Wisdom 2.0 adlı Youtube kanalında açıklamalar yapan Dr. Gabor Mate, İsrail-Filistin çatışmasının psikolojik boyutta bir toplumsal travmaya yol açtığını ve bu travmanın ele alınması gerektiğini söyledi. Temelde insanların barış, sevgi ve anlayış istediğini ve tarihi olayların derinlemesine incelenmesi gerektiğini ifade eden Mate, “Öfke ve travma döngüsünü kırmak için öz inceleme yapmak önemlidir.” dedi.


İsrail - Filistin: Nesilden nesile aktarılan bir travma…

Macaristan doğumlu Kanada vatandaşı Dr. Gabor Mate, travma ve travma bağlantılı hastalıklar konularında 45 yıldır çalışan bir uzman. Çok satan kitaplar listesine giren 4 kitabın yazarı olan, dünya çapında konferanslar veren ve çalışmaları ödüllendirilen Mate, büyükanne ve büyükbabasını Nazi soykırımında kaybetmiş olan bir travma mağduru. Bebekken Nazi soykırımından kurtulması için bir süreliğine bir yabancıya emanet edilen Mate, bu dönemin kendisinde bıraktığı izler konusunda da çalışmış. İsrail-Filistin meselesiyle ilgili görüşlerini çeşitli mecralarda paylaşan Mate, Youtube’da bir kanala yaptığı açıklamada “Ortaya çıkan travmanın nasıl iyileştirileceği ve gelecek nesillere aktarılmaması için nasıl tohumlar atılacağı konuşulmalıdır.” diye ifade etti. Kanada'da yerli halkın yaşadığı zorluklar ve insanların bu konuda bilgisizliğini de örnek gösteren Mate, toplumsal travma yaratan olaylarda tarihi inceleme ve sorgulamanın önemli olduğunu söyledi ve bireysel iç gözlem konusuna vurgu yaptı.


Dr. Gabor Mate: "Filistin'de gördüklerim nedeniyle iki hafta ağladım"


Kimlik ve hikâyeler üzerinden barışı yaratabilmek

Wisdom 2.0 adlı Youtube kanalında konuşan Dr. Mate, “Öfke ve travma döngüsünü kırmak için öz inceleme yapmak önemlidir.” dedi ve İsrail’in kuruluşu ve Filistinlilerin deneyimlerinin farklı bakış açılarına sahip olduğunu söyledi. “Kimlik ve hikâyelerimiz, barışı yaratmada ne zaman yardımcı olur ve ne zaman yardımcı olmaz?” sorusu üzerinden ilerleyen sohbette Mate “Kimlikle özdeşleşmek, mağduriyet hissini kolaylaştırır ve barışı engelleyebilir. İnsanlar genellikle barış ve sevgi dolu bir dünya istiyor, ancak kimlik ve hikâyeler bazen bizi bu hedeften uzaklaştırabilir.” diye konuştu.


"İnsanlığın kolektif zihni travmalar tarafından şekillendirildi"

Dr. Mate şöyle devam etti:


“Eylemlerimizin ilişkiyle ilgili olduğunu ve kendi katkımızı görmek için öz incelemeye başlamamız gerektiğini kabul etmek önemlidir. Öfke, nefret ve üzüntü gibi duyguları onurlandırmak, ancak onlara yönlendirilmemek önemlidir.”


“Beyin ve sinir sistemi, travmatik deneyimlerin etkisini uzun süre hatırlar. Biz dünyayı zihinlerimizle yaratmadan önce, dünya bizim zihinlerimizi yaratır. Modern psikolojide, insanlığın kolektif zihninin büyük kısmı travma tarafından yaratılmıştır. Şimdi, içinde bulunduğumuz mevcut koşullar işte bu travma merceğinden yorumlanıyor. Bugünlerde en çok olan şey bu.”


"Televizyonda her gün bu çocukların ölümünü izliyoruz. Evleri yıkılıyor ve biz bunu normal kabul ediyoruz. Benzersiz bir şekilde korkunç olan şey şu ki buna tanık oluyoruz ve insanlar bunu haklı çıkarmanın yollarını buluyor, insanlar bunu rasyonelleştirmenin yollarını buluyorlar. Çok bilinçsiziz. Kalplerimiz nasıl bu kadar kapalı olabiliyor? Gerçekten yas tutamaz mıydık? En azından “burada ne olduğunu anlayalım ki aynı acıları birbirimize yaşatmayalım” diyemez miyiz?"


“Stanford Üniversitesi’nde çalışan ve harika bir nörolog, sinirbilimci ve bilimsel makale yazarı olan Robert Spolski, kitabında temelde özgür iradenin olmadığını savunur.” diyen Dr. Gabor Mate, Spolski’den yaptığı bir alıntıyla sözlerine devam etti:


“Biz biyoloji ortamlarımızda kontrol edemediğimiz şeylerin toplamından daha fazlası veya azı değiliz, onların etkileşimleri neredeyse o kadar ileri gidiyor ki özgür irade diye bir şeyin olmadığını söylemek mümkün. Yani tepkilerimizin çoğu, geçmişimizin bir ürünüdür.”


Dr. Gabor Mate, doğduğumuz ailenin, biyolojik duyarlılığımızın, çocukken anlattığımız hikâyelerin, çevremizin bize anlattığı şeylerin, içinde bulunduğumuz grubun, özdeşleştiğimiz kişilerin ve bunlar gibi faktörlerin kararlarımız üzerinde caydırıcı olduğunu belirtti. Mate, dikkati özgür irade konusuna çekerek şöyle dedi; “Özgür olduğumuzu düşünürüz ve gerçekleri biliriz ancak Buda’nın da işaret ettiği gibi gerçekler, dünyanın belirli bir yorumunun ürünüdür ve buradan doğan soru şudur: Gerçekten özgür olabilir miyiz?”


İlginizi çekebilir: Zorlu zamanlarda mindfulness




Kendi tepkilerimizi içeren bir bilinç durumu

İsrail-Filistin meselesinin büyük bir toplumsal travma yaratan hale gelmeden önce bireylerin zihninde edindikleri yere değinen Dr. Gabor Mate, travmayı ele alma adımlarından biri olarak duyguların farkında olmaya dikkat çekti.


“Farkında olabileceğimiz ve kendi tepkilerimizi dahil edebileceğimiz bir bilinç durumuna ulaşamaz mıyız? Kendi duygularımız doğru. Yani duygusal seviyede her iki tarafın tepkileri ve Yahudi İsrail’in acı ve kederi hakkında anlamadığım hiç bir şey yok. Hiçbir şey olanları haklı çıkarmaz. Hiçbir şey masumiyetin öldürülmesini haklı çıkarmaz, evet ama bu aile olarak yapmış olabileceğimiz bir şey olabilir mi?”


Şimdiki nesle ve gelecek nesillere etkisi olacak bir şeyler olduğunu hatırlatan sunucu Soren Gordhamer, “Bombalara milyarlarca dolar harcamak yerine okullar, çocuk bakım merkezleri, hastaneler ve insanların gelişebilecekleri yerler inşa etmek istiyorlar. Bunca yılın acısı giderek artıyor ve bu yüzden bunu tersine çevirmenin bir yolu yokmuş gibi geliyor.” dedi ve her iki tarafın da intikam istediğini söyledi. “Bunca yıldır anlatılan hikâyelerin insanların kimliklere ve sürdürülen anlatılara faydalı olabileceği bir yol gerçekten var mı? Ne zaman son bulacak? Hepimizin kim olduğumuzu hatırlamaya ihtiyacımız var, biz insanız. Geldiğimiz kökene, DNA’larımıza bakılırsa hepimiz aynıyız.” diyen sunucu şöyle devam etti: “Anlatılan hikâyelerin, barış ve sevgi dolu bir dünya yaratmaya yardımcı olmadığında durumu nerede görüyorsunuz?"


Kimlikler ve mağduriyet duygusu

Dr. Mate şöyle konuştu: “Kimlik kelimesinin Latince anlamına baktığımızda, bir şeyle özdeşleşmekten gelir. Kendimizi bir şeyle özdeşleştirdiğimizde kendimizi bir şey ile aynı yaparız. Birisi kendini belli bir grupla özdeşleştirirse ve bu da o grupla aynı olmak ile sınırlı olursa, her şeyi büyük ölçüde çoğunluğun deneyimi veya o grubun görüşünün perspektifi yoluyla deneyimler.”


“İnsanlar sadece olmak istiyorlar, sadece barışı deneyimlemek, çocuklarını güvenli bir ortamda büyütmek istiyorlar. İnsanlar kendilerini tehdit altında hissetmek istemezler, gerçek budur. İster Yahudi ister Hristiyan, ister Müslüman, ister Budist olsun. Kim olursanız olun, ister İsrailli ister Filistinli olun bu çoğu insan için doğrudur. İşleri karmaşıklaştıran şey bir sayıdır. Faktörlerden biri; kimliktir. Genellikle bir grupla özdeşleştiğinizde mağduriyet duygusu çok kolay gelir. Dünyanın her yerinde böyledir, insanlar bunu tanımladığında kendimizi çok fazla kurban olarak görmek daha kolay ve bu, gerçek bir mağduriyetin yaşanmadığı anlamına gelmez.”


Çıkış yolu; iç gözlem

“Manevi öğretmen Krishnamurti, eylemin yalnızca ilişkilerde anlam taşıdığını söylemişti.


'İlişkiyi anlamadan herhangi bir düzeydeki eylem, yalnızca çatışmayı soluklayacaktır' diyor yani ilişkiyi anlamanın herhangi bir eylem planından daha önemli olduğunu söylüyor.


Bu o kadar doğru ki. Bir şeyi anlamak istiyorsak, yeniden acı çektiğimiz bu ilişkide kendi rolümüze ve kendi katkımıza bakma isteğiyle –ki bu herhangi bir eylemi veya belirli bir eylemi haklı çıkarmaz- ama en azından bir bağlam sağlar ve yanlış yola girmekle ilgili değildir. Bir başka isim, Sapori Saoli, ilginç bir şey söyler ve yaptığı herhangi bir şey için herhangi bir kişiden nefret etmenin saçmalığından bahseder. Ona göre, yaptığımız her şeyin geçmiş tarafından belirlendiği konusunda o kadar karalıyız ki, aynı zamanda özgür irade ve suçlama diye bir şeyin olmadığını ve cezanın etik gerekçesi olmadığını belirtir. Ona katılmıyorum ama bir pozisyona gelmenin mümkün olduğunu düşünüyorum. Özgür irade ama çoğumuzun çoğu zaman buna sahip olduğunu düşünmüyorum.”


“Bilinçli olmak olağanüstü bir çaba gerektirir”

"Bilinçli olmak demek, içinizde ne olduğunun farkında olduğunuz anlamına gelir. Yani içinizde mükemmel bir haklı öfke olabilir. Haklı, evet. İçinizde mükemmel bir nefret olabilir. 'Sen tamamen haklısın' dediğimde kesinlikle anlaşılabilir ama bunlar eylemler için rehber değiller. Eylem için tek rehber, savunmacı olmayan bir durumda olduğumuz yerdir. Savunmacı olmayan dediğimde bunu savunmacı bir duruş olarak alabiliriz ama duygusal olarak savunmaya yönelik olmayan yani prefrontal korteks ve orta frontal korteks - onların işi içgörüye sahip olmaktır- ile ortaya konan tepkiler söz konusudur.


Empati, özdüzenleme ve şefkat aktif olduğunda, duygusal tepkilerimiz bunlar tarafından düzenlendiğinde özgür iradeden bahsedebiliriz, ister kolektif ister bireysel."







Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.