakin; bazen fırsat bulup, boş vakitler yaratıp, yaşadığımız yerlere, yakın tarihimize bir bakmak iyi gelir. Hani bir otursa, şöyle bir Pierre Loti'yi Pierre Loti yapan, Türkiye'nin en önemli etnologlarından Sabiha Tansuğ'u ansa, eski 50 kuruşların üzerindeki o meşhur kadının Tansuğ olduğunu bilse, bunları tatlı tatlı anlatsa, kendi kendine düşünse, bunlarla uğraşmazdı, bence... Ama işte iş var güç var. Zincir zincir marketler, koskoca Sapphire var, o var bu var.




Sapphire de bildiğiniz Sapphire. Kendisine de bize sorulduğu gibi sorulmuş:




"Neden Sapphire?"




Kiler'in gazetecilere yanıtı gayet esprili (onun güleceği değil, bizim güleceğimiz tarzdan):




"Her iki dilde de rahat anlaşılsın diye!"




"Her iki dil"den kastı, Türkçe'nin yanında ne Kürtçe ne Lazca ne Ermenice ne Zazaca... "Masumane" kastettiği diller, İngilizce ve Türkçe. Ne hoş! Dalga geçer gibi...

Biz de sersemlik diye düşünüyorum, baksana hâlâ Kürtçe'deyiz, seçmeli dersteyiz.


Bir toprağın üstünde beraber durduğumuz komşularımıza, arkadaşlarımıza kendi dillerinde seslenmekten çekinir halde, onların dilini öğrenmeden, bir müjde verir gibi; "Kendi ana dilini seçmeli ders olarak alabilirsin" diyoruz.




Eğri oturup, eğri konuşuyoruz.




Eurovision'a İngilizce şarkıyla katılıyoruz, dünyada sadece Türklerin seyrettiği Türkçe Olimpiyatları'nda Kenyalı çocuklara "Çile Bülbülüm"ü söyletiyoruz. "Apart" hayatlarımızı, MyTowerland, Nuvo Dragos, Story Residence, Trend Wonderland gibi yerlerde geçirip concernlerimizi mail ortamlarında paylaşıyoruz.




Hayatımız olmuş Pierre Loti My Hill, hepimize geçmiş olsun.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.