İnsanın kendi halinde kalması derinlikli bir deneyimken, bu hal bir süre sonra gerçeklik algısından koparan bir duruma dönüşebiliyor. Kafa içi dünyanın çıktılarıyla bakıyor ve değerlendirebiliyoruz her şeyi. ‘Belki de biraz insan içine karışmanın zamanı gelmiştir’ diyerek karışıyorum insanın birliğine.


Yaşadığım onca deneyim sonucunda anladım ki, insan yarattığı sürece var. Varlığını tüm katmanlarıyla yaşamanın tek yolu, mevcudiyetini bütünüyle ortaya koymaktan geçiyor. Elinde ya da gönlünde ne varsa dışa vurabilmeli insan. Sanat ya da zanaat bunun için en büyük dönüştürücü. İnsan ne kadarını yapabiliyorsa yapmalı, zira evren ’yap’ ilkesi ile çalışıyor. Hayal etmek, kurgulamak ve analiz etmek boğmaya başladıysa içinizi, bilin ki artık yapmanın zamanı gelmiştir. Sadece küçük bir adımla kendinize doğru yürümek sizi ana taşıyacak, inanın. Onaylanma kaygısı olmadan, takdir ve övgüye ihtiyaç duymadan ve eleştiriyle zehirlenmeden sadece izin verin kendinize. İşte oldu bile.


Yemek yapmak, dikiş dikmek ya da resim yapmak; hiç fark etmez, mükemmeliyetçilik ilkesinden bağımsız üretmek iyi gelecek zihninize. Lütfen hatırlayın kendinizi ve izin verin gerçekleşmenize. Dostlarla bir araya gelin, şarkı söyleyin, dans edin, gülün ve eğlenin. Hayatı ciddiyetle yaşamanın ağır yükünden azade olduğunuz bir an armağan edin kendinize. Dostlarınızdan uzaktaysanız arayın konuşun, ya da dost gördüğünüz kimse yoksa en güzel gerçeğe kendinizi açın ve kendinizle dost olmayı öğrenin. Eğer gerçekten isterseniz, yapabilirsiniz. Kendi imkanlarınız içinde kendinizi baskılamadan neler yapabileceğinize bakın.


Geçenlerde bir dostum sayesinde fark ettim ki; her insan yetenekleri gibi korkularıyla geliyor dünya düzenine ve neredeyse tüm hayatı bu korkuyu canlandıran ve aynalayan senaryolarla dolu yaşanıyor. Yeteneklerimizi ve yapabilme kapasitemizi ketleyen korkuları da keşfedin. Şu sıralar ben de tam olarak bu konu üzerinde çalışmaya devam ediyorum. Belki çocukluğunuzda kendinize dair aldığınız olumsuz bir karar ya da gölgelerinden bile korktuğumuz korkuluklar, korkular. Her ne şekilde olursa olsun bu gölge oyununun biraz dışına çıkmaya davet ediyorum sizi... Uzaktan bir yabancıyı izler gibi sadece izleyin kendinizi, yargılamadan, kınamadan, zulmetmeden ve drama dönüştürmeden bakın. Sadece bakın ve görün ne kadar kendine has ve biricik olduğunuzu. Korkularınızın ve yeteneklerinizin yanak yanağa dans ettiğini hayal edin. Ne şahane bir manzara, öyle değil mi?


Hepimizin korkmadan, sevgiyle var olabildiği ve olan haliyle kabul gördüğü bir dünya hayal ediyorum. Yapalım ve birlikte akalım. Bakalım neler olacak?


Yazı: Seçil Acar

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Ne duru bir anlatım; kendiliğim adına derslerimi aldım ve sizi takibe aldım. Kaleminize gayret ????☺️
    CEVAPLA
  • Misafir teşekkür ederi̇m.
    CEVAPLA
  • Misafir Harika! Diğer yazılarınızı da okumak isteriz!
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.