21 Aralık yaklaşırken…
Yedi yıllık döngülerin önemli olduğunu söylüyor bilge insanlar. 2012 yılından bu yana geçen yıllara bakıyorum, ne çok şey değişmiş, ne çok hareketlilik olmuş, pek çok yeni canla tanışmışız, hem flora hem de hayatlarımız bu değişimlerden etkilenmiş.
Kim bilir hepinizin hayatlarında da ne çok değişiklik olmuştur. Kişisel değişimlerimizin yanında toplumsal değişimlere baktığımda söylenecek çok şey olsa bile, bu yazıda ekolojik farkındalık ve sağlıklı yaşam konusunda bilinçlenmeye değinmek istiyorum.
90’lı yılların başından itibaren, pansiyon işletip turistlerle haşır neşir olduğumuz süre içinde ülke dışında gelişmekte olan konularla ilgili fikir sahibi olmaya başlamıştık. Giysilerden yiyeceklere, kişisel bakımdan kadim şifa uygulamalarına, -o zamanlar alternatif diye adlandırdığımız, daha sonra daha açıklayıcı haliyle bütüncül ya da tamamlayıcı olarak nitelediğimiz- tedavi yöntemlerine kadar yaşamımızı ilgilendiren başlıca konularla ilgili, deyim yerindeyse yeni trendleri öğrenme şansımız oldu. Son yedi yıllık döngüde, bu konulara olan ilgi ülkemizde de önemli ölçüde arttı, insanlar kendi hayatlarıyla ilgili daha temiz, daha sağlıklı, daha güvenilir seçeneklere yönelmeye başladılar, dahası bu bir yaşam biçimi haline dönüştüğü için seviniyorum.
En büyük devrimi yeni çocuk sahibi olmuş anneler yaptı bence, pek çok anne çocuğuna ne yedirdiğini sorgular oldu, kendilerini ve dolayısıyla dünyaya gelmiş bebeklerini bulabildikleri en temiz ve sağlıklı gıdalarla beslemek için yola koyuldular, evde üretimler başladı, yolun devamında çocukları büyüdüğünde çocuklarının anaokullarında öğretmenlik yaptılar, bostan ektiler, tohum topları yapıp saçtılar etrafa, çocuklara küçük yaştan yeryüzü ve tüm canlı hayat ile ilgili farkındalık kazandırmak için seferber oldular adeta. Bu bilinçliliği yaymada katkılarından dolayı kendi adıma onlara teşekkür etmek istiyorum.
Yedi yıl önce bu zamanlardı, hatırlarsınız, Maya takviminin sonu diye dünyaca 21 Aralık 2012’yi bekliyorduk heyecan içinde. Bizim hikâyemizi bilenleriniz çok, bir gün ekmeğimizi yoğururken “iyilikler, güzellikler de böyle kabarıp çoğalsın” diye dua ederken bulmuştum kendimi. Birkaç gün sonra da, Mayalar Mayalar diye kafamın içinde bir şeyler dönüp dururken, bir anda gelen ilhamla ekşi maya dağıtmaya karar vermiş ve “Mayalıyoruz!” diye etkinlik sayfası açmıştım. Elli ayrı yere maya göndermiş, etkinlik sayfasından adım adım mayayı nasıl canlandıracağımızı paylaşmıştık. Beklenen gün 21 Aralık geldiğinde de hep birlikte “Sevgi ve Birlik ekmeği” yoğurmuş, ekmeklerimizi eş-dost konu-komşu ile paylaşmış ve o dağılan mayalardan yeni mayalar üretip etrafımıza yaymıştık. Serpil arkadaşım arayıp annesiyle konuşturmuştu beni, “evladım öleceğimi bilirdim de bu ekmeğin kokusunu bir daha duyacağımı bilmezdim, Allah senden razı olsun” demişti teyzecik. Yedi yıldan içime en çok işlemiş cümle bu herhalde.
Bizim maya arada öldüğü için, yedi yıl önce dağılan o mayalardan birinin ulaştığı yerde, bugüne kadar ekmek yapmayı devam ettirdiğini bildiğim sevgili Ayten Kodak ile etkinliğimizi tekrarlamaya karar verdik. Ayten dileyenlere ekşi maya yollayacak ve 21 Aralık 2019 günü, hep birlikte ekmek yoğuracağız yine dualarımız ve güzel niyetlerimizle.
O zamanlar sağlıklı, temiz, atalık tohumlardan üretilmiş unlara ulaşmak o kadar kolay değildi, şimdi pek çok güzel kanaldan besleyebileceğimiz bir kaynak havuzu da oluşsun dilerim bu vesileyle.
Yedi yıl önce içime doğan bu armağanımı kabul ettiğiniz için Allah hepinizden razı olsun, iyi ki katıldınız çağrıma, bereket alma verme dengesinden doğar diyorlar, hepimize armağanlarımızı kolayca verip kolayca alabildiğimiz sağlıklı yıllar diliyorum.
YORUMLAR