Ağırlıklı olarak internet sitelerinde arkadaşlık ilanları görüyorum. “Yalnızlığımı paylaşacak, acılarımı dindirecek bir arkadaş arıyorum” diyen ilanlar çoğunlukta. “Hemen beni ara, sana öyle bir gece yaşatırım ki, her şeyi unutursun” diyen fırsatçı megalomanlar da ortalıkta kol geziyor, onları izliyorlar.


Yalnızlık acısını ilanlara kadar düşüren kimseyi incelerseniz, herkes gibi onun da etrafının insanlarla dolu olduğunu görürsünüz. Bir bekâr odasındaysa odadan çıktığı anda en azından bir sürü komşuya rastlar. Otelde ise lobiye indiğinde kendisi gibi birçok insanı görür. İşyerindeyse, evindeyse, okuldaysa, sokaktaysa, nerede olursa olsun hep çevresi insanlarla doludur. Bu denli çok insan arasında yaşamalarına karşın yine de insanların en büyük korkusu yalnızlık, hâlbuki yalnızlığın tek ilacı da insandır. İnsanlar hem yalnızlıktan korkuyorlar hem de insandan. İnsandan uzak durarak, korkarak yalnızlık korkusuna çare bulunmaz.


Herkes yalnızlığını, yalnızca sırlarını verebileceği özel arkadaşlarla paylaşabileceğini zannediyor ve yalnızlığını gidermek için, içten güven duyabileceği özel insanlar arıyor. Bu çok riskli bir arayıştır. Çünkü yalnızlık her zaman, herkesin hemen yanı başında durur. Özel insan arayışı, insanlara karşı çok korkulu ve sınırlı bir bakış açısıdır. Güven duyulan ilişki ancak insanlara güvenerek kurulabilir. Eğer komşularınıza güvenirseniz, her komşunuz sizin için içten bir ilişki kaynağı olur. Arkadaşlarınıza, akrabalarınıza ortaklarınıza, birlikte çalıştığınız, birlikte yaşadığınız insanlara güvenirseniz her biri güvenilir birer dost olurlar. Güvensiz olursanız bir bakarsınız ki, çevreniz güvenemeyeceğiniz yabancılarla doludur. Eğer çevrenizdeki insanlara karşı içten, esirgemez ve yakın olursanız, çevrenizde sizin gibi insanların hızla çoğaldığını görürsünüz. İnsan doğası güvene, şefkate, sevgiye, içtenliğe ve yakınlığa cevap verebilecek bir yapıdadır.


İnsanın, insana ihtiyacı vardır ve insanlar birlikte yaşamak için yaratılmışlardır. İnsanlar birlikte yaşarken kurdukları bağlar nedeniyle birbirlerinden çok şey görür, çok şey öğrenirler. Kendi güçlerini ve yaşamdan tat alma becerilerini geliştirirler. Kendileri de diğer insanlara güç ve neşe verirler. İnsanlara karşı güven duygusu hiç gelişmemiş olan ve kendi yarattıkları korku tünelinde yaşayanlar “Babana bile güvenmeyeceksin” veya “İnsan insanın kurdudur” gibi laflar söylemişlerdir. Bu sözler belki de insana yapılabilecek en büyük hakarettir. Çünkü insana güvenmezsen dünyada güvenebilecek başka ne bulabilirsin ki? İnsanlığın gelişimi büyük emeklerle yaratılan gerçek bir kahramanlık destanıdır ve tümü de insanların eseridir. İnsan insanın kurdu değil nurudur, aydınlığıdır, ufkudur, dostudur.


Bizim iyi ve sağlıklı yaşayabilmemiz için fizik olarak, zihin olarak, ruh olarak insanlara yakın olmaya, içten ilişkiler kurmaya gereksinimimiz vardır. Tüm engelleri ortadan kaldırmalı ellerimizi, yüreklerimizi, düşüncelerimizi birleştirmeli, en yakınlarımızdan başlayarak insanlarla güven dolu ilişkiler kurabilmenin yollarını bulmalıyız.


Güvenli ilişki kurabilmenin temeli; diğer insanlarla olan ilişkilerde yalana, dolana, yanlışa sapmamak, açık, net, içten ve sevecen olmaktır.


Yazı: Öğretim Görevlisi ve Yazar İnal Aydınoğlu

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.