"Sözcüklerin gücünü anlamadan, insanların gücünü anlayamazsınız" demiş Konfüçyüs. İyi ve etkili iletişimin en birinci koşulunun düzgün ve ikna edici konuşmak olduğunu düşünürüz. Bilinen yaygın kanının aksine kaliteli iletişim konuşmanın da öncesinde dinlemekten geçer. Dinlemek insanlar arasında kurulabilecek en sağlam köprüdür aslında. Biz toplum olarak konuşmayı daha çok severiz, dinlemek zor gelir birçoğumuza. Oysa ki birbirimizi gerçekten dinlemek, kulaklarımıza yüreğimizi de ekleyerek karşımızdakinin anlattıklarıyla onun da iç dünyasına misafir olabilmek ne kıymetlidir. Tüm hayat düzeninin değiştiği, insanların yalnızlaşmaya başladığı yeni dünyada birbirimize vereceğimiz en önemli ve değerli şey "dinlemek" olmalı...
Peki dinlemek nedir?
Kendi gündemimizi konuşmaya katmadan, sorulması dâhilinde fikrimizi konuşmanın sonuna bırakarak empati yapmayı becermek; göz temasında olarak dinleme hissiyatınızı karşı tarafa geçirmektir. Ve konuşma sonunda anlatan kişinin içinde bulunduğu ruh durumunu göz önüne alıp konuya ilişkin sorular sormak ve fikrinizi belli sınırlar içerisinde belirtmek iyi bir dinleyen olmanın koşuludur. Anlatma ihtiyacı olan kişi unutmayın ki anlaşılma beklentisi içindedir. Bu nedenle ön yargılı olmadan, eleştirel bir tutum içine girmeden o insana kendini değerli hissettirmek belki de en güzeli.
Her zaman insan sıkıntılarına çözüm bulmak için de anlatmaz. Çoğu zaman sadece rahatlamak adına paylaşma ihtiyacı duyar. Bu anlamda da size ihtiyaç duyan birini gerçekten sadece kulaklarınızla değil samimiyetle dinleyin.
İşitmek başka, dinlemek başkadır; farkına varın ve vardırın.
Fakat maalesef bazı insan tipleri de vardır ki karşıdaki sussun da ben sazı elime alayım diye hali hazırda konuşmayı bekleyen... Dinlemeyi hiç bilmedikleri gibi beden dilleriyle de bunu size yansıtırlar. Siz anlatırken o esnada kafalarında ya size vereceği cevabı tasarlarlar ya da kendi hayal dünyalarına dalarlar. Bunu hissetmek de ne kötü bir duygudur dinlenilmeyen insan için!!!
Konuşmayı esas alan toplumumuzda dinleyememek neden kaynaklanıyor dersiniz? Uzmanlar bu konudaki eksikliğin birinci nedeninin yetersiz eğitim olduğunu düşünüyor. Hızlı konuşma, hızlı okuma yönünde kendisini geliştirmeyi tercih eden toplum dinleme üzerine eğitim almayı akıl edemiyor. Öte yandan birçok şeyi bildiğini düşünen insanlar dinleme olayını gereksiz buluyor. Sabırsızlık da önemli bir diğer unsur dinleyememe konusunda. Biri bir şey anlatırken cümlenin sonu gelmeden araya giriyor, sözünü kesiyor veya soru soruyoruz hiçbir çıkarımda bulunmadan. Sonra da insanlar arasında ilişkilerin bittiğinden, anlaşılamamaktan, herkesin bencil olduğundan şikayet ediyoruz.
Konuşmanın bir ihtiyaç, dinlemenin ise bir sanat olduğunu idrak edebildiğimiz zaman sorunlarımızı çözebileceğimizi düşünüyorum...
YORUMLAR