Adettendir, önce havadan sudan konuşulur, konu sonra işe gelir. Masadakilerin her biri üzerine düşen rolü oynar. Bazısı hiç de komik olmayan şakalar yapar, komik olmadığını bile bile gülerler. Biz de öyle yaptık. Erhan’ın ne diyeceğini merak ediyordum. Sustum. Bu da âdettendir; sözü olan konuşsun diye bir noktadan sonra fazla gevezelik edilmez, beklenir.


“Sinem, nasıl hissediyorsun kendini?”


O bunu sorarken, ben geriden ne geleceğini tahmin etmeye çalıştım. Bakışlarından anladım ki bana bir teklifi daha olacak.


“Neden sordun?”

“Kahvelerinden ayrılıyorsun. Buruk musun, yoksa ‘Oh kurtuldum’ mu diyorsun?”


Akıllıysan, yediğinin içtiğinin tadından gevşeyip gerçek duygularını, düşüncelerini açık etmezsin.


“Gayet iyiyim. Değişiklik vaktiydi benim için.”

“Sözleşmeyi imzalarken beni şaşırttın.”

“Neden?”

“Neden sonraki satışlar için pirim istemedin?”


O an kendimi salak gibi hissettim. Sahi, yılların tecrübesine sahiptim, niye pirim istememiştim? Durduğum yerde, hiçbir şey yapmadan para kazanma şansım olduğunu niye akıl edememiştim? Kadehimden bir yudum aldım, kendimden emin bir şekilde dedim ki:


“Bu benim için bir projeydi ve her proje gibi bir sonu vardı. Pirim istemek, projeye devam etmek olurdu. Bu da sizden ciroları düzenli olarak istemem anlamına geliyordu. Ben pazarlama, halkla ilişkiler alanlarında uzmanım, satıştan, gelir-gider hesabı yapmaktan hazzetmiyorum.”


Erhan bir kaşını kaldırıp gülümsedi.

“Anlıyorum.”

Benim para konuşmak ve para yaratmakla ilgili sıkıntım olduğunu çoktan biliyordu. Paradan para kazanmayı bilen biri olsam, yarattığım değeri başkasına satmazdım.

“Meselâ bir ajansta çalışıyor olsaydın, Tarçınlı-Zencefilli Kahve markasıyla ilgilenmek ister miydin?”


Bu, yeni teklifin giriş cümlesiydi. Ajans koordinatörünün neden bu akşam aramızda olduğu da böylece anlaşıldı.


“Bilmem, hiç düşünmedim. Ama sanırım bu beni memnun ederdi. Çünkü farklı bir ürün. Evet, eğer –farazi bir durum olduğunu vurgulamak için üzerine basarak söyledim bunu– bir ajansta çalışsaydım, bu marka benim hesabımda olsun isterdim.”

“Sinem, bizim ajansta bu işi üstlenecek birine ihtiyacımız var.”


“Birine” sözünden alındım. Eğer bu işi bana teklif edecekse ben “biri” değildim. Bu markayı yaratan kişiydim. Alındığımı anladı, hemen düzeltti sözlerini.


“Tecrübeli olduğu kadar yetenekli ve zeki, Tarçınlı-Zencefilli Kahve’yi hissedecek bir marka müdürü ile ilerlemek istiyoruz.”

“Anlıyorum.”


Ajans koordinatörü söze girdi.


“Yani senden bahsediyoruz, Sinem. Bu ürünü senden daha iyi hissedecek biri yok. Bizimle çalışırsan çok memnun oluruz. Beraber çok iyi işler başaracağımıza inanıyoruz.”


Hemen üzerine atlamadım. Düşünmek için müsaade istedim.

Gece keyfim yerindeydi. Televizyon izlerken kanepede uyuyakalmışım, mesaj sesiyle uyandım.


“Af edersin. Dün biraz kaba davrandım. Müfit”

Cevap vermedim ama o devam etti.

“Kahve teklifimi kabul edersen memnun olurum.”


“Özür dilerim” değil, “Af edersin”!


Artık bana gece geç saatte mesaj gönderemeyeceğini anlaması için sessiz kaldım. Ne kadar samimi olduğunu görmek için ertesi sabahı beklemeye karar verdim. Yeniden yazacak mı diye gerildim biraz. Neyse ki yazmadı. Fakat ben onun üzerine düşünmekten kendimi alamadım.


Ne kadar da düzgündü... Yanında çalışan garsondan, sokaktaki kediye, köpeğe saygılı, adalet timsali, tam gönül adamıydı. Gay haklarına bile duyarlıydı. Nabzı ne yükselen, ne alçalan, orta karar bir ilişki yaşayabilirdik. Nereye kadar giderdi, bilmem. Fakat o sabah, onun içinde gizlediği ergeni gördüm, kendini göstermeye, ispat etmeye çalışan ham erkeği. Ve yolda karşılaştığımızda o ergenin neler yapabileceğini. Oturup konuşsan, sorsan her şeyin en doğrusunu o biliyor. Ancak bir kadının ergene değil, erkeğe ihtiyacı olduğundan haberi yok. Çünkü ergen kaldığının, gelişmeye ihtiyacı olduğunun farkında değil.


Müfit’le uğraşmak istemiyorum. Durup durup bana mesaj atmasını, yolumu kesmesini, ciddi bir ilişkiye hazır hale gelmemi beklemesini, etrafımda dolanmasını, türlü biçimlerde iş bahanesiyle bile karşıma çıkmasını istemiyorum. Kestirip atmam gerekiyor. Dünyayı önüme serse, onunla beraber olma ihtimalim yok. Bunu ona en doğru kelimeleri seçerek anlatacağım. Beni anlamak zorunda. Zaten başka şansı da yok.


75. bölüm 14 Aralık 2018 Cuma hthayat.haberturk.com’da...


Diğer bölümler


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.