“Heyecanlı görünüyorsun Banu?”
“Pazarlama müdürü işten ayrılıyor. Yeni pazarlama müdürü, ürün müdürlerinden biri olacak!”
“Güzel haber.”
“Kim olacak sence?”
“Ben olabilirim bence!”
“Terfi etmek istiyor musun gerçekten?”
“Niye istemeyeyim ki Taner?”
“Bilmem. Halinden memnun olabilirsin, daha fazla sorumluluk almak istemeyebilirsin.”
“Prestijim de maaşım da artacak. Tabii ki istiyorum. Ama...”
“Ama ne?”
“Üst yönetimin hangimizi seçeceğini kestiremiyorum. Benden başka iki ürün müdürü daha var.”
“Onlarla aran nasıl?”
“Fena değil. Bence benim şansım daha fazla. Beni seçmeleri lazım. Evet, başka seçenek göremiyorum.”
“Neden seni seçmeleri gerektiğini düşünüyorsun?”
“Birincisi, en eski, dolayısıyla en tecrübeli benim. İkincisi, onlardan fazla çalışıyorum, bu çok açık.”
“Üçüncüsü? Meselâ, senin ürün grubun ile diğer ürün müdürlerinin ürün gruplarını kıyaslarsan, hanginizinki daha başarılı?”
“Benimkiler yeterince başarılı.”
“Yeterince derken...”
“Dur Taner, mesaj geldi, bir bakayım.”
“...”
“ ‘E-mail’lerine bak.’ Satın alma müdürü yazmış.”
“Bekliyorum, bak sen, ne gelmiş.”
“Kahretsin!”
“Ne oldu?”
“İç yazışma. Geçen yıl işe başlayan kızı pazarlama müdürü yapmışlar.”
“Boş ver.”
“İnanamıyorum!”
“Terasta biraz hava almak ister misin?”
“Yok, işe geçiyorum hemen.”
“Banu biraz sakinleş, öyle git.”
“Akşam işin yoksa buluşup bir şeyler içelim mi Taner?”
“Müsaitim, nasıl istersen.”
“Daha iyi görünüyorsun.”
“Ağır hayal kırıklığına uğradım.”
“Anlıyorum.”
“Bu kız daha yeni. Aramızda tecrübesi en az olan ve şirketi de ürünleri de en az tanıyan. Pazarlama müdürü kumaşı yok.”
“Nasıl pazarlama müdürü kumaşı yok? Ne demek istedin?”
“Çok vasat. Yönetici olacak hava yok onda. Herhangi biri gibi. Hiç şık giyinmiyor. Güzel değil. Kimseyle arasına mesafe koymuyor, çaycıyla da aynı tonda diyalog kuruyor, genel müdürle de. İnek öğrenciler gibi her soruya bir cevabı var. Sosyal değil, birinden bahsedip kendi aramızda gülüşüyoruz mesela, hiç oralı olmuyor. Çok sinir.”
“Üst yönetimin onu seçme nedeni bunlar demek ki.”
“Nasıl ya!”
“Banu, gözlemlerime göre iyi yöneticilerle orta ve alt kademe çalışanlar arasında birkaç fark var.”
“Neymiş bu farklar?”
“Başarılı yöneticiler, problemleri anladıktan sonra derhal çözümlere geçiyor. Dediğin gibi, her soruya verecekleri bir cevap var. Yoksa pozisyonlarını koruyamayacaklarını biliyorlar. Çözüm, cevap her neyse adı, onu bulmak için o pozisyondalar.”
“Eee?”
“Şirket içinde dedikodudan uzak duruyorlar. Ekiplerindekilerin bir kısmıyla yakın olup, onlarla diğerleri üzerine konuşmuyorlar. Genellikle herkesle ılımlı ilişkiler içinde oluyorlar ve seviliyorlar.”
“Niye söylüyorsun bana bunları şimdi? Benim bu pozisyona neden uygun olmadığımı mı anlatmaya çalışıyorsun?”
“Alınganlık ediyorsun. Seninle üzerinde çalıştığımız, gelirini artırma, ekonomik durumunu kalıcı olarak iyileştirme programıyla yakından ilgili aslında.”
“Ne alâkası var ya!”
“Şöyle açıklayayım:
Sana genel olarak başarılı yöneticilerin taşıdığı birtakım özelliklerden bahsettim. Bir yıl boyunca şirketlerin insan kaynakları departmanlarıyla bazı projeler üzerinde çalıştığım için gözlem yapma şansı buldum. Bu insanların hedefleri var. Hem kişisel hayatlarında hem de iş hayatlarında. Planlarını bu hedeflere uygun biçimde hazırlıyorlar ve uyguluyorlar. Başkalarının düşüncelerini yok saymıyorlar, ancak onlara göre davranmıyorlar, onlara göre yaşamıyorlar. Merkezlerinde kendileri ve hedefleri var. Olaylara tek bir açıdan bakıp parçaya değil, geniş açıdan bakarak bütüne odaklanıyorlar. Ve negatifi inkâr etmeden pozitif kalmayı beceriyorlar. Kendilerini iyi tanıyor, güçlü yanlarını iyi kullanırken zayıf yanlarını geliştirmeye bakıyorlar. ”
“Her biri ormanlar kralı aslan yani!”
“Dikkat edersen, senin ekonomik durumunu iyileştirmek için çalışırken de hep bu verdiğim örnekleri destekleyen şeyler söylediğimi fark edersin. En önemli örnek: ‘Başkalarının ne düşündüğünü umursama, arabanı sat, borcunu öde’ dedim. Çünkü hedefin, borcunu sıfırlamaktı, başkalarına senin güzel bir araban olduğunu düşündürmek değildi. Gelir gider tablon, kişisel plan ve hedefin, pusulan.”
“Taner ben bu akşam daha fazla bu konuları konuşmak istemiyorum.”
“Nasıl istersen. Konuyu değiştirelim.”
“Yok, kalkıyorum şimdi. Sonra görüşürüz.”
“Sonra?”
“Hadi kaçtım.”
“!”
18. bölüm 23 Nisan 2019 Salı hthayat.com’da...
Diğer bölümler:
YORUMLAR