Anneliğin antibiyotikle imtihanı!
Uzay 3 yaşını doldurdu. Şimdiye kadar sadece iki sefer antibiyotik tedavisine başvurmamız gerekti. Birincisi yaz başında (tam da bizim senelik tatilimize denk gelen) boğaz enfeksiyonuydu... 5 gün boyunca ateşi 38’in altına düşmeyince inattan vazgeçip doktora gitmiş ve kulağa da sıçramadan son dakikada yetişmiştik. 5 günlük antibiyotik tedavisiyle hallolmuştu derdi.
2. antibiyotik sürecinin 4 gündür içindeyiz. İnatçı bir nezlenin ortakulak iltihabına dönüşmesi sonucunda uykusuz ve kulak ağrısıyla geçen 3 gece yine hiç sevmeyerek kullandığımız antibiyotiğe bizi mecbur bıraktı. Bu seferki benim açımdan duygusal bir teste de dönüştü...
Şöyle ki; Uzay şurup içmeyi reddediyor. Bu reddediş şimdiye kadar savunduğum ve sonuna kadar inandığım bütün kuramları altüst etti. Ödül ve cezaya karşı olmak mı dediniz, makul mantıklı açıklamalarla ikna etmek mi dediniz, rüşvet, tehdit, dalkavukluk mu dediniz; bu aralar bende hepsi var.
Sabah uyandığı gibi başlıyoruz şurup teranesine. Çocuk dünyanın işleyişini çözmüş. “Önce bana bir tevoson (televizyon) aç! Şurubumu öyle içeyim” diyor; işte ilk golü yedim. Rüşvete varan bir işin içine girdi. Televizyonu açıyorum. Bu sefer “Şurubun tadı çok kötü, bir tane de çikoka (çikolata) ver!” diyor; elimde mini boy bir çikolata televizyon karşısında oğlana şurubunu içirmeye çalışıyorum. Yine mızıkıyor. Bu sefer televizyonu kapatıyor ve çikolatayı kendim yemekle tehdit ediyorum. “Eğer sen kabul etmezsen, burnunu tutarak zorla içireceğim” diye posta koyuyorum. Titreyen, en acıklı sesiyle kabul ediyor şurubu içmeyi. Şurup içiliyor sonunda ama anneliğimin başından beri inanıp güvendiğim tüm teorilerin de üstüne basıp geçiyorum.
Eskiler demiş ya “Çocuğumun hasta olduğuna değil huyunun değiştiğine yanarım” diye; tam olarak bu durumun içindeyiz... Benim huylu, sakin, neşeli çocuğumun yerine sürekli pazarlık yapan, mızmızlık yapan, ağlamaya hazır, bağırıp çağıran bir çocuk var şimdi bizim evde. İki gün önce bir sabah krizi sırasında “Kapının önüne mi koysam?” diye düşündüm. İtiraf ediyorum.
Düşünüyorum da acaba bu içtiği ilaçlar yan etki olarak haletiruhiyesini de mi değiştiriyor insanların; yoksa sadece hastalığın verdiği nazlılık mı Uzay‘ın yaptıkları.
Bu altüst oluş toplam 10 gün sürecek. Kulak inşallah kendine gelecek ama ben iyice genişlettiğim sınırlarımı nasıl eski hallerine getireceğimden emin değilim.
Her halükârda hem fiziksel hem duygusal olarak yıprandık bu hastalık boyunca. İyisi mi siz inatçı nezleleri ciddiye alın; akamayan sümükler gidip östaki borusunda toplanıp hayatınızı çekilmez hale getirebilir aksi halde.
YORUMLAR