14 Şubat Sevgililer Günü’nde aşka farklı bir açısıdan bakalım ve bedenimizde o sırada neler oluyor, aşkın belirtileri ve aşık olduğumuzda beyinde yaşanan değişiklikler nelerdir, öğrenelim istedik. Psikoloji İstanbul Danışmanlık Merkezi’nden Uzman Psikolog Filiz Kaya anlatıyor.
Kalp atışlarında hızlanma
Aşık olduğumuzu hissettiğimiz anda vücudumuz alarm vermeye başlar. Adrenalin üretimi tavan yapar. Bunun da direkt çıktılarından biri, artan kalp atış hızıdır. Böylelikle, çılgın şeyler yapabilecek bir enerji düzeyine ulaşırız.
Avuç içlerinde terleme
Adrenalin pompalanmasının temel belirtilerinden bir diğeri de terleme, özellikle avuç içlerinde görülen yoğun terlemedir. Ne yazık ki bu belirti özellikle el ele tutuşurken rahatsız hissetmeye neden olacağından pek de işlevsel değildir.
Seste değişim
Araştırmalar, aşık oldukları kişi ile konuşurken erkeklerin seslerini alçalttıklarını, kadınların ise daha yüksek sesle konuştuklarını göstermekte.
Göz bebeklerinde büyüme
Kalp atışını arttıran ve avuç içlerinde terlemeye neden olan aynı adrenalin miktarı, göz bebeklerinin de genişlemesine neden olur. Bu aynı zamanda cinsel uyarılmanın da göstergelerindendir. Bilinçli olarak farkında olmasak da “seksi bakış” olarak tanımlanan resimlerin ortak noktası, göz bebeklerinin geniş olmasıdır.
Öfori
Aşırı neşeli olma hali olarak tanımlayabileceğimiz öfori, sadece mutlu olduğunuz için ortaya çıkan bir durum değil, aşık olduğumuzda ortaya çıkan kimyasal bir etkinin sonucudur. Aşıkken, beyin ekstra dopamin salgılar; öyle ki, aynı etki kokain alımında da oluşur. Bu nedenle aklımızın havalarda olması da son derece normaldir.
Taklit etme
Birine aşık olduğumuzda o kişinin davranışını taklit etme, hatta kopyalama eğilimi gösteririz. Sohbet ederken bacak bacak üstüne atarsa, biz de atarız… Tamamıyla bilinçdışı bir şekilde gerçekleşen bu kopyalama davranışları, yine tamamen bilinçdışı biçimde partnerimizin çekici bulduğu davranışlardır.
Yüzde kızarma
İnsanoğlunun sadece iki nedenden birinden ötürü yüzü kızarır: Utanma ya da cinsel uyarılma. Emin olun, aşık olduğumuz sürece, her ikisini aynı anda yüksek şiddette yaşarız.
Karında ağrı
Adrenalinin ilginç yan etkilerinden biri de kanı vücudun karın bölgesinden çekerek, kaslara pompalanmasına neden olmasıdır. Böylelikle ihtiyaç duyduğumuzda savaşmaya ya da kaçmaya hazır hale geliriz.
Aşık olduğumuzda beynimiz nasıl etkilenir?
Yıllardır biliyoruz ki aşık olmak, beyinde kokain etkisi yaratmakta. Sevdiğiniz birinden ayrılmak ya da severken terk edilmek de beyinde kokain yoksunluğuyla birebir aynı etkileri ortaya çıkarmakta, fiziksel acı da dahil… Tüm bu etkiler sadece duyguları ilgilendiren alanlarda gerçekleşmemekte; aşk denen muammadan, beyniniz, beyinlerimiz hem fiziksel hem de entelektüel olarak etkilenmekte. Saniyenin beşte biri kadar sürede gerçekleşen bu muamma, bizleri de bir hayli aptallaştırmakta.
Aşık olmak dopamin, adrenalin ve norepinefrin gibi kimyasalların düzeyini arttırırken, beyindeki serotonin düzeyini de düşürüyor. En basit tanımlarıyla, dopamin mutluluk sağlarken, adrenalin ve norepinefrin de kesintisiz enerji, hız ve kalbin durmaksızın atmasını sağlıyor. Aşkın tüm güzellikleri… Beynin ödül ve zevkten sorumlu alanları çok mutlu. Aşık olduğumuzda bu alanlardaki kan akışı inanılmaz. Aynı alanlar, obsesif kompulsif davranışlardan da sorumlu. Tamam, bu da takıntılı biçimde aşık olduğumuz kişiye odaklanmamızı sağlıyor. Burada kadar her şey yolunda, her şey beklendiği gibi… Peki, ya başka neler oluyor?
Ne kadar aşıksanız, odaklanma düzeyiniz o kadar düşük
Basit bir testte, katılımcılardan bir dizi dikkat gerektiren beceri göstermeleri isteniyor ve anlaşılıyor ki kadın-erkek fark etmeksizin, duyulan aşkın şiddeti yükseldikçe test başarısı düşüyor. Kişi ne kadar aşıksa, odaklanabilme becerisi de o kadar düşük oluyor. Aslında bu olağan bir sonuç çünkü beynin kognitif kapasitesinin büyük bölümü, aşık olunan kişiyi düşünmekle meşgul. Dolayısıyla, bilişsel kontrol oldukça düşük.
Aşık olduğunuz kişiyi düşünmek
İlk aşık olunan zamanlarda başka şeylere odaklanabilmek tabii ki son derece zordur, çünkü bilişsel kapasiteniz, neredeyse bütünüyle sevdiğiniz kişiyi düşünmeye kendini adamış durumdadır. Ancak uzun süreli ilişkilerde, bilişsel kontrole sahip olmak son derece önemlidir. İlişkide başarıyı aslında bu kontrol getirir.
Aşk ve bilişsel kontrol
Aşkla bilişsel kontrol arasındaki bağlantı, araştırmaların halen cevap aradığı bir soru olma özelliği taşıyor. Neden aşık insanlar dikkat gerektiren işleri, günlük rutinlerini, temel problem çözme becerilerini etkili bir biçimde sürdüremiyorlar? Tam olarak bilmiyoruz. “Sevdiğim kişiyi düşünmek varken, neden sıkıcı bir işle ilgileneyim?” mantıklı bir açıklama olarak görünse de bilimsel bir dayanak olma özelliği taşımamakta.
Belki de tersinden bakarsak: “Bilişsel kapasitemiz düştüğü noktada, hissettiğimiz romantik duyguların şiddeti artıyor olabilir mi? Tam da entelektüel kontrolümüz azaldığında aşık oluyor olabilir miyiz?” Neden olmasın! Gelecek dönemdeki araştırmalar, bu soruların yanıtlarını aydınlatıyor olacak…
YORUMLAR