Lohusa depresyonu, kadınlarda doğum yaptıktan hemen sonra beliren kaygı, üzüntü ve endişe duygularıyla beraber başlayan ve uzun müddet devam edebilen türde bir depresyondur. Doğumla birlikte vücutta meydana gelen değişimler, hormonel iniş-çıkışlar, günlük yaşantının değişmesi ve "bir bebeğim var, artık anneyim!" hissi birçok kadında olumsuz duygulara neden olabilir. İlk bir hafta kadar normal kabul edilen bu tip duygular, uzun süre rahatsız edici olduğunda lohusa depresyonundan şüphelenilebilir.
Lohusa depresyonu neden olur?
Zor geçen bir hamilelik, yorucu ve zor bir doğum deneyimi, doğumdan sonra yeterli desteği görememek gibi durumların lohusa depresyonuna neden olabileceği düşünülse de, bazen psikolojik ve fizyolojik olarak her şey yolunda olduğunda bile doğumdan sonra depresyon baş gösterebilir. Bu nedenle lohusa depresyonunun kesin bir nedeni olduğunu söylemek mümkün değildir. Ancak bazı durumlarda, vitamin ve mineral eksiklikleri bile depresyon nedenleri arasında gösterilebiliyor.
Psikiyatri Uzmanı Dr. Hatice Turan da, lohusa depresyonunun olası nedenleri hakkında şu bilgileri verdi: “Lohusa depresyonunda biyolojik ve psikososyal nedenler olduğu görülmektedir. Gebelik döneminde yükselen östrojen ve progesteron düzeylerinin doğumla birlikte ani düşmesi depresyondan sorumlu tutulmuştur. Geç başlangıçlı doğum sonrası depresyonda tiroit bozukluklarının, aneminin ve folik asit eksikliğinin rol oynayabileceği düşünülmektedir. Doğum yapan tüm kadınlarda hormonal değişiklikler olmasına rağmen ruhsal bozuklukların ancak kadınların %10-15'inde gelişmesi sosyal zorlanma, kişiler arası ilişki sorunları, sosyal destekten yoksun olma gibi durumlarla da ilgili olabileceğini düşündürmektedir. Hayatlarını kendilerinden çok dış faktörlerin yönettiğini düşünen anneler doğum sonrası depresyon açısından yüksek risk grubundadır."
Lohusa depresyonu ne kadar sürer?
Doğumdan sonraki 7-10 gün içinde oluşan stres, kaygı gibi depresyon belirtisi olan durumlar, genellikle bu 10 gün içinde kaybolur. Ancak şiddetli bir depresyon söz konusu olduğunda ve fark edilmediğinde/tedavi edilmediğinde, bazen doğumdan sonra 2 yıl kadar sürebilir.
Lohusa depresyonu nasıl geçer?
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. İlknur Çitil, lohusalık dönemini rahat geçirmelerinin yollarını anlattı. Çitil, annelere akıntı ve kanamalarını iyi gözlemlemelerini, dikişlerine özen göstermelerini ve ilaç kullanımını yeniden düzenlemeyi önerdi. Çitil, lohusa annelere şu tavsiyelerde bulundu:
Kanamayı iyi gözlemleyin
Doğumu takip eden ilk günlerde lohusalık dönemine özgü, parlak kırmızı renkli, adet kanamasına yakın miktarda ve ‘loşi’ denilen akıntı oluyor. Günler içinde bu akıntının miktarı azalıyor ve rengi açılıyor, sonunda da beyaz bir akıntıya dönüşüyor. Bu dönemde günlük hijyenik ped kullanmaya, bunları sık sık değiştirmek, akıntının kötü kokulu, aşırı miktarda olmamasına ve iltihabi özellikler taşımamasına dikkat etmek gerekiyor. Aşırı kanama, rahim içinde plasenta dokusu kaldığına ya da nadir olarak görülen ve rahim iç zarı tabakasından başlayarak rahmi tutan bir enfeksiyona işaret edebiliyor. Bazı kadınlarda ateş, şiddetli kanama ve karın bölgesinde aşırı hassasiyet belirtileri ile de kendini gösterebiliyor. Bu bulguların varlığında doktor ile görüşmek gerekiyor.
Dikişlere özen gösterin
Normal doğum yapmış kadınların vajina bölgesinde cerrahi kesi yapılmışsa ya da yırtılmalar olmuşsa genital bölgeye dikiş atılması gerekiyor. Bu dikişlerin neden olduğu hassasiyeti gidermek için taburcu olurken önerilen lokal anestezik kremlerin kullanılması, ılık oturma banyoları yapılması ve yumuşak yastıklar kullanılması tavsiye ediliyor. Hem dikişlerin varlığı hemde rahim ağzının açık olması nedeniyle bu dönemde akıntılar için tampon kullanmamak, günlük hijyenik pedleri tercih etmek gerekiyor. Bu hassasiyet, 1-2 hafta içinde kayboluyor.
Muayeneleri atlamayın
Annenin doğumdan 10-15 gün sonra ve lohusalığın bittiği 6 haftanın sonunda rutin muayeneden geçirilmesi gerekiyor. Bu muayenelerde bikini bölgesindeki kesinin ya da genital bölgenin kontrolü yapılıyor, rahmin eski boyutuna gerileyip gerilemediği inceleniyor. Öte yandan ateş, üşüme, titreme, memelerde süt birikmesi, bacaklarda kızarıklık veya şişme, hareketlerde zorlanma, şiddetli ya da kötü kokulu kanama, iltihap özellikli akıntı ve genital bölgede kızarıklık gibi durumlarda rutin muayeneyi beklemeden mutlaka doktora bilgi vermek gerekiyor.
Süt yetmeyeceği endişesinden kurtulun
Lohusalık dönemindeki bir annenin en büyük endişelerinden biri de bebeğini nasıl besleyeceğidir. Hastaneden çıkmadan önce hemşireler ile emzirme tekniği üzerine çalışmak fayda sağlıyor. Bebeğin emmeyi, annenin ise emzirmeyi öğrendiği ilk günlerde süt az miktarda geliyor. Ancak annenin ruh hali pozitifse ve bebek aktifse süt günler içinde çoğalıyor. Emzirme döneminde meme başının temizliğine dikkat etmek ve memelerde fazla süt birikmesine izin vermemek önem taşıyor.
Süt kanallarının tıkanmasına izin vermeyin
Bebeğin emmesinin ardından memede halen sertlikler ve hassasiyet varsa, memenin pompa ya da elle boşaltılarak sütün ileride kullanmak üzere süt poşetlerine alınması, ılık havlu ya da ılık duş ile memeye masaj yapılması gerekiyor. Bu önlemler alınmadığı takdirde memede enfeksiyon başlayabiliyor, annede üşüme ve titreme görülebiliyor. Önlem alınmadığı takdirde memede apse oluşuyor ve bunun cerrahi yoldan boşaltılması gerekiyor.
Lohusaya aile desteği çok önemli
Yeni anneye iyi bir sosyal destek çok önemli. Hepimizin bildiği gibi kültürümüzde de doğum sonraki ilk kırk günün önemi büyük. Bu dönemde anne bebeğinin 40’ı çıkana kadar fiziken ve ruhen dinlenmelidir. Yeni annemiz ilk birkaç ay kendini anneliğe ve yeni yaşamına alıştırmalı.
Tabii bu dönemde annemizin çevresindeki sevdikleri tarafından desteklenmesi de çok önemli. Mutlaka ilk destekleyen kişi babadır. Ayrıca bakımında anne, kayınvalide gibi bir aile büyüğünüz, olası bir lohusa depresyonunun geçmesinde size çok yardımcı olacaktır. Destek almaktan asla utanmayın, ihtiyaçlarınızı mutlaka dile getirin.
YORUMLAR