Her insanın bir iç, bir de dış dünyası vardır. Dış dünyamız zihin, beden ve nefis; iç dünyamız ruhumuzun değerleri ile ilgilidir. İnsan bu iki dünyada bilinçli bir denge içinde yürürse yapılan dünyasal işlerin tümünde dünyasal başarılarla birlikte sevgi, şefkat, merhamet, hak, hukuk, adalet ve anlayış bulunur. Yaptığımız en basit işler bile saygınlık ve kutsallık kazanır.


İnsan her iki dünyada birden yaşamak için yaratılmıştır. Dünyadaki sınavımız da bu dünyaları denge içinde tutup tutamadığımızla ilgilidir. Genelde hızlı ve renkli gelişen dış dünya, insanları kendine daha çok çeker. İnsanlar dıştaki dünyaya her gün biraz daha fazla odaklanır. Mala, mülke, zihne, bedene, nefse odaklandıkça iç dünyaya olan ilgi azalır, iç dünyada boşluklar açılır.


Dış dünyaya akıl, iç dünyaya ruhsal değerler egemendir. Gücü ve mutluluğu dış dünyada gören akıl, çoğu kez ruhun şefkat ve sevgisinden uzaklaşarak çıkar hesapları yapar. Ruhun şefkat ve sevgisinden, hak ve adaletten uzaklaşan akıl insanlığın en büyük tehlikesidir.


Gücü dışarıda gören korkak ve güvensizdir. Spritüeller, “Sevginin karşıtı nefret değil, korkudur” derler. Korku, güvensizlik ve kayıp endişesi yaratır. Gücü kendi içinde bulan insanlar korkmazlar, başka insanlara güvenirler ve severler. Çünkü kendilerine güven veren içsel değerleri kimse çalamaz ve ellerinden alamaz. Bir söz vardır: “Babana bile güvenme” derler. Bence bu söz yalnızca babaya değil, tüm insanlığa karşı hakaret içerir. İnsan kâinatın en şerefli varlığı olarak yaratılmıştır ve ona güvenilmesi gerekir.


Gücü dışarıda görmek insanı büyük bir zafiyete uğratır. O gücü elde edebilmek, güçle öne geçebilmek için insanlar hasisleşir, kendi önüne geçme olasılığı bulunanları kıskanır, çelme takar, düşürür. Yenileceğini veya kaybedeceğini hissederse zafiyetini öfke ve şiddetle ortaya koyar. Bilmez ki gerçek güç doğrulukta, dürüstlükte, özü sözü bir olmaktadır. Bunlara değer vermeyince öfke ve şiddete başvurarak kaba gücünü kanıtlamak ister. Gücü dışarıda ararsanız, devreye aklı ve bileği, içte ararsanız, kalbi ve sevgiyi koyarsınız.


Dünyasal işlerinizi içsel dünyanızın aydınlığı ve bilgeliğine güvenerek yaparsanız daha yüksek güçlerin varlığını hissetmeye, yardımını görmeye başlarsınız. Yaşamınıza huzur, düzen, bereket ve mutluluk gelir. İçsel güçleriniz ve değerleriniz dünyasal işlerinizi kolaylaştırmak için devreye girer. Sezginiz, iç görünüz ve ilhamınız artar. Yeteneklerinizi daha iyi kullandığınızı, başarıya daha kolay ulaştığınızı, farkındalığınızın arttığını görürsünüz. Büyük mücadelelere ve kavgalara girmenize gerek kalmadan yollarınız açılır. Allah’ın varlığını ve rahmetini daima yanınızda bulursunuz.


İçsel boşluk büyüdükçe bu insanın dış dünyasına da yansır. Zevkleri, yaşam biçimleri, diğer insanlarla olan ilişkileri kabalaşır. Örneğin müzik olarak arabeski, kitap olarak yalnızca iş ile ilgili olanları, oyun olarak kumarı, ibadet olarak gösteriş olanı, cinsellik olarak parayla satın alınanı seçer. Daha fazla büyüyen içsel boşluk bu kaba zevkleri, zevk olmaktan çıkarıp bağımlılık haline getirir. Artık zevk değil bağımlılık sahibi bir insan olursunuz. Bağımlılıkların temelinde içteki boşluk vardır.


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir gerçekten tebrik ediyorum bu kadar net ve açık bir şekilde anlattığınız için hepsine birebir katılıyorum teşekürler
    CEVAPLA
  • Misafir Herşeyi çok iyi anlatmısınız.Bu yazıları yazdığınız için teşekkür ederim.
    CEVAPLA
  • Misafir merhaba, bende dr bilgisi rica edebilir miyim?secilbolu11@gmail.com
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.