Kendini sevmek





Kendini sevmek diye bir kavram dönüp duruyor bu sıralar çevremde; nereye gitsem, neyi okusam, kimden dinlesem bi şekilde buraya varıyor...


Üzerine düşünüyorum... Nasıl bir şey ola ki?


Siz, diğerleri, dünya bana bakınca bir şey görüyor.


Herkes kendi meşrebince, bildiği, tanıdığı kavramlar üzerinden.


Uzaktan bakanlar, soğuk, snob görüyor bazen, yakınlaştıkça fikirler değişiyor (belki).




Peki içeriden...?





Hiç aklıma gelmemiş kendimi sevmek?

Okulda öğretilmedi, aile yaşatımda böyle bir bilginin izi bile yoktu...

Kendini seven pek insan da tanımadım. Daha iyi bildiğim kendini ve başkalarını eleştirmek mesela, şikayet etmek, suçu ötekine atmak, rekabet etmek; bunları etüt edecek bir ömür vaktim olmuş görüyorum ki...


Bir yandan da bütün dünyadan sorumlu hissetmeyi bilmişim, kendimden kaçmakla uzun zaman geçirmişim, bir robot gibi görevler üzerinden ilişki kurmuşum kendimle, sanırım. Şimdi baktığım yerden böyle görünüyor.


Sevmek, ancak ötekine yöneltilecek birşey gibi algılamışım. Onu da, tam değil, ancak kendimi sevebildiğim kadar ötekini sevebildiğimi, hiç anlamamışım.




Son günlerde ben bu konuyu araştırdıkça cevaplar gelmeye başladı beklenmedik kaynaklardan.


Çok uzaktaki bir arkadaşımdan.


Okuduğum bir kitaptan.


Tesadüf mü? Yoksa senkronizasyon dedikleri şey mi bu?




Brene Brown mesela; bu konuyla ilgili beni dehşete düşüren bir lafı var:"Çocuğunuzu da ancak kendinizi sevdiğiniz kadar sevebilirsiniz" diyor...


Kendim tamam da, çocuğumu bu kadar sevmek içime sinmedi. Yetmedi.




Şimdi, kendimi sevme yolunda, bir minik ritüel ekledim günüme.


Öğrenmem gerek çünkü.


Baştan başlayarak.


Elime, koluma, gözüme, kulağıma bakıyorum ve teşekkür ediyorum.


Oğlumu saran kollarım, çiçekleri sulayan ellerim, denizin, adanın ve gökyüzünün her gün, yepyeni bir kompozisyonlar karşımda durduğunu gören gözlerim, saolun; beni senelerdir taşıyan ayaklarım. Saolun.


Şimdi, kendime, tıpkı çok sevdiğim bir insana davranırmış gibi nazik davranmaya niyet ediyorum.




Şükür ve niyet de hayatıma yeni giren kavramlar; onları da merakla ve hevesle araştırıyorum. Araştırdıkça dünyaya baktığım çerçeve değişiyor sanki. Oysa ki ülke aynı ülke, sıkıntılar aynı sıkıntılar, sorunlar aynı sorunlar. Bana değmiyor olabilirler mi artık?


Yepyeni birşey bu benim için.


Çok garip.


Anlamaya, alışmaya çalışıyorum. Araştırıyorum.


Çok duyduğum ama pek de anlam ifade etmeyen kavramları. Çok söylenen ama altı az doldurulan kavramları yeniden tanımlamak değilse hayatın bu dönemi, başka ne olabilir?










Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Ne güzel anlatmışsınız. Ben de destek olarak, Charlie Chaplin ya da Einstein’ın sözünü gönderiyorum. “Bu dünyada herkes kendini severse, sevilmedik bir kişi bile kalmaz!”
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.