Chicago Rush Üniversitesi Tıp Merkezi Kemik İliği/Kök Hücre Nakli ve Hücresel Tedavi Bölümü Direktörü Prof. Dr. Görgün Akpek, vücudun bağışıklık sisteminin temeli T hücrelerinin yeninden programlanmasıyla kanser hücrelerinin öldürülmesine yönelik yeni tedavinin deneysel aşamada olmasına rağmen umut verici olduğunu söyledi.






Türk Hematoloji Derneği'nce Antalya'nın turizm bölgesi Belek'te düzenlenen 9'uncu Ulusal Kemik İliği Transplantasyonu ve Kök Hücre Tedavileri Kongresi'ne katılan Prof. Dr. Görgün Akpek, kan ve lenf bezi kanserleri ve ayrıca ileri yaşlarda görülen kemik iliği yetmezliğinde ABD'de son 10 yılda arka arkaya çok sayıda ilacın onaylandığını ve günlük kullanıma girdiğini söyledi.






Bu ilaçların kronik kan kanserlerinde, plazma hücresi kanserlerinde ve kemik iliği yetmezliğine yol açan, dolayısıyla hastaları dışarıdan sürekli kan almaya zorunlu bırakan miyelodisplastik sendrom (MDS) hastalığında kullanıldığını kaydeden Prof. Dr. Akpek, "Ancak bu ilaçlar kaliteli yaşamı çok bariz yan etkiler oluşturmadan uzatmalarına karşılık henüz bu hastalıkları tamamen kür etme özelliğine sahip değildir" dedi.






Ayrıca bu ilaçların çoğu henüz yeni onay aldıkları için yönetmelikler gereği fiyatlandırmalarının tamamen o ilaçları üreten şirketlerce düzenlenmekte olduğunun altını çizen Prof. Dr. Akpek, bunun da fiyatların astronomik düzeylerde yüksek olması ile sonuçlandığına dikkat çekti. Kök hücre nakli ve hücresel tedavi yöntemlerindeki gelişmelerin ölümcül bazı kanser hastalıklarında en etkili tedavi yöntemi olma özelliğini koruduğunu kaydeden Prof. Dr. Akpek, özellikle sağlıklı kök hücre vericilerinden alınarak yapılan nakillerin sayısında dünya bazındaki rakamlarda yıllık yüzde 9 oranında bir artış olduğunu söyledi.



Tedavi edilen hastalıklar






Hastanın kendi kök hücreleri toplandıktan sonra gerçekleştirilen otolog nakillerde bu artışın yüzde 6 olduğunu kaydeden Prof. Dr. Akpek, şunları söyledi: "Kök hücre nakillerinin başarı ile kullanıldığı ve hastaların en azından yarısının tamamen tedavi edilebildiği hastalıklar arasında multipl miyelom, akut ve kronik kan kanseri yani lösemi, Hodgkin ve Non-Hodgkin lenfomaları, aplastik anemi ve myelodysplastik sendrom gibi kemik iliği yetmezliğine yol açan hastalıklar, testis kanseri gibi bazı solid organ kanserleri, bazı otoimmün hastalıklar, miyelofibroz, orak hücreli anemi, talasemi gibi doğuştan gelen hastalıklar sayılabilir."






Ölümlerde azalma sağlandı






Kök hücre naklinin düşük yoğunluklu yeni hazırlayıcı tedavi rejimleriyle ileri yaştaki hastalara da uygulanmaya başladığını belirten Prof. Dr. Akpek, nakil sonrası ortaya çıkabilen komplikasyonların önlenmesi ve tedavisinde sağlanan başarılarla nakile bağlı ölümlerde son 20 yılda önemli oranda azalma sağladığını söyledi. Prof. Dr. Akpek, vücudun kendi bağışıklık hücrelerini kullanarak tümörleri yok etme tedavisinde yaşanan gelişmelerle gözlerin çevrildiği 'T hücrelerinde' gelişmelerin umut verici olduğunu söyledi. ABD'de yapılan çalışmalarda tümör hücrelerini tanıyarak onlara yapışan ve onları ortadan kaldıran ve normalde hepimizde bulunan T lenfosit hücrelerinin genetik yapılarına bir virüs gen taşıyıcısı ile istenen bir geni ilave etmek suretiyle bu etkin T hücrelerini bir kanser türüne karşı programlamanın mümkün olduğunu belirten Prof. Dr. Akpek, "Pennsylvania Üniversitesi'nden Carl June, hastanın kendisinden toplanan bu T hücrelerini ilk olarak kronik lenfositler lösemi hücresinin yüzeyinde konuşlanmış CD19 hedef antijenini bulup yapışması ve hemen akabinde de bu lösemi hücresini ortadan kaldırmaya yönelik programlamayı CD19 geni ilavesi ile başarmıştır. Bu yöntemi tedavilere artık cevap vermeyen bir hastada denemiş ve çok başarılı bir sonuç elde etmiştir" diye konuştu.






Bu genetiği modifiye edilmiş T hücre tedavisi daha sonra 11 kronik lenfositik lösemi hastasında uygulandığını ve hepsinde pozitif yanıt alındığını belirten Prof. Dr. Görgün Akpek, daha sonra aynı yöntemle çocuklardaki akut lenfoblastik lösemide de başarılı sonuçlar alındığını söyledi. Buna rağmen problemin bu hastaların bir kısmında löseminin nüks etmesi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Akpek, hastalarda immün yetmezliği, tansiyon düşmesi, ağır yoğun bakım süreçlerinin de yaşanabildiğini söyledi. Bu tedavinin normal kök hücre naklinden daha akut bir dönemi bulunduğunu aktaran Prof. Dr. Akpek, bunu azaltmaya yönelik çalışmaların devam etmekte olduğunu söyledi.






Genetiği değiştirilmiş hücre tedavisinin halen deneysel aşamada olmasına rağmen umut vadettiğini, ABD'de Pennsylvania Üniversitesi dışında Ulusal Kanser Enstitüsü, New York Memorial Sloan Kettering ve Seattle Fred Hutchinson kanser merkezlerinde devam ettiğini aktaran Prof. Dr. Akpek, bu çalışmayla kendisinin Nobel adaylarından biri olduğunu da sözlerine ekledi.


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.