Karşılıklı bağımlılıkta insanların çoğu tepkiseldir. Başkalarının duygularına, davranışlarına, problemlerine, düşüncelerine gerekli gereksiz, az ya da çok tepki verirler. Başkaları da bunu çözdükleri anda bu tepkiselliği kullanmaya bayılırlar.


İnsanlara hemen tepki vermeye mecbur değilsiniz!


İnsanlardan korkmak zorunda değilsiniz! Huzurunuzu kaybetmek zorunda değilsiniz! Her şeyi; kendinizi, olayları ve diğer insanları çok ciddiye almak zorunda değilsiniz. Diğerlerinin davranışlarını kendi değerinizin bir yansıması olarak algılamak zorunda değilsiniz. Reddedilmeyi kendi değerinizin bir yansıması olarak algılamak zorunda değilsiniz. Her şeyi çok kişisel olarak almak zorunda değilsiniz. Önemsiz ve küçük şeyleri de kişisel olarak almak zorunda değilsiniz.


Peki, bunu nasıl başaracaksınız? Kendinizi insanlardan ve sizin onlara verdiğiniz yıkıcı tepkilerden nasıl ayıracaksınız? İşte bunun için öneriler:


Tepkilerinizi fark edin

Ne zaman tepki verdiğinizi, ne zaman birinin ya da bir şeyin dizginleri ele almasına izin verdiğinizi fark etmeyi öğrenin. Genellikle kendinizi huzursuz, korkmuş, içerlemiş, öfkeli, reddedilmiş, kendiniz için üzülmüş, utanmış, endişeli ya da kafası karışmış hissetmeye başladığınızda bu durum çevrenizdeki bir şeyin sizi ele geçirdiğini gösterir. Huzur ve sükunet duygularını kaybetmeniz, bir tür tepki verme durumunda olduğunuzun büyük olasılıkla en güçlü göstergesidir. Stresle başa çıkma yöntemlerini de uygulayabilirsiniz.

Kendinizi rahat ettirmeye çalışın

Karmakarışık bir tepkinin orta yerine olduğunuzu fark ettiğinizde huzur ve sükunet seviyenizi eski haline getirene kadar mümkün olduğunca az şey söyleyin ve yapın. Rahatlamanıza yardımcı olacak ne varsa yapın. Derin nefesler alın. Yürüyüşe çıkın. Mutfağı temizleyin. Bir arkadaşınıza gidin. Televizyon seyredin. Ama tepki verdiğiniz şeyden kendinizi duygusal, zihinsel ve eğer gerekiyorsa fiziksel olarak ayırmanın güvenli bir yolunu bulun.


İlginizi çekebilir: Sosyal yönden zeki olan insanların özellikleri


Olan şeyi gözden geçirin

Eğer nispeten önemsiz bir olaysa onunla kendiniz uğraşabilirsiniz. Eğer ciddi bir olaysa ya da sizi fazlasıyla üzüyorsa, düşünce ve duygularınızı bir düzene sokmak üzere konuyu bir arkadaşınızla konuşmayı deneyebilirsiniz. Sorunlar ve duygular onları içinizde tutmaya çalıştığınızda baş edilemez bir hale gelir. Duygularınız ile ilgili olarak konuşun. Onların sorumluluğunu alın. Sonra kendinize olan bitenle ilgili olarak gerçekleri söyleyin. Biri size kötü bir laf mı söyledi? Birini ya da bir olayı kontrol etmeye mi çalışıyordunuz? Durum ne kadar ciddi? Gerçekten dünyanın sonu mu geldi? Basit mindfulness uygulamaları ile kaygıyı azaltmak mümkün.


Daha iyi olmak için ne yapmanız gerektiğine karar verin

Kararlarınızı gerçeklere dayanarak verin ve bunu huzurlu bir durumdayken yapın. Özür dilemeniz gerekiyor mu? Birisiyle baş başa konuşmaya ihtiyacınız var mı? Kendinize iyi gelecek başka bir karar almaya gerek var mı? Kararı verirken sorumluluklarınızın neler olduğunu göz önünde tutun. Diğerlerinden sorumlu değilsiniz ve onları yola sokmanız gerekmiyor. Siz kendinizi toparlamaktan sorumlusunuz. Bir kararla ilgili kendinizi huzurlu hissetmiyorsanız karar vermeyin. Demek ki henüz zamanı gelmemiştir.


Son bir tavsiye: Yavaşlayın! Kendinizi çılgına dönmüş gibi hissetmenize gerek yok. Düşüncelerinizi bir perspektif içinde tutun. Hayatı kendinize kolaylaştırın.


(Kaynak: İlişkilerde Bağımlılığa Son / Melody Beattie)


Hazırlayan: Fatma Belgin





Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.