Aile içinde veya çift hayatında, işte veya arkadaşlıkta, duygusal bağımlılık diğeriyle sağlıklı ilişkiler kurmayı engelleyen bir fren. Hep diğerini memnun etmeye çalışırken, ne pahasına olursa olsun sevilmek isterken, çoğu kez kendimizi sevmeyi unutuyoruz. Bu durumun, hayatımızda ağır sonuçları olabilir. Bütün psikoterapistlere göre, hepimiz duygusal bağımlılarız. “Hepimizin sevgiye ihtiyacı var, tıpkı suya, yiyeceğe veya yaşamak için güneşe ihtiyacımız olduğu gibi” diyor psikanaliste Virginie Megglé.1 “Bağımlılık, semptomatik değil” diye altını çiziyor. “Ne zaman ki bu bağımlılık duygusal altüst oluşun, kabul edilmemenin, sevilmemenin, acının sebebi haline geliyor, işte o zaman problem başlıyor.”


Bağımlılığının farkına varmak

“Nişanlımdan fiziken ayrı kalmaya katlanamıyorum” diyor 27 yaşındaki Marine. “Gerçekten ciddi bir sorun. Sevdiğim kişi hep benden önce geliyor. Çünkü bana göre birini sevmek, onu kendimden daha çok sevmek demek.” Gerçek aşkın, diğerini kendinden daha çok sevmek olduğu fikri çok yaygın bir mit, özellikle edebiyatta ve sinemada. Ancak çoğu kez, bu illüzyona kapılan kişiler “duygusal bağımlı” gibi yaşamıyorlar. Nitekim, psikoterapist Catherine Dupont’a2 göre “Duygusal açıdan bağımlı olmak, her şeyden önce bir seçim.” “Bağımlılık ilişkisi, bir boşluğu doldurmayı sağlayan güçlü bir adrenaline, bir tür sıtmaya sebep oluyor. İşte bu yüzden bağlanıyoruz.” Bu tür bir ilişkiden çıkmanın ilk yolu, bu durumun farkına varmak ve bu sıtma halinden vazgeçmek.



Bağımlılığın nereden geldiğini anlamak

Virginie Megglé’e göre, duygusal bağımlılık “erken ödip” dönemimizden geliyor, yani bütün küçüklük dönemimizden. Yenidoğan –tanım olarak– otonomiden tamamen yoksun, bağımlı bir varlıktır. Duygusal bağımlılık, çoğu kez hayatımızın ilk döneminde yaşadığımız bir terk edilmeyle ortaya çıkar. Bu fiziksel değil, meselâ depresif bir anneden veya şefkatten yoksun bir babadan kaynaklanan, daha ziyade duygusal bir terk ediliştir.


Bu noktada, şu soruyu sormak mümkün: Annem ve babam tarafından sevilmek için hangi özellikleri taşımalıyım? “Başkalarının bizi sevmek için bizden ne beklediklerine inanıyorsak, buna uygun davranışlar geliştiririz” diye açıklıyor Catherine Dupont. “Aynı şekilde, hep ‘nazik ol’ denen bir küçük kız, sevilmek için hiç kızmaması gerektiğini, başkalarının isteklerini yerine getirmesi ve asla kimseye karşı gelmemesi gerektiğini düşünerek büyüyecek. Duygusal bağımlılık, bir diğerine bağımlılık değil, içsel bir programlanma.”


Diğerini bir "aşk bayii" olarak görmeyi bırakmak

Psikoterapist Sylvie Tenenbaum’a3 göre, “Duygusal bağımlılığı olan biri için aşk, uyuşturucu gibidir. Ne var ki bir insan, bir bardak şarap ya da eroin gibi bir uyuşturucu maddesi değildir. Arzu, ihtiyaç haline gelirken, bağımlılık da tanımlanmış olur. Yani diğeri, bir ‘aşk bayii’ haline gelir. Takıntılı davranışlarımız, –ayrıldığımız kişiye mesaj gönderme ihtiyacı gibi– içki içmemesi gerektiğini bilen ama buna engel olamayan bir alkoliğin davranışına benzer.” Nişanlısından ayrıldığı andan itibaren onu aramaktan vazgeçemeyen Marine’in durumu da aynı. Sylvie Tenenbaum’un, bu bastırılamaz arama veya mesaj yazma arzusunun üstesinden gelmek için bir önerisi var: Kişinin, söylemek veya yazmak istediği her şeyi yazıp kendine e-posta olarak göndermesi, sonra da bu e-postayı silmesi!



"Yalancı nezaketten" kaçınmak

Var olduğunu hissetmek için “bildik izler” aramak, duygusal bağımlılığın tipik özelliklerinden biri. Sylvie Tenenbaum, gerçek özveri ile “yalancı nezaket” arasında kalanları fark etmek gerektiğini söylüyor. Meselâ işyerinde aşırı çabadan kaçınmalı. Psikoterapist şöyle açıklıyor. “Eğer bizden istenenden fazlasını yapıyorsak, bu çoğunlukla teşekkür veya tebrik beklediğimiz içindir. Ancak bu beklenti gerçekleşmediğinde, duyduğumuz hayal kırıklığı öfke doğurabilir.” Bu, arkadaşlık ve aşk ilişkileri için de geçerli. Zaman zaman “Senin için bütün yaptıklarımdan sonra” sözünü duyuyoruz. Bu durumda kişi, kendine şunu sormalı: “Yaptıklarım için mi seviliyorum, yoksa olduğum kişi için mi?

Tek başına mutlu olmayı öğrenmek

“Ben seni tamamlayacak diğer yarın değilim. Sen de kendi yarından başka bir şey değilsin.? Kendin ol! Tam ol!” Psikoterapist Thomas d’Ansembourg, Femmes et hommes: Monde nouveau, Alliance nouvelle isimli konferansında4, duygusal bağımlılıktan çıkmak isteyen bir çiftin diyaloğunun başlangıcını bu şekilde hayal ediyor.


34 yaşındaki Bertrand, bu duruma bir örnek. Birlikte olduğu kişiyle yarattığı “balonun” içinden çıkamıyor. Diyor ki: “Artık neredeyse hiç tek başıma çıkmıyorum. Arkadaşlarımı eskiden olduğu gibi sık görmüyorum. Onunla olmak için kendimi soyutladım, buranın en iyi hissettiğim yer olduğunu düşünüyorum.” Duygusal bağımlılık sorunu yaşayan çok sayıda kişi, bu deneyimi yaşıyor. Ne var ki birlikte daha iyi vakit geçirebilmek için, onsuz bir şeyler yapmayı öğrenmek, kendine bir alan yaratmak gerekiyor.


Çeviren: Perihan Özcan


Kaynak: lexpress.fr

Caroline Langlois’nın makalesi

  1. Les séparations douloureuses, Guérir de nos dépendances affectives, Ed Eyrolles, 2015 / Acı veren ayrılıklar, duygusal bağımlılıklarımızı iyileştirmek kitabının yazarı.
  2. Renoncer à la dépendance affective Ed. Josette Lyon, 2014/ Duygusal bağımlılıktan vazgeçmek
  3. Vaincre la dépendance affective (Ed. Albin Michel, 2010) / Duygusal bağımlılığı yenmek kitabının yazarı.
  4. Kadınlar ve Erkekler: Yeni Dünya, Yeni Birliktelik

Metindeki bu bölüm, konferansın 47.50 - 48.35. dakikaları arasında yer alıyor.




YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Hayat insanı sinavlariyla zorluyor ve insanlarin çoğu gecemiyor bu sınavları geçenlerde aldığı kapanmayan izi kalan hala etkisi olan derin yaralarla geçiyor
    CEVAPLA
  • Misafir Seni sen olduğun için seven geldin
    CEVAPLA
  • Misafir ne geliyorsa insanın başına hep çocukluk travmalarından geliyor, ne yazık ki
    CEVAPLA
  • Misafir Hayat sevgi memfaat özerine kurulu kimsenin bende memfati olmadı hayat iki çümleye sığmaz.
    CEVAPLA
  • Misafir benim hiç sevgilim olmadığı için hayatımda okuduklarımdan birşey anlamıyorum...
    CEVAPLA
  • Misafir Refiye Ar.'yi unutamiyorum.
    CEVAPLA
  • Misafir çok sevdiysen unutamazsın canın çok yanar senin olan sana mutlaka geri döner üzülme diyemem çekemeyen bilemez...
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.