Beni buraya niye getirdiklerini anlamıyorum. Aklım gayet başımda. Ben kötü bir şey yapmadım, bir yanlışı düzeltmeye çalıştım. “Erkeğin doğasına müdahale ettin” diye bir taşlamadıkları kaldı.


Bakın avukat bey, birtakım bilimsel gerçekler, zamanla gerçekliklerini yitirirler. Meselâ, kışın üşümemek için daha fazla yağa ihtiyacımız olduğu, daha fazla yememiz gerektiği artık doğru değil. Taş devrinde insanların üşümemek için vücutlarında yağ depolamaya çalışmaları doğaldı, fakat bugün kapalı mekânlarda ısıtma teknolojileri mevcutken ayılar gibi yiyip yağ depolamalarına gerek yok.


Bu örnekten hareketle şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Taş devrinde insanlar, diğer canlılar gibi nesillerini korumak için çoğalmak zorundaydı. Bu nedenle erkek her an spermlerini saçmaya, kadın da hamile kalıp doğurmaya hazırdı. Ancak günümüzde insan soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya değil. O zaman erkeğin her an spermlerini saçmaya, kadının da sürekli doğurmaya hazır olmasına gerek yok. Erkeğin doğası zamana uyum sağlayamadığı için duruma müdahale etmek gerekiyor. Her an sperm saçmak için bir sebep yoksa, her an sperm saçmaya hazır olmaya da lüzum yok.


İnsanlığın bugün temel sorunlarından biri de, erkeğin her an sperm saçmaya hazır vaziyette ortalıkta dolanmasının, aranmasının normal kabul edilmesidir. Bir doktorun “Cinsel ilişkiye girmek istediğinde kocanıza hayır demeyin” önerisini esefle karşılamak gerekir. Bu, kadını “her an doldurulacak boşluk” olarak görmekten başka bir şey değil. Adam doktor olmuş, çiftlere terapi yaparken pipisinin sesini dinliyor. Kadının “hayır” deme sebepleri üzerinde durmaya tenezzül etmiyor. Doktor Selim haklı. Erkek, penisinin hareketlerine göre hareket ediyor.


Aslında hadise çok daha erken yaşlarda başlıyor. Yedi yaşındaki bir oğlanın, annesinin kulağına söylediği “Meme görünce pipim şişiyor” sözünü bir sinyal olarak kabul etmeli. Evet, erkeğin doğası bir şeylere programlı ve belki bu doğaya o vakitlerde müdahale etmeli.


Nasıl mı? İlâhi! Bilim her şeye çare bulurken buna mı bulamayacak? Ben, kendi halinde bir Sevil olarak, evde bir masanın üzerinde bu kadarını yaptıysam, kim bilir laboratuarlarda neler yapılır.


Fakat buna kimse razı gelmez. Erkeğin bu arızasını düzeltmek, ekonomiyi alt üst eder. Bırakın porno endüstrisinin çökmesini, film endüstrisi ciddi kan kaybeder mesela. Erkekler aç kurt değil de mal gibi bakacakları için kadınlar seksi giysileri üzerlerine geçirmek için can atmazlar. O zaman tekstil sektörü batar. İstatistiklere ancak yarısı yansıyan fuhuş sektörü öyle bir baltalanır ki, gece kulüplerinden randevu evlerine pek çok işletme kapısına kilit vurur. Piyasadan nakit çekilir.


Ben ne dediğimin farkındayım. Bunların hepsini mahkemede söylemek zorunda değilim. Siz beni anlayın diye anlatıyorum.


Bakın, bu tecavüzler aynı nedenden. Minibüste tek kalan kızı tenhaya çekip tecavüz etmek, sonra “Canım öyle çok çekmişti ki” demek bu yüzden. Bu adamı cezaevine kapatsan ne olur ki? Orada da tecavüz edecek birini bulur, çıkınca da devam eder. Ediyorlar nitekim, belgeyle konuşuyorum.


Kadınları erkeklerin görüş alanlarından uzaklaştırmak, vücut hatlarını belli etmeyecek giysilere mahkûm etmek işe yaramaz. Yaramıyor yani. Bilimsel konuşuyorum. Kadınların bu tür giysilere ve evlerine mahkûm edildiği yerler, tecavüzün en yaygın olduğu yerler. Demek ki problem pipide.


Doktor Selim’e “Erkeklerin kadınları aralarına almamaları bundan mı yani?” diye sormuştum bir gün.

“Evet” diye cevap vermişti.

“Ciddi konular konuşurlarken etraflarında kadın olmasını pek istemezler.”

“O asık suratlı, takım elbiseli erkek grupları, bu yüzden kadınsızlar yani.”

“Asık suratla takım elbise şart değil. Bak, bizim çoğu beyaz önlüklü yönetim kurulunda bir tane kadın yok.”

“Öteden beri kadına bunca yasak bu yüzden yani.”

“Hemen hemen...”

“Sence normal mi?”

“Değil tabii ki...”

“Peki sen çalışırken çevrende kadın görmekten rahatsız oluyor musun?”

“Yooo....”


O pis pis sırıtınca midem bulanmış gibi bakmış olmalıyım ki toparlandı.


“Beni yanlış anlıyor olabilirsin.”

“Düzelt o zaman.”

“Eğer düzenli bir cinsel hayatın varsa daha evcil oluyorsun.”

“On beşine geleni evlendirme isteği bu yüzden.”

“Eh...”

“Çözüm mü?”

“On beşinde evlenene sormak lazım ama sanmam.”

“Niye?”

“Seçeneği olsun isteyebilir.”

“On beşinde evlenene sormak lazım demedin. O zaman kendi adına konuşuyorsun.”

“Belki... Ya da bütün erkekler adına...”


Siz şimdi benim bunları konuşa konuşa delirdiğimi, erkeklerden nefret ettiğimi sanıyorsunuz ama yanılıyorsunuz. Neden mi? Bugünkü görüşmemizde biraz açıkladığımı sanıyorum.


Görüşmemiz bitmeden biraz yakalanmamdan konuşmak istiyorum.


8. bölüm 5 Şubat 2019 Salı hthayat.com’da...

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.