“Aklından bir şey almayı geçirdiğin zaman, kendine onu neden edinmek istediğini sor.”
“‘Bu kanepeyi niye almak istiyorum?’ gibi mi?”
“Banu, sen bu egzersizleri benimsemeye başladın.”
“Biraz biraz.”
“Kanepe mi almak istedin?”
“Taner, itiraf ediyorum, senin kanepeyi görünce aynısına sahip olmak istedim. Nerden aldın?”
“Canlı örnek! Soruyu sordun. Cevabı da ver. Niye bu kanepenin aynısına sahip olmak istiyorsun?”
“Çünkü çok güzel ve biliyorum ki evde ona bakarken, üzerinde otururken iyi hissedeceğim. Varlığından mutlu olacağım.”
“Bu kadar mı?”
“Eve gelenler de beğenir.”
“Kimler geliyor evine?”
“Arkadaşlarım.”
“Özetlersek, güzel bulduğun bir şey senin olsun istedin ve arkadaşlarının da onu beğeneceğini düşündün.”
“Evet. Taner benim sözlerimi bana tekrar ediyorsun.”
“Merak ettiğim birkaç nokta var Banu.”
“Nedir?”
“Soru bir: Kanepeni değiştirmeyi düşünüyor muydun?”
“Hayır.”
“Soru iki: Aynısından almasan ne olur?”
“Böyle güzel bir şey bende olabileceği halde olmadığı için üzülürüm.”
“Soru üç: Arkadaşların beğenmesi senin için neden önemli?
“Gururum okşanır.”
“Soru dört: Gördüğün her güzel şey senin olsun istiyor musun?”
“Genellikle evet.”
“Üç hafta öncesine kadar, gördüğün her güzel şeyi alıyor muydun?”
“Elimden geldiği kadar almaya çalışıyordum, biliyorsun.”
“Aldıktan sonra mutlu oluyor muydun?”
“Aslında fazla değil.”
“Bu mutluluğun ne kadar sürüyordu?”
“Aldığım şeye göre değişiyordu ama çok da uzun sürmüyordu. Bazen birkaç gün, bazen birkaç saat.”
“Neden bu kadar kısa sürüyordu?”
“Hevesim kaçıyordu. Başka bir şey görüyordum, kıyaslayınca yeni gördüğüm şeyin daha güzel olduğunu düşünüyordum. İlk aldığım zamanki kadar güzel görünmüyordu gözüme.”
“Banu çok iyi gidiyorsun. Kendine karşı dürüst davrandığın için kısa sürede iyi yol alabilirsin.”
“Daha yol almadım yani!”
“İkna olma sürecindesin, temeli sağlam atıyorsun. Yolun başındasın, teçhizatını tamamlıyorsun, yolda kalma ihtimalin yok artık.”
“Sağ ol da... Sadede gelelim, kanepeyi alma, hevesin kaçacak mı diyorsun yani bana.”
“Bence birkaç gün bekleyebilirsin. Hâlâ istiyorsan evindeki kanepeyi değiştirirsin.”
“Olabilir.”
“Banu, benim tespitim şu: Aslında bir his satın almaya çalışıyoruz, eşya değil.”
“Ne tür bir his?”
“Genellikle mutluluk hissi... Mutlu hissetmeyi, bir şeyler satın alma, edinme şartına bağlıyoruz ve bu yüzden de kısa süren mutluluklar yaşıyoruz. Fakat iyi hisler ancak uyandırılabilir, alınıp satılamaz.”
“Doğru söylüyorsun. Ben bir şeyler alınca mutlu oluyorum. Yeterince entelektüel değilim herhalde.”
“Buraya nasıl bağladın?”
“Yani daha entelektüel aktivitelerle meşgul olsam bu kadar çok şey satın almak istemem belki. Emin değilim söylediğimin doğru olduğundan, aklımdan geçeni söyledim.”
“Üniversitede doçent olan bir danışanım var. Kitap, film ve film afişi almadan duramıyor. Koleksiyon yaptığından değil, eve gelen gidenin ne kadar kültürlü olduğunu düşünmesini istiyor. Gerçek nedeni bulmamız iki ay sürdü. Tutku diyemeyiz yani, gösteriş. Mutluluk değil bu, kibir temelli geçici tatmin.”
“İlginçmiş.”
“Biraz önce gururum okşanır demiştin. Dön bir daha düşün.”
“!”
“Kızma, çünkü bunu ben de bazen yapıyorum.”
“...”
“Söyle bana. Başka ne yapınca mutlu oluyorsun Banu?”
“... bilmem, düşünmem lazım.”
“Bu da beklediğim bir cevaptı. Bu konu üzerine çalıştığım danışanlarımın neredeyse tamamı düşünmeye ihtiyaç duyuyor.”
“...”
“Ne zaman, ne olduğunda mutlu oluyorsun?”
“...”
“Bir liste yapar mısın?”
“Yine mi liste?”
“Yazı düşüncelerin, duyguların fotoğrafıdır. Dönüp dünkü düşüncelerine bakmana, nereden nereye geldiğini görmene yarar.”
“...”
“Hayatından bir şeyi çıkarırken, yerine başka bir şey koymalısın. Ya da bir şeyden vazgeçerken yerine başka şey koy. Yoksa ondan arta kalan boşluğa düşersin. Kendini, satın alarak mutlu etmekten vazgeçmek istiyorsun meselâ. Satın almaktan vazgeçtiğinde, kendini mutlu edecek başka bir yolun olmalı.”
“Mantıklı.”
“Evet, mantıklı.”
“Peki, birinden ayrılınca hemen yerine diğerini mi koymak gerek?”
“İnsanlarla eşyalar arasındaki farkları sıralarsan cevabı kendin bulursun.”
“Anladım.”
“Ne o, daldın?”
“Hayatımdan arabayı çıkarınca yerine Mehmet’le Uğur’u koymuştum. Şimdi onların yerini otobüsle taksi aldı.”
“Kendine bu kadar perdesiz baktığın için tebrik ederim.”
“Taner yemek için teşekkür ederim. Geç oldu, kalkayım, uyuyacağım. Taksi çağırır mısın benim için?”
“Seni ben bırakırım.”
“Peki, kabul ediyorum.”
14. bölüm 9 Nisan 2019 Salı hthayat.com’da...
Diğer bölümler:
YORUMLAR