Bize dünyaya gelirken bir çiçek bahçesi elbette vaad edildi.

Ancak o bahçeyi bulmak kendi işimizdi.

Nasıl bulacağımızı ise kendi ruhumuzdan başka hiçbir şey bilemezdi.

Biz aradık o bahçeyi her yerde.

Bir evde, bir işte... Bir sevgili de... Yuvamızda... Her yer sandık ki çiçek bahçeleri sunacak bize.

Sandıklarımızla yorulduk.

Yorulduklarımızla öylece köşede ağlaya ağlaya uyuduk bazen.

Bazen elimizi attığımız ve çiçek sandığımız çer ve çöp çıktı.

Anladık ki sanıp durduklarımızdan ibaretti hayat.

Samsara döngüsü ebedi idi.


Bu çiçek bahçesini ararken, günlerden bir gün bir bataklığa geldik.

Sandık ki burası da umduğumuz gibi değil…

Elimizi daldırdık bulantılı suya...

Çamurun içinde itinayla açmış pırıl pırıl bir lotus çiçeği bulduk.

Bu nasıl buradaki acaba diye sorup, düşünürken…

Anladık ki sonunda en derin karanlıklarda açıyor en güzel çiçekler bazen.


Bildik ki gece olmadan, toprak iyice kendi içine saklanmadan besleyemiyordu ve doğuramıyordu kendi çiçeğini de…

Gün yine doğacak.

Zaman kendi içindeki akışta yine bizi kendi karanlığımızdaki aydınlığa kavuşturacaktı.


Sadece sabırlı olmalıydık.

Bu yüzden aldık sabrımızı da başucumuza koyduk.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Aldık sabrimizida baş ucumuza koyduk ????
    CEVAPLA
  • Misafir harika bir yazı sabır etmek şart
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.