Nilay gittikten sonra Atalay bir süre bekledi. Bahadır ile göz teması kurmadan, tek kelime etmeden geçen beş dakikanın sonunda pencereden dışarı dikkatle baktı. Nilay’ın taksiye bindiğini görünce kalktı.


O gittikten sonra Bahadır derin bir nefes aldı. Tuvalette ellerini yüzünü yıkayıp dışarı çıktı. Biraz deniz kıyısında yürüdü. Aslında bir kutlamayı hak ettiğine inanıyordu ama içinden dışarıda olmak gelmiyordu. Teyzesine gitti.


Akşamki gelişmeleri dinleyen teyzesinin ilk sözleri şunlar oldu.

“Bravo... Vallahi bravo. Bu kadarını beklemiyordum.”

“Sağ ol, teyze.”

“Şimdi ne olacak? Bundan sonrasını düşündün mü?”

“Pek düşünmedim. Nilay’ın artık kazanacağı bir şey kalmadı. Beni vergi dairesine şikâyet etmeyebilir.”

“Ama kaybedeceği bir şey de kalmadı!”

“Yanılıyorsun teyze. Üniversitedeki itibarını zedeleyecek olasılıklardan uzak durmak zorunda. Atalay sevgilisiydi, düşmanı oldu.”

“Eee ne ilgisi var seninle bunun?”

“Atalay’a ortaklık teklif edeceğim.”

“Oğlum saçmalama. Adam sadece sevgilisinin değil, senin de onu aldattığını düşünüyor. Sana yanaşır mı hiç?”

“Güçlerimizi birleştirip beraber çok para kazanabiliriz.”

“Bahadır ben bu dediklerini anlamıyorum. İncinen gururu parayla onaramazsın. Atalay’ı biraz kendi haline bırak. O konuşmak isterse özür dile, çünkü ona bir özür borcun var. Önce üzerine düşeni yap, para kazanma planlarına sonra girişirsin.”

“...”

“Nilay artık çıkmaz karşına. İkinizden de uzak durması kendi hayrına, akıllı kadın, bunu görüyordur. Gelgelelim, zehrinin son damlasını başkasına zerk ettirebilir. Kendi görünmez, ama seni başkasına şikâyet ettirebilir.”

“Ne yapmamı öneriyorsun?”

“Bence sen bu şirketi kapat. Ofisten de taşın.”

“Kapanan şirket hakkında da şikâyette bulunabilir.”

“Akşamın bu vaktinde bunlara kafa yorma. Yarın avukatlarla konuş, iyice öğren olasılıkları. Ona göre davranırsın.”

“Haklısın.”


Teyzesi hazırladığı atıştırmalıklarla iki kadehi getirip önünde oturdukları sehpaya koydu.

“Küçük bir kutlamayı hak ettin.”

Bahadır’ın endişeli ve yorgun yüzü güldü.

“Harikasın teyze.”

“Bahadır, sen bu hikâyeden ne öğrendin oğlum?”

“Nasıl? Anlamadım.”

“Başına bunca şey geldi.”

“Arızalı kadından uzak duracaksın.”

“Bunu mu öğrendin oğlum?”

“Çok hırslı kadından uzak duracaksın. İlişkiye girdiğin kadınla iş yapmayacaksın.”

“Bu kadar mı bütün bu yaşadıklarından öğrendiğin?”

“Üzerine fazla düşünmedim, ama bundan sonra ilk dikkat edeceklerim bunlar.”

“Oğlum kadının, şu Nilay’ın aşırı hırslı olduğu doğru, fakat sen de sütten çıkmış ak kaşık değilsin. Sen de onunla menfaat ilişkisine girdin. Onun hırsını kendi çıkarların için kullandın. Yatağında azgın akan suyu, kendi kanalına bağlamaya çalıştın, taştı! Bunu da gör. Gör ki bir daha yapma.”

“...”

“Onu tehdit ettin.”

“Önce o beni tehdit etti.”

“Bahadır, o kadın seni işinle ilgili tehdit etti. Sen ona belden aşağı vurdun. Elimde çıplak resimlerin, videon var diye. Belden aşağı vurursan, karşındaki de sana belden aşağı vurur.”

“...”

“Bak şimdi bir vadide hayal et kendini. Yüksek sesle bir şey söylediğini düşün. Ne olur? Sesin dağlara çarpıp yankılanır, değil mi? Yani ne söylersen onu duyarsın. Dağa ne söylersen onu duyarsın.”

“...”

“Başkasına ne söylersen o da sana aynısını söyler.”

“...”

“Senin Nilay’la hikâyen de aynı hesap.”

“...”

“Yani mesele arızalı, hırslı kadınlar değil. Senin hangi niyetle adım attığın. İyi niyetli attığın adımlar seni iyi sokaklara çıkarır. İyi niyetle atmadığın adımların varacağı yerler çıkmaz sokaklardır.”

“...”

“Kadınlarla ilişkinde sorun var Bahadır. Kendini padişah gibi görüyorsun, kadınları da haremin. Olmaz. Padişahlığın sonu iyi değil.”

“...”

“Diyeceğim bir şey daha var.”

“...”

“Oğlum belki bu akşam bana kızıyorsun ama sana bunları benden başka kim söyler bilmiyorum. Yarın olurum olmam, söyleyeyim, aklının bir köşesinde kalsın hiç değilse. Nasılsa düşmanın değilim, biliyorsun.”

“...”

“Bahadır... Saçlarını boyama evladım, kafanı da yüzünü de kazıyıp durma artık. Kendini olduğun gibi kabul et. Sen kendini olduğun gibi kabul edersen, başta kadınlar, herkes seni olduğun gibi kabul eder. Kendini olduğun gibi kabul etmekle kalma, kendini olduğun gibi sev. O zaman başkaları da seni olduğun gibi sever, en başta da kadınlar.”


Bir süre sustular. Sessizliği bozan Bahadır’ın telefonu oldu. Yanına beş yıldız eklediği isimden gelen mesajı açtı.

“Arayı sence de çok açmadık mı?”

Bahadır teyzesine baktı.

“Benim çıkmam lazım. Gece dönmezsem merak etme.”


Son


Diğer bölümler

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.