İngilizce'de belki de artık hepimizin aşina olduğu “wellness” diye bir terim var. “Well –being” yani iyi olma hali, sağlık, zindelik, esenlik diye de basitçe çevirebiliriz. Welness, fiziken ve ruhen sağlıklı olma durumudur. Aynı şekilde “self-care”, yani kişisel bakım da sıkça duymaya başladığımız kavramlar arasında. Hepsinin ortak paydası ise kişinin sağlıklı bir yaşama doğru seçimler yapması ve farkındalık kazanması. Hem fiziken hem de mental olarak. Peki ne kadar işe yarıyor, ne kadar farkındalık kazanabiliyoruz? Aydınlanma bir günde olmuyor tabii, özellikle de metropol yaşamlarında. Üzerine gerçekten çaba harcamak, bedenin ve ruhun ihtiyaçlarını dinlemek gerekiyor. En başta gelen ihtiyaçlardan biri de duygusal doyum.


Duygusal doyumu kazanmak da kendimizi gerçekten iyi tanıyor olmaktan geçiyor. Neleri seviyoruz/sevmiyoruz? Nerede/kiminle/kimlerle mutluyuz ya da değiliz? Geçilmemesi gereken sınırlarımız var mı? Yapmaktan en çok hoşlandığımız neler? Şeklinde çoğaltabileceğimiz soruların cevaplarını düşünüp bilmek “esen kalabilmeyi” yarı yarıya başardık demek oluyor. Ancak soruların cevaplarını bulduktan sonra yolu yarılasak bile yolun geri kalan kısmı efor sarffetmeyi gerektiriyor. Mesela düşünelim, yoğun bir iş günün ya da koşuşturmalı bir günün ardından tek yapmak istediğiniz, bir an önce eve gidip duş almak ve uyumak ya da kendi kendinize kalmak olabilir. Tam bu sırada da katılmanızın beklendiği bir etkinlik, davet vardır. İstemeye istemeye gidersiniz alınganlıkları önlemek için. Bu esnada da zihninizin ve bedeninizin isteklerini yok saymış olursunuz. Daha sonra o da sizden bunun acısını halsizlik, keyifsizlik ve daha da yok sayarsanız hastalık olarak çıkarmaya başlar. Bu verebileceğimiz en basit örneklerden birisiydi. Romantik ilişkilerimizde de sıklıkla bizi duygusal olarak tatmin etmekten çok uzak olanların içerisinde buluruz kendimizi. Hani şu, sevgiye ve ilgiye muhtaç olduğumuz, adeta onları dilendiğimiz ilişkiler... Dilendikçe de hırçınlaştığımız ilişkiler... Bu tamamen ayrı ve derin bir konu tabii, ruhun doyumu için de ne kadar önemli olduğu su götürmez.


Aslında en çok ihtiyacımız olan şey, kendi bedenimizde ve zihnimizde huzurlu, dingin olabilmek. Kendimize küçük alanlar yaratmak, kendimizi tanımak. Naçizane tavsiyem, mesela, tek başınıza kalın, rahatlatıcı bir müzik eşliğinde kahvenizi için, düşünün ne kadar tanıyorsunuz kendinizi. Uzun yürüyüşlere çıkın ve derin nefesler alın, ne kadar farkındasınız bazı şeylerin? En basiti, mutluluk veren bir film izleyin, zihniniz boşalsın biraz. Tüm bu anların toplamı içinizdeki iyiliği ve esenliği büyütür işte. Huzurun tadını çıkarmış olursunuz.


Jüpiter

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.