"Hepinizi öyle seviyorum ki.

Siz türlü türlü milletlerin anneleri oluyorsunuz,

Zevk uğruna çocuk doğuruyorsunuz.

Asker olacaklarını,

Karşı karşıya geçip birbirlerini vuracaklarını,

Meşhur olacaklarını,

Dâhi olacaklarını,

Şef olacaklarını düşünmeden...

Sevmek, gene sevmek için...

Çocuk doğuruyorsunuz. "

-Özdemir Asaf

Arkadaş ortamındayız, eğleniyoruz ve güzel bir gün... Herkes kendine yakın olan kişiyle muhabbet etmeye başladı. Sonra hararetli bir tartışmanın ilk alevleri gelmeye başlıyor. Tansiyon yükseldi. Aramızdan bir erkek arkadaşımız bu soruyu soruyor. "Zamanında alınan gül mü zamanında alınmayan pırlanta mı değerlidir?"

Hadi bakalım başlıyor aramızda biraz eğlenceli biraz da gergin bir savaş... Bütün arkadaşlarımı sırayla dinlemeye başladım. Merak ettim hangi cevap daha çok verilecek? Çoğunluğun kadın olduğu masada en çok pırlanta değerlidir cevabı gelmeye başladı. Biraz şaşırdım sonra biraz da kızdım. Pırlanta sahi bu kadar değerli mi olmalı? Maddi olarak yüksek meblağa sahip pırlanta gerçek aşkı yansıtabilir miydi? Bence değil, yani bu mümkün olmamalı. Salt olarak maddi gücün temsil edildiği ve hatırlanmayacak, zamanı geçmiş bir zamanda alınmış bir pırlanta nasıl daha önemli olarak söylenebilir ki. Bana sıra geldiğinde yüksek sesle "Zamanında alınan gül" dedim. Aslında çiçeklerden en çok papatyayı severim fakat pırlantanın karşısında gülü tercih seçtim. Çünkü her şey zamanında güzeldir. "Her şey vaktine esirdir" diye bir laf da var bilirsiniz. Zaten önemli olan çiçek ya da pırlantanın alınması değildir. Zamanında alınarak anlamlı hale gelmesidir.

Önemli günlerde hatırlanan bir kadın olmak her kadını özel hissettirir belki bir çiçek, içten bir gülümseme ya da bir şiir... Bazı kadınları pırlanta da iyi hissettirir. Bunu da kabul ediyorum. Fakat pırlanta denildiğinde aklımıza genelde evlilik teklifi zamanı gelir. Bu mühim günü çağrıştıran bir hediyedir. Sürekli pırlanta alınması aşkı aktarmaya yeter mi? Bir düşünsenize sürekli sizi aşağılayan, eleştiren sizi değiştirmeye çalışan ve sevgisini göstermeyen biri size her ay pırlanta alsa mutlu olabilir misiniz? O adamı gerçekten sevebilir misiniz? Kadınlar sevilmek ve saygı duyulmak ister. En çok da saygı duyulmayı bekler. Ruhlarını okşayacak ve kadın ruhundan anlayan bir erkek kadını yükseltir. Zaten saygının hüküm sürmediği bir yerde sevginin de yeşermesi mümkün değildir.

Biraz daha düşündüğümde reklamlarda, filmlerde, dizilerde kadınlara sürekli pırlanta, pahalı eşyalar alındığında kadınların erkekleri daha çok sevecekleri ve kadınların o erkeğe aşık olacağı ima ediliyor. Bu sebeple o masada soru soran erkek arkadaşım da ona verilen sübliminal mesajlardan etkilenmiş ve bir kadının her zaman pırlantayı seçeceğini ve erkeğe ilgisinin artacağını düşünmüştü. Ben hararetli bir şekilde "Sadece pırlanta kadını mutlu etmez" dediğimde bana şu soruyu sordu: "Biri senden hoşlanıyor çiçek aldı; etkilenmedin ama pırlanta aldığında ister istemez o erkekten hoşlanmaya başlarsın" dedi. Net ve kararlılıkla "Hayır" dedim ve ekledim: "Bir erkek çiçek aldığında etkilenmiyorsam, pırlanta aldığında bu fikrimi değiştirmez." Mevzu o kadar uzadı ki bir ara kadın haklarını savunurken buldum kendimi. Soruyu yönelten arkadaşım bana kırılmış olabilir. Ama düşüncelerim hala aynı yine olsa inandığım şeyleri savunmaya devam ederim. Bir kadın sevdiği adam tarafından sevilmek, ilgi görmek, derdini paylaşmak hatta hayatın getirdiği o zorlu koşulları birlikte göğüsleyebilmeyi ister.

Son olarak şunu belirtmeliyim kadınlar maddi karşılığı olan hediyelerle salt olarak mutlu olamazlar. Kadın, sevdiği adamla yan yana yürüyüp mutluluğu paylaşmak ister. Kadınlar Ferhat gibi dağların delinmesini beklemezler. Yürekten sevilmek isterler. Bu kadar basit işte... Pırlanta bu yüzden bir metafor olarak kalacaktır, tüketim toplumunda. Peki ya siz olsanız hangisini seçerdiniz? Zamanında alınan gülü mü zamanında alınmayan pırlantayı mı?

Yazı: Ceren Parçal