Oyumu Satıyorum
Liderler durmadan konuşuyorlar… Farklıymış gibi yapıyorlar ama hepsi aynı dilden konuşuyor… Rakamları ötekininkiyle değiştirsen hangi seçim vaadi kime ait anlamaya imkan yok. Biri asgari ücret 1400 Lira olacak diyor, diğeri dövizli askerlik 1000 Euro… Diğeri mazot 1,5 lira olacak derken, beriki emekli maaşını 1800 liraya yükseltiyor…
Tüm vaatler ekonomik olunca insan kendini ister istemez “mal” gibi hissediyor… Mal denince yanlış anlaşılmasın “alınıp, satılabilen bir şey” anlamında… Siyasiler, meydanlarda, benim vergilerimle karşıladıkları seçim kampanyaları sırasında oyumu satın almak için bana hep TL vaat ediyorlar… Para mı istiyorum ben? Beni kim satın alabilecek?
Ben, 35 yaşında, bir çocuk annesi, okullar okumuş, ülkeler görmüş, işi gücü olan kimilerine göre Beyaz Türk, kimilerine göre küçük burjuva, kimilerine fikir işçisi, bu ülkenin genel halinden bir lokma hallice bir kadınım. İstanbul’da doğdum büyüdüm. Kaça satılırım ben?
Çalışmaya başladığım günden itibaren, maaşım daha elime geçmeden, yarısını ülkeme vergi olarak verdim… O meydanlara giderken harcanan parada, gerçekleşip gerçekleşmediğinin hesabı asla sorulmayacak vaatlerin sıralandığı kampanyaların kaynağı benim paramken; bana vaat ettikleri şey yine TL…
Hesapları belli; süpermarketlerdeki kandırıkçı kampanyalar gibi üç alıp iki ödemek istiyorlar!
Aslında beni o kadar da çok önemsemiyorlar. Yalnızca yan cepte durayım; ihtiyaç anında kullanılabileyim istiyorlar… Hiç biri bana hitap etmiyor konuşurken. Listelerine aldıkları kadın adaylardan, gençlerden çelmek istiyorlar aklımı. Benle ilgili bildikleri bir tek şey varsa o da on yıllardır süregelen köhne siyasetten çoktan sıtkımın sıyrıldığı…
Beni takmıyorlar ama ben yine de söyleyeceğim oyumu kaça satacağımı; belki 0,5 puana muhtaç olacaklarını fark ederler de dönerler benden yana… Körün taşı kelin başına isabet eder belki; belli mi olur?
Özgürlük istiyorum ben; düşündüklerimi, genelinkinden farklı olsa da barışçı bir yolla ifade edebilme ve yargılanmama özgürlüğü…
Huzur istiyorum ben; oğlumun geleceği ile kaygılarım, her an bu ülkeyi bırakıp kaçmam mı gerekecek acaba diye B planlarım olmadan yaşamak istiyorum elime kalan ortalama 30 yılı… Başıma bir iş gelirse güvenebileceğim kurumlar istiyorum ben…
Adaletin, güvenliğin, kanunların kişilere göre değişken olmadığı; herkes için aynı şekilde işlediği bir sistem istiyorum…
Kendim için en uygun bulduğum hayatı; kimseyi rahatsız etmeyecek şekilde yaşamak ve bunun da devlet tarafından güvence altına alınmasını istiyorum… (Demokrasi miydi bu?)
Etiketlenmeden, azınlık mıyım yoksa çoğunluk mu diye düşünmeden, savaşa girmeden, geleceğim için endişelenmeden yaşamak istiyorum…
En yüksek mercileri tutmuş kişilerin durup dinlenmeden birbirlerine sövmedikleri, ülkesinin doğal kaynaklarını tüketmeden, akıllıca kullanan ve bu vesileyle de halkına hak ettiği refahı sağlayan bir sistem istiyorum…
Bunların hepsi kaç para? İşte ben o bedele oyumu satışa çıkarıyorum.
YORUMLAR