Mini mini bir çocukken, ilkokulda hayat bilgisi dersinde öğreniriz ki, 1 yıl 365 gün 6 saattir, değişmez. Mevsimler değişir, insanlar değişir, arkadaşlar değişir, dini bayramların tarihi, milli bayramların içeriği değişir, ama 1 yıl tam 365 gündür, değişmez. İsteseniz de değiştiremeyeceğiniz şeylerin başında gelir. Dün gibi, gün gibi, zaman gibi… Belki de siz gibi…


364 günü geçirdik, kaldı 1 gün… Kalan 1 günde tüm isteklerini gerçekleştiremezsiniz ama geçen senenin muhasebesini yaparsanız, en azından yeni seneden beklentilerinizi daha net görebilirsiniz. Hatta şansınız varsa o son gün, kendiniz ve değerlileriniz için son bir güzellik eklersiniz… Belki beklenmedik bir telefon, belki bir ziyaret bazen de sadece sıcacık bir merhaba. Her kim ihtiyaç duyuyorsa…


Bir bakar mısınız “iyi ki”leriniz “keşke”lerinizden fazla mı?

1 – 2 – 3… Aklınıza kaç madde geliyorsa yazın bir kenara.

“İyi ki”ker galip geldiyse o zaman fark edin, kişisel olarak verimli bir yıl geçirdiniz demektir.. Ne mutlu size... Güle güle 2015, hoşgeldin 2016 demeli seve seve…



Sıra geldi yeni senede kendimize yeni şanslar vermeye…

Hayatın önümüze ne getireceğini bilemiyoruz. Her şey geçiyor, geçmeyen ne var ki insanın hayatında. Geçirdiğiniz en kötü gecenin sabahında güneş doğmuyor mu, yağmur yağmıyor mu? Onlar uğramadıysa hala bembeyaz pamuktan örtü kapınızın önünü kaplamıyor, ya da rüzgar yine şiddetle esmiyor mu? Aynı sen gibi, ben gibi, biz gibi.


Bazen güneş ışınları gibi sıcacık, zamansız esen rüzgar gibi şiddetli, beklenmedik zamanda gelen bir sarsıntı ya da gökyüzünden boşalan yağmur misali gözyaşlarıyla yaşamıyor muyuz zamanı? İnsanoğlu da 4 mevsimi yaşıyor dünya denen gezegende. Görebiliyorsanız etrafınızda neler olduğunu, ne kadar da şanslısınız. Günler geçiyorsa eğer her gün kahkaha ile olmasa da, en azından gülümseyerek, yarayı kaşıyıp kanatmadan fayda sağlayarak kendinize, sevdiklerinize ve hatta ismini bile hiç duymadığınız birtakım insanlara. Belki de hiç düşünmeden yayınladığınız bir resim veya söz ile sosyal medyada. Ya da özlem dolu bir mesajla... Birilerinin kalbine dokunabildiyseniz ne mutlu size. Biyolojik yaşınızın ne olduğunun önemi yok, dokunduğunuz yürek, hissettirdiğiniz mutluluk katsayısı önemli olan. 20,30,40,50 ve üstü sayıları deneyimliyoruz yaşadığımız seneler boyunca. Tüm kesirli, asal ve tam sayıları öğrenmiştik ya ilkokulda.




Sonuç olarak severek ve sevilerek, sarılarak, içimizdeki yaraları sararak ve sarmalayarak gelsin yeni sene. Eskiyi de sevin, yeniyi de… Gelen gideni aratmasın. Beklentiniz çok yüksek olmasın, en hayırlısını dileyin kendinize... Hayırlısı ise gelsin, yoksa uğramasın hiç size.



Bir düşünün şimdi. Son birkaç günde sizi arayan, soran, özleyen, merak eden, hastaysan geçmiş olsun diyip hatırını soran, mutluysan tebrik etmeyi akıl eden, üzgünsen yanındayım diyebilen, kadın, erkek, çoluk, çocuk, hissi, seksi kim varsa hayatınızda, sahip çıkın onlara.


Sizi belki sadece kara kaşınıza, kara gözünüze, belki tüm negatif enerjinize rağmen dürüstlüğünüze saygısından arıyor sizi. Ya da utana sıkıla, hatta sadece sesinizi duyabilmek uğruna o meşhur gururunu hiçe saya saya arayana... Onun da meselesi kendisi ile. Onun aklı fikri, sizinle konuşamadığı her zaman diliminde, karnında sıkışmış o yumrunun sizin bir sıcak “merhaba”nız ile açılmasında... Merhaba deyiverin onu da öğrenmiştik ya, ilk öğretilmiş hitap sözüdür insana. Nezaketen, saygıdan veya sevgiden. Esirgemeyin merhabanızı hiç kimseden. Sizin elinizdeki son kibrit bir başkasının gününü aydınlatan ilk ışık huzmesi olabilir. Bilemezsiniz. Değer katın yaşam boyu yaşadıklarınıza ve yaşattıklarınıza.



Çok ünlü, çok paralı, çok havalı olduğunuz için değil, çok sevildiğiniz, sadece özlendiğiniz için arayanınız varsa ne ala. Belki sadece iyi bir dinleyici olduğunuz, bazen o hiç gülmeyen suratları güldürdüğünüz, belki kimsenin cesaret edemediği bir şeyi kolayca söyleyebildiğiniz için geliyorsunuz akıllarına... Üstelik sizin kendinizde zaaf olarak düşündüğünüz, senelerdir değiştirmeye uğraştığınız, her yeni yılda değiştirmeyi planladığınız, sizi siz yapan her ne varsa işte tam da o sebeple sizi arıyor olabilir o dostlar.Devamlı kendinizle uğraşıp zayıf gördüğünüz değerlerinizle uğraştığınız kadar, güçlü olduğunuz yönlerinize de bakıyor musunuz ara sıra? Hep zayıf yönlerimizi geliştirmeye çalışırsak gelişebilir miyiz, değişebilir miyiz? Ortalama bir insan olmaz mıyız sonuçta… Benim spor hocam gelişmen ve geliştirmen için zayıf yönlerim kadar güçlü bölgelerimi de çalıştırtıyor düzenli olarak, işte hem biyolojik hem psikolojik hem sosyolojik olarak... Hepsi aynı kapıya çıkıyor. Zayıf yönlerinle oynayıp, kendinden şikayet edip duracağına, kabul et, değişim için çabala ama oralarda uğraşırken seni sen yapan güçlü özelliklerinden vazgeçme... Ne şimdi, ne de gelecek yılda.


Bu yıl başarısız mı oldun? Hatırlatalım o zaman hep kötüyü anımsatan o kendini yenilemeyi planlayan tertemiz dimağa... Kimdir gerçekten Dünyada fark yaratanlar gerçek anlamda? Steve Jobs kaç kere düşüp kalkmıştır yıllar boyunca. Düşünce gücüyle veya sadece yeteneklerinle ancak yerinde sayarsın. Adım atamazsan seyirci olarak kalırsın. Mental yeteneklerin kadar karar mekanizmanı da geliştirmelisin. Yaratıcı insanlarda, gerçekten fark yaratan insanlarda, düşüp kalkmasını bilen bundan da gocunmayan tüm insanlarda egolar da yüksektir, başarı da. USA Silikon vadisinde başarısız olmayan insanlara iş de verilmiyor, kredi de. Başarısız olmayı tatmamış insanlar başarıya giden yolu doğru seçemez diye. Bu sene de başarısız oldum demeyin, hayatınıza kattığınız bu yeni tecrübeyi kabul edin… Sizi 1-0 öne geçirecek yeni atılımlarınız da..





Ne insanlar var, en güzel gününde insanlardan kaçanı mı istersin, alacağı hediyeden çekinip doğum gününü kutlamaktan vazgeçeni mi? Bu insanlar sizinle aynı havayı soluyor, elinizi uzatsanız dokunacak kadar yakın, uzay boşluğunda bir yıldız kadar uzak bu yaşama. Neşelenin DÜNYA’da yaşıyorsunuz eğer bu yazıyı okuyorsanız sizinle ben aynı gezegendeyiz…





Biliyoruz bugün yılın son günü... Yarın ise yeni yılın ilk günü olacak. İnsanın hayatındaki en zoru günü bence bilemediği bir güne uyanmak. Güzel planların, hayat sevincin, motivasyonun, gülümseyen bir yüzün varsa yoklukları da atlatabilirsin, zorlukları da.


Son olarak iyilik dileyin hem kendiniz, hem sevdikleriniz için… Hayal edin, hayallerinizi küçük adımlarınızla besleyin.




Henüz affedemiyorsanız da, kabullenin başınıza geleni. Affedebilmeyi deneyin en azından size derinden yara verenleri... Kim bilir neler kattı size... Yeni adımlarınızda anlayacaksınız size öğrettiklerini.

Gününüzün, zamanınızın, kendinizin, tüm sevdiklerinizin değerini bilin. Bugün de, yarın da...

Bugün de güzel olsun, yarın da… Sadece anı ve günü, yaşa! Hazırız yepyeni bir yeni yıla…



Gamze Berberci Çelik

İlişki Koçu-Kişisel Gelişim Danışmanı


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.