Dış kabuğumuzu kırsak nasıl olurdu, deri değiştirir gibi üstümüzdekileri atsak, yeniden yeni bir şekilde hayata başlasak ya da kaldığımız yerden devam etsek? "Zaten hayatta ben hep aynı kalayım, hayatımda hiçbir şey değişmesin" demek gerçek değil, samimi de değil. Her şeyin aynı kalmasını beklersek buralardan gelip geçen bir turistten farkımız kalmaz. Yani kendi hayatımıza turist gibi şöyle bir uğrayıp çıkmış oluruz. Kendi adıma diyebilirim ki “Fransız kaldığım” zamanlarım çok oldu. Çünkü çoğu zaman derinlemesine incelemiyoruz hiçbir şeyi. Sadece bir resim oluşturma derdimiz oluyor, bir tablo…


Mesela, “Şöyle bir arabam/evim olsa, şu marka çantam olsa daha güzel bir resim olurum, manken gibi bir sevgilim/eşim olsa, bir tane erkek çocuğum var, bir de kız olsa tam olur, işi buldum, şimdi de müdür olursam harika bir imaj olur” gibi yüzlerce örnekle çoğaltabiliriz. İnsanın hayatta hedefleri olması, idealleri olması tabii ki çok doğal ve bunlara sahip olmakta hiçbir sorun yok. Ancak bunların bizim içimizdeki karşılığı nedir? Bunlar neye hizmet ediyor? Ne hissediyoruz günün sonunda? Elimizde olanların kıymetini bilmek ve sahip olduklarımızın farkında olmak önemlidir aslında. Elimizde olanlara bakmalıyız ki neyi değiştirebileceğimizi de anlayalım. Belki maddi bir şey yapmamıza gerek yoktur.


Etrafımızda vardır öyle insanlar, hatta zaman zaman biz de öyle olabiliriz. İşini değiştiren, sevgilisini değiştiren, saçını değiştiren, evini değiştiren, yani hep bir değiştirme halinde olan, sürekli yerine yenisini koyan. Ama esas ihtiyaç ne, irdelenmesi gereken? Bunun hangi motivasyonla yapıldığı da önemli tabii; korkudan mı, sevgiden mi? En güçlü iki motivasyon kaynağı sevgi ve korkudur. İnsanlara bir şeyleri yaptıran güdülerin kaynakları bu duygulardan çıkar. Sevgi temelli olanlar zaten bizi iyi hissettirir, iç huzuru sağlar. Yaptığımız şeylerin arkasında olmak da kolaydır çünkü mutlu oluruz. Korku temelli olanlar, iç kargaşayı da beraberlerinde getirir. Her şeyden korkuyor olabiliriz. Parasız kalmaktan, arkadaşsız kalmaktan, yalnız kalmaktan… Bu veya başka korkularla yapılanlar da tatminsizlikleri ortaya çıkarıyor. Her şey baştan aşağı değişse bile hissedilen aynı kaldığında değişim de işe yaramamış oluyor. Çünkü çoğu zaman ne olduğuna değil, ne olması gerektiğine odaklanıyoruz. Mükemmel resim için uğraşıyoruz ve maalesef mükemmellik mümkün değil.


Elimizdeki boyalarla ve boyaları da birbirine karıştırarak kendi resmimizi bizim için en iyi hale getirebiliriz. Zaten ilham perisi kişiye özeldir, kalıplaşmış bir mükemmellik algısındansa özgün bir tablo çıkarmak çok daha iyi sonuçlar verir. Merak etmeyin, geride kalmazsınız, hala koca bir hayatınız var sevdiğiniz şeyleri keşfetmek ve deneyimlemek için. Korkunun sizi geriye çekip durdurmasına ya da aşırı hızlı olmaya zorlamasına izin vermeyin. Hayat bir yarış değil.


Jüpiter

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir elinize saglik hislerime tercuman olmussunuz
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.