Tam bir yıl önce 37 yıllık İstanbul etabını tamamlayıp Atina'ya taşındım.

Arkadaşlarımdan, birkaç akrabamdan aldığım geri bildirimler daha çok şu şekildeydi:


"Delisin sen."

"Yahu bu yaşta gidilir mi?"

"Başka bir kültür, dil, nasıl anlaşacaksın?"

"İş, güç ne olacak, hem Yunanistan'ın Türkiye'yle sigorta anlaşması da yok yılların boşa gider orada çalışırsan."


Güzel şeyler söyleyenler, yüreklendirenler de vardı elbet. Durduk yere kimse iki hafta içerisinde karar verip pılını pırtını toplayıp gitmez zaten. Öyle kolay değil. Yani ben bile biraz hızlı karar vermiş olduğumu buradaki ilk 3 ayımda her gün kendime hatırlattım.

Ama...

"Ama" kısmını daha sonra anlatayım. Önce neden ve nasıl gerçekleşti bu iş, merak edenlere, Türkiye'den taşınma fikri olup detay isteyenlere birkaç söz edeyim.


Çok klişe olacak ama napayım yukarıdaki klişe argümanlarla bana gelenlere başka türlü cevap veremem. Hiçbir şey için, hiçbir yaş "geç" değil. Arkadaşımın 81 yaşındaki anneannesi okuma yazma öğrenmeye başladığı gün "ben odama gidip ders çalışayım" demişti bir ilkokul öğrencisi hevesiyle.


Üniversitedeyken sevdiğim ama çok samimi olma fırsatı bulamadığım bir arkadaşımla yıllardır sosyal medya üzerinden arada sırada görüşürüz. Kimse kimseye sitem etmez, kaldığı yerden devam eder muhabbetimiz. Bir gün onu rüyamda görüp mesaj attım.

"Ben Atina'ya taşındım, şirkette sana uygun pozisyon olabilir gelmek istersen seni önereyim" dedi.


Bu yaşandığında Kadıköy Moda'da çok sevdiğim bir evim, ev arkadaşım vardı ve evden çıkarılmak üzereydik. İşte mutsuzdum, mobbingin kırk bir çeşidini görmüş, bir level sonrasına geçmiştim. Her gün özgüvenimin üzerinde tepiniliyordu.

Doğduğum şehir tıka basa dolu, birbirine tahammülü bitmiş, yozlaşmış ve mutsuz insanlarla doluydu ve artık galiba İstanbul'u da birkaç semt hariç eskisi gibi sevmiyordum.


"Olur" dedim. Olmazsa dönerim, ne kaybedeceğim. Zaten kalırsam ailemin yanına dönmek, işten istifa edersem onlara yük olmak durumunda kalacağım. En azından diğer seçeneği görmüş olurum.


Gördüğüm rüyadan yaklaşık üç hafta sonra konsolosluktaydım. Beklemediğim bir hızla gerçekleşen mülakat ve bürokratik işlemlerden sonra uçak biletimi mail kutumda görünce bir panik aldı beni. O gün "olur" çıkmıştı ağzımdan ama açıkçası pek de düşünmemiştim. Ama eğer böyle oldu bittiye gelmeseydi, konu uzasaydı birçoğumuz gibi ben de konfor alanımdan çıkmaya cesaret edemeyecektim.


Ailemle konuştum, işlemleri tamamladım ve 6 aylık bir proje için Atina'ya taşındım. Taşındım ama asıl mücadele zaten burada başlıyormuş. Ben "yan ülkeye taşınacağım alt tarafı, feribotla bile dönülür" diye düşünmüştüm ama orada ayaklarımı yere sağlam basmaya çalışmak düşünmediğim kadar zorladı beni. O da yetmedi ve dönüş yaklaşmışken pandemi başladı ve "yan ülke"nin kapıları suratımıza kapandı!


Sanırım buraya bir virgül koymak makul olacaktır. İlk 6 aydan da ayrı bir yazıda bahsetmek isterim. Zaman ayıranlara teşekkürler. Karşı kıyıdan içtenlikle...


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.