Bu içerik Avukat Yıldız Argün tarafından kaleme alınmıştır.
Evlenmek sadece duygusal bir bağ değil; aynı zamanda kadının hukuki statüsünde de önemli değişiklikler demek. Soyadı, ortak mal rejimi, sorumluluklar ve haklar… Şu soruların yanıtlarını bilmek önemli: Evlilik kadına neler kazandırır ya da hangi durumlarda nelere dikkat etmek gerekir?
Soyadı değişikliği: Hangi haklar ve prosedürler var?
Türk Medeni Kanunu’na göre evlilikle birlikte kadın, üç seçeneğe sahiptir:
- Eşin soyadını kullanmak,
- Kendi soyadını koruyarak eşin soyadını da alarak “çift soyadı” kullanmak ve
- Kendi soyadını kullanmaya devam etmek
Sonuncu seçenek aslında 22 Şubat 2023’te alınan Anayasa Mahkemesi kararıyla (2022/155 E., 2023/38 K.) Türk Medeni Kanunu’nun 187. maddesi iptal edilmesiyle doğdu. Anayasa Mahkemesi’nin 2023 yılında aldığı bu karar ile kadınlar, evlendikten sonra kocalarının soyadını almak zorunda değil. 28 Ocak 2024’te yürürlüğe giren düzenlemeyle birlikte, yeni evlenen kadınlar artık yalnızca kendi soyadlarını kullanmayı tercih edebiliyor.
Uygulamada bazı nüfus müdürlükleri bu talebi hâlâ reddedebiliyor. Böyle bir durumda kadınların mahkeme yoluyla kendi soyadlarını kullanma hakkını elde etmesi mümkün.
Mal rejimi: Eşlerin malları nasıl yönetilir?
Aksi eşler arasında kararlaştırılmadıkça varsayılan rejim Türk Medeni Kanunu’nun 218 vd. hükümlerinde yer alan “edinilmiş mallara katılma rejimi”dir. Bu rejimde evlilik öncesi kazanılan mallar ve kişisel mallar eşin mal varlığına dahil değildir. Ancak evlilik süresince edinilmiş mallar konusunda eşlerin payı vardır.
Evlilik sözleşmesiyle farklı bir rejim (mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı vb.) seçilebilir. Bu durumda sözleşme, Türk Medeni Kanunu’nun 205. Maddesinde yer alan “…noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılır. Ancak, taraflar evlenme başvurusu sırasında hangi mal rejimini seçtiklerini yazılı olarak da bildirebilirler.” İfadesine göre resmi şekilde yapılır.
Hak ve sorumluluklardaki temel değişiklikler
Türk Medeni Kanunu’nun 185. Maddesi eşlere evlenmeyle birlikte belli hak ve yükümlülükler yüklüyor. Buna göre evlilik birliğinin mutluluğunu elbirliğiyle sağlama yükümlülüğü, çocuklara özen gösterme yükümlülüğü, sadakat yükümlülüğü ve eşlerin birbirine yardım yükümlülüğü vardır.
Evlilik, eşin mirasçı konumunu doğurur; yasal mirasçılar arasında eşin hakları belirlenir. Türk Medeni Kanunu'nun 499. maddesine göre eş belli oranlarda mirasbırakan eşe mirasçı olur.
Türk Medeni Kanunu’na göre aile birliğini eşler birlikte temsil eder. Gündelik ihtiyaçların karşılanması ya da ortak kararlar alınması konusunda kadın ve erkek eşit söz hakkına sahiptir. Bu da aileyi temsil yetkisinin varlığına işaret ediyor.
Eşlerden biri aile konutu üzerinde (satış, kira feshi gibi) tasarrufta bulunmak isterse, diğer eşin açık rızası gerekir. Bu düzenleme özellikle kadını ve aile yaşamını korumayı amaçlar. Aile konutu olarak özgülenen taşınmazın maliki olmayan eşlerden her biri tapu müdürlüklerinde aile konutu şerhi konulmasını talep edebilir.
Son olarak giderlere katılma yükümlülüğü ile eşler, güçleri oranında aile giderlerine katılmak zorundadır. Kadının gelir elde etmesi ya da ev içi emeği de bu yükümlülüğün bir parçası sayılır.
Sonuç olarak evlilik hukuki bir sözleşme. Evlenmek, kadının sadece sosyal ya da duygusal hayatını değil; hukuki statüsünü, sorumluluk ve haklarını da belirgin biçimde etkiler. Evlilik öncesi bilinçli adımlar atmak -soyadı tercihlerini, mal rejimini ve beklentileri açıkça konuşmak- hem ileride olası sorunların önlenmesini sağlar hem de hukuken korunmayı güçlendirir.
İlginizi çekebilir: Kadına yük erkeğe konfor olan evlilikler
YORUMLAR