Çocuklar belli etmezler ama bazen içten içe kırılırlar. Anlam veremedikleri durumları kabullenirler fakat bir gariplik olduğunu, söz ya da davranışlarıyla her fırsatta belli ederler. Ebeveynlik hem fiziken hem de kalben yapılır. Yürek sızlatmadan, gönül burkmadan...


Geçen gün eski bir arkadaşımla buluştum. Biraz hüzünlü görünce sordum:

- “Neyin var? İyi misin?”

“İyiyim ama dün oğlumun doğum gününde çok üzüldüm...”


- “Neden?”

“Oğlumun geçen yılki okulunda, yan sınıftan bir arkadaşı vardı. Çok yalnız.”


- “Nasıl yani?”

“Bayağı yalnız işte... Ailesi tarafından yalnız bırakılmış.”


- “Aslında çocuk ya da yetişkin, hepimiz yalnızız çoğu zaman...”

“Öyle değil... Bak; bu çocuğun ailesi çok marjinaldi. Anne ve baba birbirinden boşanmış ama aynı evde birlikte yaşıyorlardı...”


- “Eee, ne olmuş yani?”

“Biraz rahat bir aile... Her iki ebeveyn de çocukları olduğu halde aynı evde kendi hayatını yaşıyordu.”


- “Nasıl yani?”

“Yani, sevgilileriyle birlikte... Dur, daha bitmedi... Geçenlerde gördüm, hem de el eleydiler.”


- “Eski kocası ile yeni sevgilisini mi?”

“Keşke öyle olsa... Bu sefer de anne, lezbiyen bir ilişkiye başlamış, kadın sevgilisiyle sarmaş dolaş caddede yürüyor...”


- “Peki çocuk bu süreçte neredeydi?”

“Onlarla birlikte aynı evde...”


- “Gözlemlerin neler, çocuk sence nasıl etkileniyordu?”

“Yaşının çok üstünde, zeki bir çocuk... İlkokul 4'üncü sınıfta olmasına rağmen, konuşmasıyla hareketleriyle bir büyük gibi davranıyordu. Elinde gazetesi, çocuklarla birlikteyken; okudunuz mu başbakan ne demiş, diye soruyordu. Zaman zaman, bu çocuk gibi olup da yaşıtlarıyla nasıl oyun oynayacağını bilmeyen, ilişki kuramayan bir çocuğum olmasın diye dua ederdim. Bence çocuk, ebeveynleriyle anne-baba olarak doğal bir aile hayatı yaşayamamanın verdiği acıyla büyük bir yalnızlık içinde. Çocukluğunu yaşayamıyor, ilişki kuramıyor, kendisini ifade edemiyor. Şimdi ise özel bir okulda okuyor.”


- “Ya, oğlunun doğum günüyle bu çocuğun ne ilişkisi var?”

“Artık aynı okulda olmasalar da bu çocuğu doğum günlerimize çağırıyoruz. Sonuçta oğlumun okul arkadaşı... Fakat çocuk; "Teyzecim annemi arayabilir misiniz acaba? Ben kendimi iyi hissetmiyorum, kalbim çarpıyor, bana stres gibi bir şeyler oluyor" demesin mi? Ne yapacağımı şaşırdım. Terli mi diye elimi sırtına koydum, buz gibi ter döküyordu. "Tamam sakin ol, şimdi geçer" falan demeye çalıştım. Israr etti; "Lütfen annemi arayabilir misiniz?"


Tabii ki ikna edemedim çocuğu. Sonra düşündüm... Sanırım, diğer çocukların annelerinin yanında olması, yüreğini sızlatıyordu, o yüzden kalbim sıkışıyor gibi oluyor, deyip durdu. Oğlumun doğum gününü falan unuttum, hâlâ içim acıyor...”



Bu sözlerin ardından, ben de sustum. Çocuklar keşke yalnız kalmasa.




Hayriye Mengüç



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.