Ne yapacağımı bilmeden geçirdiğim günlerin sayısı çoğalıyor. Artık kendimden vazgeçmek üzereyim. Vazgeçmeye gücüm kaldı mı ondan bile şüpheliyim. Olmuyor işte ne yapsam dipsiz çukurlardan çıkaramıyorum kendimi. Galiba karakter meselesi... İçimden geçenleri tam olarak anlatabilsem rahatlayacağım galiba ama ne yazsam eksik kalıyor. Sonra o eksik parçalar kanser hücreleri gibi kontrolsüzce çoğalıyor ve beni sıkıştırdıkça sıkıştırıyor.


Hayallerim, umutlarım yerle bir. Geleceğinden şüphe etmediğim güzel günlere ulaşamadım nicedir. Ama hayatta ne olursa olsun şükret der ya büyüklerimiz; şükür bugünlerimize. Bazı şeyleri içinden söküp atman zor oluyor. Zaman alıyor ve o zaman geldiğinde kendiliğinden çekip gidiyor seni üzen ne varsa. Zamanında üzüldüklerine artık gülüp geçiyorsun. Bir zamanlar seni acıdan bayıltacak sandığın ne varsa önemini yitiriveriyor bir anda. Arkana bakmadan gitmelerin değeri artıyor ve boş vermenin gerekliliği çarpıyor insanın yüzüne. O anlarda anlıyorsun zamanla geçer sözünün anlamını. Zamanla geçmiyor belki de ama ilk günkü gibi yakmıyor seni. Un ufak etmiyor. Durduğu yerde duruyor ama sen görmezden geliyorsun.


İnsan gitmesi gerektiği anı bilmeli. Sana ayrılan sürenin sonuna geldik yazısını görmeden eyvallahı çekmeli. Olmuyorsa olması için kendinden geçmemeli. Yeni hikayeler yazmalı hayatına, baş rolünde olduğu hikayeler... Sonra bahar nereden eserse o yana çevirmeli başını. Başkalarının baharlarında buz gibi, yalnız, kimsesiz kalmamalı. Geceleri düşünmek için başını soktuğu tenha sokaklarda oradan oraya savrulmamalı.




Kendimi unuttuğumdan beri ne kadar cümle biriktirdim bir başkasına bilmiyorum. Ne zormuş başkasının ağacında çiçek açmaya çalışmak ve hiç bilmediğin yağmurlarda ıslanmak. Yağmurlar dinmedi hala ama şemsiyelerim var artık ellerimde ıslanmıyorum. Yürüdüğüm yollardan tekrar geçiyorum bıkmadan usanmadan. Yolumu inatla bulamıyorum. Olsun bir gün bulacağıma dair ümitlerimi her saklıyorum bir kenarda. Aldığım her nefeste boğulduğum günleri hatırlıyorum. Düşünmekten kafamın şiştiği geceleri, isteksizce uyandığım sabahları. Sonra kırılan hayallerimin yürürken ayaklarıma batışını... Ağlarken ettiğim duaları, her seferinde yeniden başlayışlarımı... İnsan bir yerden sonra yeniden başlayacak gücü bulamıyor. Buldu diyelim bu sefer de inancını yitiriyor. Birini bulsa biri eksik kalıyor yani anlayacağın.


Şimdi bi’ hoşçakala sığdırıp hayatı, arkamıza bakmadan çekip gidelim mi ne dersin? Yanımıza bir ceket bile almadan kaybettiğimiz umutlara doğru yürüyelim mi? Elimle ilmek ilmek işlediğim hayallerin yıkılışını birlikte izleyelim mi?


Bu hikayenin hiç bir tarafında bulamadım kendimi. Gitmemek için tek bir sebebim bile kalmadı. Hikayenin sonunu size bırakıp başka hikayeler yazmaya gidiyorum. Cebimde biriktirdiğim hikayeleri de koyuyorum bir kenara. Belki roman olurlar bir gün ya da belki başkalarına hayat olurlar. Bana ayrılan sürenin sonuna gelmeden bi' "eyvallah" ınızı alırım. Kendinize iyi bakın...


Rukiye Erol

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir harika bir yazı olmuş tebrikler..
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.