Dinleme halleri

Konuşuyordu iki kişi.

Sessizlik oldu.

Sessizliğin içinde duramadı birisi.

Hızlıca sordu; söyleyeceklerimi duyacak yerin var mı?

Ne demekti bu şimdi?

Soruyu duyanı bir tedirginlik sardı, bedeninde bir ürperti dolaştı, boğazında bir yumru, midesinde bir tortu...

Emin olamadı bu bedensel duyumlarla ne diyeceğine.

Susmayı deneyecek oldu, içinde canlanan merakı fark etti ellerindeki terlemeden.

Tam merakını dillendirecekken boğazı düğümlendi, ‘duyamayacağım, yerim yok dersem, onu kaybeder miyim, aramız açılır mı, ilişkimiz bozulur mu?’ diye kaygılandığını fark etti.

Sarkaç gibi, iki uca savrulur dururken, diğeri yeniledi soruyu: “Söyleyeceklerimi duyacak yerin var mı?”

Tam “hıhı” diyecekken soruyu duyan, dürüstlüğünü armağan etmenin ilişkilerini destekleyeceğini düşündü ve şöyle dedi:

“Konuşmaya devam etmeden evvel halimi sormana teşekkür ederim. Söyleyeceklerini merak ediyorum, bununla beraber kaygılıyım. Hangi konuda konuşacağını söyler misin?”

Soruyu soran “Hayatın içinde var olmakta, başıma gelen olaylarla yaşam yolunda ilerlemekte zorlanıyorum. Senin de benzer bir zorlanma halinde olabileceğini tahmin ettim az evvelki cümlelerinden ve beni duyacak kapasiten var mı diye emin olmak istedim.” dedi.

Rahatladığını fark etti soruyu duyan ve "bu ne incelik" diye düşündü. İnsanların hayat dertlerini üzerine boca edercesine bıraktıkları onlarca deneyimini hatırladı, rızasını almak isteyen kişiye karşı gönlü genişledi ve şöyle dedi: “Hayatın içinde başına gelenlerle yaşam yolunda ilerlemekte zorlandığını duyunca merakım arttı. Anlatsana, nasıl deneyimler yaşıyorsun? Bu deneyimlerin içinde neler hissediyor, neleri özlüyorsun?”

Günlük hayatın içinde karşılaştığınız deneyimlere benziyor mu yukarıda yazdıklarım? Pek çoğunuzun "Hayır" dediğini tahmin ediyorum. Birbirimizin halini gözetmeyi ne zaman unuttuk? Bu sorunun cevabı kendimizle bağlantı kurmayı unuttuğumuzdan beri olabilir. İçsel kaynaklarımın ve kapasitemin farkında olmadığımda, kapıyı her çalanı eve buyur edince, evde kendime dahi yer kalmayınca içim nasıl sıkışır-daralırsa, bazen duyduklarımı da duyacak yerim, kapasitem olmuyor ve içim sıkışıp daralıyor. Size de oluyor mu? Karşımdakine “Aman! Dur! Anlatma!” diyemeyince anlatılanları dinlemiyor, dinliyor gibi görünebiliyor/d/um. Şiddetsiz İletişim yaklaşımıyla hayatı kucakladığımdan bu yana, kendi sesimi duyamayacak kadar kendimle bağlantıda değilken, başkasını tüm kalbimle duyamadığımı fark ettim. Hal böyle olunca, kalpten dinlemelerin görevden duymalara, görevden duyma hallerimin otomatik kafa sallamalara dönüştüğünü ve dinliyormuş gibi görünmek için epey çaba harcayıp karşımdakini dinlemek için çaba harcamadığımı fark ettim. Bu farkındalık beni epey sarstı. Uzunca bir zamandır hakikatimle bağdaşmayan bu davranışımı değiştirmek için emek harcıyorum. Çünkü hayatta özlediğim şey, kalpten bağlantı kuran insanlarla bir arada olmak. Kalpten kalbe kurulan bağlantının en kıymetli bağlarından biri, kendimi gözettiğim kadar iletişimde olduğum kişinin halini gözetmek. Bir derdim var, sana anlatmak istiyorum ve senin halini de önemsiyorum, beni dinleyecek durumda mısın sorusuyla başlayan bir diyalogun içindeki hakiki bağlantıyı deneyimleyince, beni dinlemek zorunda düşüncesiyle insanların kucağına bıraktığım yüzlerce kelimemden utandım. Çünkü ben anlatacağım ve o da beni dinlemek zorunda düşüncesiyle başlayan “zorunluluk” temelli bağlantıların ilişkilerin hakikatine ve kalpten bağına zarar verdiği gerçeğiyle yüzleştim.

Senin var mı böyle anlatma ve dinleme deneyimlerin?

Kendinle bağlantının zayıfladığı anlarda, karşındakinin haline özen göstermeden ortaya bıraktığın cümleler ya da karşındakini can kulağıyla dinleyecek halin yokken dinliyormuşçasına kafa salladığın ve anlatılanların yarısını dahi hatırlamadığın duyma/dinleme hallerin var mı?

Duyma ve dinleme hallerine dair biraz kendini gözlemlemeye ne dersin?

Birbirimize bağlarla yaşadığımız bu hayatta birbirimizi dinleme hallerimize nasıl farkındalık getirebiliriz?

Karşımızdakinin anlattıklarını duyacak kapasitemiz yokken kendimizi nasıl dürüstlükle, hakikatle ve karşımızdakini kırmadan ifade edebiliriz?



Sevgi ve dostlukla...

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Öyle çok varki. Bunu fark ettiğim zaman kendime şevketim düzene girdi ve anlatanada. Ancak kendiliğinden olan ise kaplarımızı açıkça işaret eden insanlar gelmeye başladı hayatına. Artık beni zorlayan dinlene halleri pekte olmuyor hayatımda ve kendimle ilişkimin bağları arttıkça dialoglar kalple ve açıklıkla oluşmaya kendiliğinden başladı. Şükür
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.