İşyerinde bir arkadaşım var. Evleri merkeze çok uzak. Kendiyle kocası işe gidip gelirken, oğlu okula gidip gelirken gerçekten çok zorlanıyorlar. Taşınmak istiyor ama ne zaman konuyu açsa tartışıyorlar. Arkadaşım haklı aslında, söyledikleri de çok mantıklı, ama kocasını bir türlü ikna edemiyor.


Dün öğle yemeğine çıktık, biraz dertleştik. Yıllarca haklı talepleri reddedilmiş ve reddedilmesinin sebeplerini artık bulmuş, birini ikna etmek için farklı yollar deneyen biri olarak ona bazı tavsiyelerde bulundum. Aramızda geçen konuşmayı aktarıyorum.


“Biraz bekle, üstünden zaman geçsin, belki fikri değişir.”

“Sanmam. ‘Sana hayır dedim, yine pişirip önüme getirdin aynı şeyi!’ der. Malım değil mi, bilmiyor muyum?”

“E ne yapacaksın Semacığım?”

“Durup durup kavga edeceğiz herhalde Gülerciğim. Ama ben ona evet dedirtmesini bilirim!”

“Ne yapacaksın?”

“Mecbur bırakacağım! Bir gün eve geç döneyim, telefonumu da kapatayım, bana ulaşamasın, görür o. Yağmur yağsın, ortalığı sel götürsün bir iş çıkışı. Eve saatler sonra varınca, ‘Yolda mahsur kaldım, arabadan çıkamayınca da arayamadım’ diyeceğim. O zaman bak nasıl taşınıyor. Ya da oğlanı da alırım yanıma, ikimizi birden merak eder, bizsiz kalmayı hayal eder, görür gününü.”

“Yani onu kandıracaksın.”

“Başka yol bırakmadı ki Gülerciğim.”

“Başka yol denedin mi ki?”

“Benim isteğimi reddetmek için hayır diyor o, biliyorum.”

“Böyle demeyi bırak bence. Sen haklısın, ama onun da kendine göre haklı olduğu ya da kendini haklı gördüğü yönler vardır. İtişip kakışacağına onu anlamaya ve ikna etmeye bak.”

“Söyle bana Güler, Nuh deyip peygamber demeyen sevgili eşimi nasıl ikna ederim?”


“Sen taşınmak istiyorsun, o da kendi evimizden niye çıkalım diyor.”

“Evet. ‘Evi kiraya verip kiraya çıkmak risk’ diyor. ‘Ya kiracın kirayı ödemezse, uğraş dur?’ diyor.”

“Bak aslında sana soruyor. ‘Niye?’ diyor. ‘Bana bir sebep söyle’ diyor aslında.”

“İkimizin işyerine de, çocuğun okuluna da uzak. İşe arabayla gidince dünya kadar benzin parası ödüyoruz. Balık istifi otobüse, metrobüse binsek gecikiyoruz. Kaç kere söyledim. Sence tekrarlamam işe yarar mı?”

“Nasıl tekrarladığına bağlı. Bence önce sakin ol. Bağırıp çağırmadan, sinirli sinirli el kol hareketi yapmadan konuş. Ona onu anladığını söyle. Bak bana diyorsun ki endişeleri var, göze alamıyor. Onun sana söylediği endişelerini, sen de yüksek sesle ona söyle. ‘Haklısın’ de.”

“O haklıysa biter konuşma.”

“Hayır Sema, dinle beni, kesme sözümü. ‘Benim de endişelerim şunlar’ diye ekle. Bana söylediklerini ona da tekrarla. ‘Sen, ben, oğlan, hepimiz yoldan yorgunuz, asabiyiz. Başbaşa, keyifle bir akşam geçiremiyoruz.’ Bunları tane tane söyle. Hesap yap, net rakamları önünüze koy. Bak önüne değil, ikinizin önüne koy, beraber bakın,düşünün ve karar verin diye.”

“İşe yarar mı?”

“Eh, diğer yaptıkların işe yaramadı. Bir de samimi, tatlı sözlü olmayı dene.”

“Ay bilmiyorum.”

“Aksi halde onu haksız bulup kendi isteğini dayatmış olursun. Sadece senin kocan değil, herkes tepki verir buna. Sen ona onu anladığını söyle ki, senin anlamaya yanaşsın. Anlaşıldığını düşündükten sonra, seni anlamaya yanaşır. En azından dinler. Suçlayarak konuşursan doğrudan savunmaya geçer. Seni dinlemez. Seni dinlemeyen birine hiçbir şeye kendini ikna edemezsin. Seni dinlemesini sağlayacaksın ki ikna yolunu açabilesin. İkna etmenin birinci adımı bence bu.

İkinci adım ne?”

“Ortak bir yol bulmayı teklif etmek. Bu, ortak yol ‘buluyormuşsunuz gibi yapıp’ ona kendi isteğini kabul ettirmek değil. Gerçekten beraber hayal kurarak yol arayın.”

Üçüncü adım?

İkna etmek istediğin konu neyse, o konuda birtakım değişikliklere açık olmaya bak. Başka bir semte taşınmayı kabul etti. Ama bütçeniz giriş kata yetiyor. Sen üst katlara bakıyorsun. Kabul edebilir misin? ‘Edemem’ deyip kestirip atma. Bütçenize göre alternatif yaratmaya bak.”

“Dördüncü adım var mı?”

“Sence esnek olduktan sonra bir adıma daha gerek var mı?”

“Bilmem ki Güler.”

“Esnek olursan işler kolaylaşır. Israr etme, dikte etme, zorlama. İstemediği bir şeyi sen istiyorsun diye yaparsa, sonradan içindeki öfkeyi kusar sana. Gerçekten “ikna olmasını” sağla. Bunu da samimiyetle yap. Mesela iyi niyetli bir adım at. Ağzından giriş kat çıktıysa, giriş katlara bak, bulup ona da göster. Gösterdiğin iyi niyetin, giriş kat değil endişelenme hemen. Kabul etmesi halinde pişman olmayacağını düşündür ona. ‘Denemekten ne çıkar?’ derse sana katılır zaten.”

“Vallahi hiç böyle bakmamıştım.”

“Eh, bir de böyle bak. Taşınma, okul değiştirme, yeni eşya, iş değiştirme, aile ziyareti, tatil... Artık konu neyse, hepsi için bu adımları hatırla. Bak ben senelerce hırgür yaşadım, bıktım. Onu suçlamak yerine başka yollar denedim. İşte bu yolları... Bizim evde işe yarıyor, sizde niye işe yaramasın ki...


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir İkinci esımı uzerıme mal yapması ıcın ikna edemiyorum. Ikı oglu var. Olmaz dıo. Bende verdıgım emegı karsılıgını olarak istemek hakkım diye dusunuyorum. Oglu bosanıp yanımıza geldi onada bakıyorum 36 yasında. Kızımda bosanıp geldi yanımıza. Onu soyleyın duruyor. Sanki basıma kakar gıbı. Bir bırakıp gitmeyi dusunuyom birde 5 yıldır emek verdim bir karsılıgını olmalı diye dusunuyorum. O cocuklarıma kalsın ıstıyo. Bende cocuklarıma azda olsa kalsın istiyorum. Nikahımız yok. Nolur fıkır verın
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.