Bir dokun…bin ohhh işit!

Ben bir adım, hayat on adım!


Ben hareketlenip bir şey yaptığımda ve o yaptığım, anında bana katlanarak geri döndüğünde anlıyorum, öğrendim gidişatı sanki … Kendi önümdeki engelleri kaldırıyorum oysa, tek yaptığım bu! Her şey su gibi aktığında tanıyorum o hissi. Bir şeyler bir türlü olmayıp sonra “bir bakmışım olmuş aslında!” nidalarına dönüştüğünde seziyorum halinden.


İçimde bilerek bilmeyerek kendime koyduğum her türlü yargıdan, kalıplardan ve beni sınırlayan engel bahanelerinden azade attığım her adım nefis bir yolculuğa dönüşüyor. Ben yürümeye başladıkça yolumun taşları döşeniyor, önümde açılan bir patika beliriyor belirsizliğin içinden. İçimde geçtiğim kapılar, tam hatırlıyorken unutmaya başladığım rüyalar…A!-Ha! Rüyalarımı hatırlamayı seçiyorum, hem de her türlüsünden!


Hayallerim sonsuza kadar kalbimde kalacak değil ya, açtım kalbimin kapılarını bir bir gerçek olsun diye ve yapmayı ertelediğim ne varsa iş görünür kılınmış aşktır diye diye yapmaya başladım, içimdeki dışarı vurduğunda açılıyormuş kapılar, hayallerim dışarı çıksınlar dışarı, görünür olsunlar artık.



Bölük pörçük ne kelime, uzun uzun alınmış notlar, sayfalarca hayal kurmalar, eeeh! Yeter artık! Oturuyorum başına, ne yapacaksam yapıyorum. Bahane yok . Popomun üstüne oturabildim hamdolsun. Ve yeni bir sayfada yepyeni şeyler yazmaya başladım. Ohh buna da hamdolsun!


Ne zamandır ööööyle duran Instagram hesabımdan fotoğraf ve videolar yayınlamayı becerdim. Şimdi sıra site yapmayı öğrenmekte, bir de Youtube kanalı var sırada. Ne de olsa beklediğimiz onlar biziz değil mi?! Kalbimdeki diğer şeyleri gerçekleştirebilmem için neler mümkün?


Geçen gün böyle bir soruyu ilk kez ben de sorayım bakayım dedim kendime. Gönüllü arkadaşımız tam kurumamış çamaşırları küçük evin balkonundan toplayıp kucağında bizim eve getirip koltukların, sandalyelerin üzerine serdiğinde yaşadım o büyülü aydınlanma anını. Hatta oturup kaydettim sonra.


Evin içinde zaten serili çamaşırlar var ve onlar da daha tam kurumamış, her yerden bir şeyler sarkıyor zaten, git gel sobanın kapağına asılı duran “en zor kuruyan” nevresimi katlayıp açıp çeviriyorum iç dış, kurutuyorum, şimdi ben bunları nereye asacağım?


“Bu çamaşırları kurutmam için neler mümkün?” Hep okuduğum şeyi uygulayayım dedim. Amanın!


Hemen olasılıklar tek tek önümde açıldı, fark ettim ki pek çoğu kurumuş zaten, toplayıp tasnifini de yaptıklarım masada beklemeye geçmişlerken onlardan boşalan yere yenilerini astım, sonra da kuruları yerlerine yerleştirdim. Bir anda mümkün olanlar tık tık aktı. Huh! İşte o zaman bu sorunun ne anlama geldiğini “idrak” ettim! Hey Allahım! Nerelerden nerelere ulaştırırsın. Hamdolsun! Hayat doğru soruları sormakmış diyolla bu aralar, sık sık karşıma çıkıyor. Bu soru nefismiş, daha sık denenesi.


Yine şu ana döneyim. Yazıyı yazarken biraz dinlenmek üzere Facebook’ta dolanırken şu yazıyla karşılaştım, bir arkadaşımın paylaşımı: "Zihin dinginliğe ulaşmadıkça harekete geçemez. Hızın neden olduğu hareket rastgele harekettir, esas hareket değildir. Bu nedenle, nesnelerin etkilediği hareketin insan arzusu, buna karşılık nesnelerle etkilenmeyen hareketin Göğün hareketi olduğu söylenir." *


İçten gelen ateş, içten yanmalı motor ve kolumun hareketsizliğinden doğan başka türden bir hareket! Azar azar oynatabildiğim, bunu yaparken de acıdan nefessiz kaldığım kolum bana çok şey öğretiyor.


Teşekkürler evren! Hamdolsun Allahım!


Kalbimdeki diğer hayalleri/rüyaları gerçekleştirebilmem için neler mümkün?


Kanadım tamir oluyor, uçmayı yeniden öğreniyorum. O dayanılmaz dürtüyü kalbime böyle verecekmiş Yaradan, şifa olsun tüm kırık kanatlara diye dua ediyorum.


Belki de sadece içte en canlı olana kalp gözüyle bakmak ve onun dışarı çıkmasına izin vermeyi seçmek yetiyordur o bir adımı atmaya…gerisi…birbirimize bağlı olduğumuz o koca ağa dokunmuş ve onu harekete geçirmiş olmak değilse nedir?...


Harekette bereket olsun…Aşkla olsun her bişey!


Ohhh!


*Altın Çiçeğin Gizi-Klasik Çin' in Yaşam Kitabı..


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir İçe dönünce insan çok şey var keşfedilecek. Üstelik neredeyse 7 milyar insan çarpı içindeki milyarlarca gizem. Sorun şu ki farkında lık çabası çok az. Farkındalığın farkındalığında olansa azdan az. Herkesin farkında olduğu bir dünya düşlüyorum. Düğün-bayram ortalık...
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.