Bir adam çıkar öyle güzel sever ki seni. Dokunsalar kırılacak, nadide bir sanat eseri sanarsın kendini. Sen başkaları ile konuşurken seni izler hayran hayran, kafanı her çevirdiğinde göz göze gelirsin. Üşüdüğünde omuzlarına ceketini bırakan bir çift el olur hep etrafında. Aniden yapılan sürprizleri vardır bu aşık adamın. Çat kapı çıkar karşına bir buket çiçekle. Ağzından çıkan her söz tılsımlı bir melodiymiş gibi hissedersin, o seni dinlerken.


Sabahları günaydın mesajı bulursun telefonunda, seninle uyanmanın hayali ile yaşayan bir adam vardır. En aptalca espirine bile kahkahalarla güler. Hep sana dokunmak ister, başkaları ile konuşurken bile omuzuna attığı eli ile saçlarını okşar yavaş yavaş. Ne kadar sohbete dalsa da ara sıra göz kırpar sana, ona en çok yakışan gülümsemesi ile. Kalabalık arkadaş ortamlarında bile kulağına aşk sözleri fısıldar, o sıcak nefesi dünyanın en güvenli yeri gibi gelir insana. Sonra bir gün o beklediğin an gelir, en romantik haline bürünür sevdiğin. Kalan ömründe seninle uyanmayı teklif eder. Koca bir evet alır sevdiğinin ruhunu okşamayı bilen, sevilmeyi hak eden o adam. Sonra evlilik rüya gibi başlar tabii, sen hala prenses o da beyaz atlı prenstir.


Sonra ne olur biliyor musunuz? Bendeki de sorumu biliyorsunuz tabii ki. Alışır insan, en kötü şey alışmaktır. "Şu hayatta en nefret ettiğiniz şey nedir?" desem bir sürü farklı cevap gelir. Benim en nefret ettiğim şey alışmaktır. Alışılan her şey basitleşir çünkü. Sen pamuklara sarılmaya alışırsın o ise sana alışır. Gümüş sırma sandığı şeyin alalade bir saç olduğunu fark eder. Şakalarının komik olmadığını, birlikte izlenen filmler yoktur artık. Onun yerini tek izlenen maçlar, belgeseller alır. Sen prenses olmaya alışırken o sana alışır, alıştıkça her şey sıradanlaşır.


Evlilik aşkı öldürür klişesine hiç inanmam çünkü aşkı evlilik değil alışmak öldürür. Sen öylece kalıverirsin şaşkın, kırgın, kahramanın ise yorgun. Algılayamazsın bu değişimi, sürekli sorgulamaya başlarsın. Konuşmaya çalışırsın, bazen birkaç günlüğüne ısınır yürekler sonra yine bozulur büyü. Bazen de anlatırken kırgınlığını, şımarıklıkla suçlanırsın, ilgi delisi olmakla. Bir sürü sorunu vardır, işleri vardır, sen ise bencilce hep ilgi bekliyorsundur. En kötüsü nedir biliyor musunuz? Sen de alışırsın bu değişime. Saçların okşanmaz alışırsın. Seninle uyanma hayali kuran adam televiyon başında uyur, ayrı ayrı odalarda uyanırsınız alışırsın. Kalabalık arkadaş toplantılarında göz göze gelmek için bakarsın, o seni görmez, sen alışırsın. Arabaya doğru gelen çiçekçiyi görünce hızlıca camı kapatır sen alışırsın.


İşte en acısı budur o seni sevmekten vazgeçer...

Sen alışırsın.



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.