Erkek ve kadın birlikte yaşamak için yaratılmıştır. Fiziksel, duygusal ve ruhsal yapıları, birbirlerine yakın olmaları ve birbirlerini tamamlamaları esasına göre kurulmuştur. Erkek ve kadın birbirlerine uzak olamazlar. Birbirlerine yakın olmak onların gıdası, yaşam biçimi ve yaşam kaynağıdır.


İnsan dünyaya gelirken ana rahminin sıcak ve güvenli ortamı içinde gelişir, büyür. Doğunca onu huzura kavuşturan tek yer yine ana kucağıdır. Bebeğin tüm dünyası annesidir. Annesi okşayınca, kucaklayınca dünyalar onun olur. Böylece bebeklikten itibaren fiziksel yakınlık insanın en önemli tiryakiliği haline gelir. Uzaklık yalnızlığı üretir. Fiziksel yakınlık, okşamak, sarılmak, yalnızlığa nefes aldırır, sevgiyi eyleme dönüştürür.


Her insanın unutamadığı, anımsayınca heyecan duyduğu fiziksel yakınlıklar vardır. Kendinizi çaresiz hissettiğiniz anda uzanan bir dost eli, aşkın filizlendiği ilk bakışmalar, ilk el ele tutuşmalar, sırtınızı şefkatle okşayan bir baba eli, hıçkırarak ağladığınızda yaslandığınız bir sevgili göğsü, düştüğünüzde sizi kaldıran, korktuğunuzda kucaklayan, yalnız kaldığınızda uzanan bir anne eli hiç unutulur mu?


Okşamanın sıcaklığı doğrudan kalbe ulaşır; eldeki sıcaklık kalpte alev haline gelir, sevgiyi her gün yeniden yaratır. Bir dokunuşun ifade ettiği sevgiyi, binlerce kelimeyle ifade edemezsiniz. Size koşan, size sığınan bir insana açtığınız kucak belki de ona yeni bir yaşamın ve kurtuluşun kapılarını açabilir. Kelimeler yanlış kullanılabilir, yanlış anlamlar ifade edebilir ama ellere, tenlere, bedenlere yalan söyletemezsiniz. Sözlerle çözemediğiniz birçok sorunu hafif bir okşayışla çözebilirsiniz. En önemli krizleri sıcak bir kucaklayışla atlatabilirsiniz. En haylaz insanları bir takdirle, bir sırt sıvazlayışla disiplinli hale getirebilirsiniz. En eski dargınlıkları bir el sıkışla barışa dönüştürebilirsiniz.


Vücut dokunulmak için yaratılmıştır. Dokunmak sevginin en etkili ifadesidir. Bir üniversitede kanser araştırması yapan bilginler iki kafese 10’ar fare koymuş ve kanser nedeni olacağını tahmin ettikleri bazı kimyasalları her gün düzenli olarak farelere vermeye başlamışlar. Bir kafesteki fareler altı ay içinde kanser belirtileri gösterirken, diğer kafesteki farelerde hastalık belirtileri yokmuş. Bilginler merakla bu farkın nedenini araştırmışlar. Görmüşler ki ikinci kafesteki farelere bakan öğrenci kimyasal madde verirken fareleri okşuyormuş.


Eşinizi, çocuklarınızı, sevdiklerinizi okşayarak, kucaklayarak, sarılarak güçlendiriniz. Duygularınızın dünyası bu küçük hareketler üzerine kuruludur. Yakın, daha yakın olarak, okşayarak yakınlarınızı duygusal ve ruhsal zenginlik içinde yaşatınız.


Yazı: Öğretim Görevlisi ve Yazar İnal Aydınoğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.