‘Ben imkânsız aşklar için yaratılmışım, ne kavuşmayı bilirim ne unutmayı…’ diyor Erol Evgin şarkısında. Eskiden de imkânsız aşklar revaçtaydı; üstelik bu konunun üzerine çekilen bir sürü Türk filmi vardı. Zengin kız fakir oğlan hikâyeleri, fettan sevgililer, ailelerin engel olduğu ilişkiler… Bunlar bir nevi hayatın içerisinde olabilecek türden imkânsızlıklardı…
Şimdiki zamana bakarsak kadınların imkânsızlıklarının başında grinin bin bir tonundan gelme; Mr Grey, vampirlerin en yakışıklısı Edward Cullen veya Sex and The City’nin umursamaz Mr Big’i gibi hayali karakterler yer almaya başladı. Biz ne ara gerçek adamları bırakıp hayali olanlara âşık olmaya başladık? Neden sokakta yürürken karşılaşabileceğimiz adamlar yerine beyaz perdedekilerin hayalini kuruyoruz? Bunun iki nedeni var:
Birincisi; tüm kadınların söylediği gibi etrafta adam gibi adamı henüz bulamamış olmamız. Henüz diyorum çünkü hala bir yerlerde var olabileceğini düşünüp olumlu olmaya çalışıyorum. E bulamayışımız da haliyle bizi olmayan hayali karakterlere yöneltiyor. Hangimiz fantezi dünyası geniş, helikopteri olan ve her saniye sevdiği kadını koruyup kollayan Mr Grey'den etkilenmedik ki? Neden? Ortada böyle adamlar olmadığı için. Yatı, katı olmasın! Gerçek aşkı arayanların o işlerde gözü yok! Bizi koruyup kollayan, o denli âşık olan adam çıksa biz zaten üstüne atlayacağız... Hayali karakterlere kanmayacağız. Romantik komedileri sevmemizin nedeni de bu sanırım...
Bir diğeri ise ‘şipşak’lık… Artık günümüz şartlarında her yere, her şeye öyle kolay ulaşıyoruz ki zorluklar dikkatimizi çeker oldu… Tanışılıyor, flört aşaması olmadan sevgili dönemi ve birkaç aya bitiş… Tüketim toplumu olmamız aşkları da vurdu anlayacağınız. Her şey öyle çabuk yaşanıyor ki; hiçbir şeye sabrımız kalmadı. Tahammül eşiğimiz iyice düştü. Bazıları 'flört dönemi en iyi dönem' diyor. Çünkü iş ilişkiye, evliliğe gelince, uğraşacak bir şey kalmıyor belkide... Zoru sevmeye başladık. Ulaşılmazın dozu arttıkça onu istememiz de doğru orantı da yükselmeye başladı...
Belki de aşk dediğin erişilmez olmalı…
YORUMLAR