İşbirliği yapan çocuklar

Çocuklar ebeveynleriyle işbirliği yaparlar… Bu öyle becerikli, öyle kendiliğinden ve derin düzeyde bir işbirliğidir ki ebeveyn çocuğun davranışının kendinden kaynaklandığını anlamakta zorlanabilir. Kendine dair yeterince bilgisi yoksa. Davranışı ile duygusu arasındaki farkı algılamıyorsa…


Danimarkalı Aile Terapisti Jesper Juul’unÇocuk Yetiştirme Rehberi” kitabındaki en önemli önermelerinden biri işbirliği kavramı üzerine. İşbirliği deyince yanlış anlamayın; çocuk size ondan davranmasını beklediğiniz şekilde davranmaz. Çocuk sizin içinizi görür. Toplumsal kabul gören davranışların, nezaketin, mecburiyetlerin ötesinde kendi kendinize bile ifade etmekte zorlandığınız şeyi, asıl olan duygunuzu görür ve onunla iş birliği yapar. Çocuklar birer duygu paratoneridir. Mimikleriniz, ses tonunuz, o anda kestiğiniz rol ne olursa olsun; çocuk sizin ciğerinizin içini görür.


Sert mi oldu? Şu örneği düşünün…


Yorucu bir günün akşamı evinize misafir davet etmişsiniz. Kapıyı açtınız. Yüzünüz gülüyor, ağzınız “hoş geldin” diyor, ama dile getirmediğiniz, ciğerden gelen hissinizde “Keşke bu gece evimde tek başıma olsaydım” cümlesi var. 9 aylık çocuğunuz; ya misafir geldiği anda ağlamaya başlar ya elinden gelen tüm yaramazlıkları yaparak sizi çileden çıkarır. Neden mi? O hakikatin farkında. Oturma odanızda oynanan misafircilik 9 aylık bebeğe sökmez. O bildiği tüm ifade yollarını kullanarak “Burada bir hata var. Burada yanlış giden bir şeyler var”ı duyurmaya çalışır. Uyumlu bir davranış değildir bu ama işbirliği yapmıştır çocuk işte. Yetişkin kendi duygularının bilincinde olmasa da çocuk bunları hisseder ve kopyalar.


Jesper Juul çocuklarda işbirliğinin iki türü olduğunu söyler: Biri doğrudan diğeri ise tersten işbirliği. Doğrudan işbirliğinde çocuk ebeveynin davranışını aynen taklit ederken ters işbirliğinde ise onun davranışının tam tersini yapar. Mesela şiddet görmüş ama bunu çocuklarına yansıtmamak için elinden geleni yapmış, kan kusup kızılcık şerbeti içmiş bir annenin iki çocuğundan bir tanesi tıpkı annesi gibi duygularını yok sayma, bastırma yoluna giderken diğeri ise tam tersi aşırı tepkisel davranışlar gösterebilir.



Buna göre çocuklar:

  • Kendilerine saygıyla yaklaşıldıysa diğer insanlara saygıyla yaklaşmayı öğrenirler
  • Kendilerine ilgi gösterildiyse diğerlerine ilgi göstermeyi öğrenirler
  • Bütünsellikleri zarar görmediyse başkalarının bütünselliklerine yönelik yıkıcı davranışlarda bulunmazlar.

Oysaki;

  • Sürekli eleştirilen çocuklar diğer insanları ya da kendilerini zalimce eleştirebilirler
  • Şiddete ya da cinsel istismara şahit olarak ya da maruz kalarak büyüyen çocuklar büyüdüklerinde kendilerine ya da diğer insanlara karşı şiddet gösterme eğilimi içinde olabilirler.
  • Duyguların bastırıldığı ailelerde büyüyen çocuklar çok sessiz, kendini ifade etmeyen ya da aşırı konuşan, aşırı tepkisellikte davranan insanlar olabilirler.

Böyle bakınca dünyanın ve ülkenin bugünkü halini anlamak da daha kolaylaşıyor. Mazlumun eline erk geçtiği anda zalime dönüşmesi, sevilmemiş çocuğun sevememesi, taciz edilmiş çocuğun büyüyünce tecavüzcü olması döngüsü kırılmadıkça; toplumsal ve kişisel hayatlardaki şiddet döngüsü kırılmadıkça daha çok zalimler yaratacağız anlaşılan…

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.