Bugün Pazar. Ormandayız, kalemim şu an benim kalbim… Çünkü ruhumun kıyısına ne çarpıyorsa onları yazacağım ya da yaşayacağım, Burası bir orman, havanın dokusu bile şu an tenimde dolanıyor


Sessizliğin sesindeyim. Duyuyuyor musun? “Şşşşş”... Sayfanın kaleme değen sesi, uzaktan çan sesleri, yaprakların hışırtısı, doğanın yükselen o odunsu kokusu, suyun yüzeyindeki titrek minik halkalar, balıkların suyun şeffaf ışıltısındaki senfonik ilerleyişleri…


Hepsini gözlerimle fotoğraflıyorum. Burası kaygısız, telaşsız.... Zamansız... Buranın hiçbir acelesi yok, Burası burdan öte bu kadar bi yer.


Bunca büyünün arasında bir bankta, başımı kaldırdığımda üzerimde yükselen devasa ağaçların arasında, sol yanağıma şapkamın açık kısmından değen güneşin ışığıyla, elimde kalemim bu ana bırakıyorum kendimi. O sayfaları billurcasına tertemiz yazılmayı bekleyen defteri iki kolumun arasında tam göğsüme bastırıdığım anda, derinsellerden çekilen o nefesin gücüyle “Yeniden başlamaya hazır mısın?” soruları sözler verdirtiyor... Orada kararlar alınıyor. Güneşin yanağımı öpen kısmını sol avuç içim ile okşuyorum. Sıcak, ama tadında artık yakmayan güneş var, aklımda da sen...


Bu sıcak hissin içinde nasıl seni düşünüyorum. Ve bir balığın sudaki şıpırtısı ile “sen”li şeyler nasıl da bölünüyor… Artık seni yazayım da gör… Devamı ardında…

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.