‘Her kitap bir ihtiyaca’ sloganlı anıları çağırınca kendini kitapçıda buluverdi. Öncelikle kuzenine bir bitki bakım kitabı aldı. Kuzeni bu aralar saksı, tohum, toprak alışverişi ile haşır neşirdi. Kargo bekleme heyecanı, tohumları ekme telaşı, ekilmiş saksıları balkona dizdikten sonraki mutluluğu görülmeye değerdi doğrusu. Fakat çıkan çiçeklerin bazılarının sadece yabani ot olması, yağan yağmurun toprakları çamur haline getirmesi, büyüyen filizlerin meyve vermemesi ve en son rüzgarın bazılarını öldürmesi kuzenini isyan ettirmiş;

“Bunda bile şanssızım. Daha ektiğim gün yağmur yağdı, kafalarını kaldırdıkları gün rüzgar esmeye başladı. Hepsini atacağım.”

“Balkondan içeri mi alsan?”

“Anlamıyorsun. Elimi attığım her şey kuruyor. O kadar emek veriyorum, bir kez olsun şans yardım etmez mi?”

Cevap olarak ne diyeceğini bilememiş, gerçekten şansa ihtiyaç var mı, diye düşüncelere dalmıştı. Çalışmak, istemek ve uğruna mücadele etmek yetmez miydi ki?


Tanıdığı en şanslı insan Harun’du. Bir arkadaşını düşündü mü hemen o arkadaşından telefon alır, geç kaldığı bir konserde tanıdık bir görevliye rastlayıp konseri en önlerden izler, masada patates bitse ve bizimkinin canı hala patates istese garson yanlışlıkla başkasının patatesini ona getirir. Daha geçen gün Harun’dan yine şans nağmeleri dinlemişti;


“Bugün inanılmaz şanslıydım. Balıkçı Salih Reis’e rastladım yolda. Elinde siparişini almaya gelmeyen birinin levrekleri vardı. Adam özel olarak getirtmiş ama almaya gelmemiş. Salih Reis de beni görünce elime tutuşturdu.”

“Nasıl bu kadar şanslı olabiliyorsun?”

“Sekiz yaşında babamı kaybettim. Annem desen bariz kaçıktı. Gerçekten şanslı denir mi bana bilemiyorum?

“Belki de bunların karşılığıdır.”

“Babamdan elimde kalan tek şey öldüğü gün yaptığı alışveriş fişidir. Annemden kalan tek şey ise öldüğü gün içimdeki rahatlamadır. Bunların karşılığının böyle küçük şanslar olduğunu sanmıyorum.”

“Haklısın.”

“Nilay Örnek’in dediği gibi tevafuk yani haklı tesadüf bunlar. Böyle hoş tesadüfler geldiğinde ben yalnızca orada hazır ve de nazır oluyorum.”

“Evet, sayın seyirciler, Harun’la Şans Kapıyı Çalınca’yı dinlediniz.”

“Git işine nostaljik spiker!”


Fotoğraf: Tuğçe Özdeniz Arslan


Önceki bölümler:











YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.