1960’lı yılların ortalarına gelindiğinde, müzik dünyası çığır açan bir teknoloji ile tanıştı. Bu teknoloji 80’li ve 90’lı yıllarda yaygınlaşarak müzikseverlerin hayatına damga vurdu. Kaset teknolojisinin mucidi Lou Ottens, 6 Mart 2021 sabahı dünyaya bu başarısıyla veda etti.

BBC’nin haberine göre, ekibiyle birlikte kaset teknolojisini dünyaya hediye eden Hollandalı mühendis Lou Ottens, Hollanda’da 6 Mart günü 94 yaşında vefat etti. Müzik kültürünün yayılmasına çığır açan katkı, ilk olarak 1963 yılında Berlin Radyo elektronik fuarında dünyaya lanse edilmişti. Kasetler 1960’larda piyasaya sürüldüklerinden bu yana dünya çapında 100 milyardan fazla satıldı. Ottens, dünyada 200 milyardan fazla satılan kompakt diskin de geliştirilmesinde rol aldı.

Kasetler, icat edilişlerinin ellinci yılında Time Dergisi tarafından “sansasyon” olarak tanımlanmıştı. Nostalji meraklılarının hala sahaflarda aradığı kasetler son zamanlarda güncel müzik piyasasında da tekrar yükselişe geçmeye başladı. Biz de kasetlerin günlük yaşamımızdaki nostaljik hikayesini birlikte hatırlamak istedik.




80’ler ve 90’lar nostaljisinin en güzel parçası


Kasetler, 80’li ve 90’lı yıllardaki müzik dünyasında adeta birer dinamo görevi gördü. Özellikle de Walkman’in icadından sonra her yerde müzik dinlemek kasetler sayesinde mümkün oldu. “Karışık kaset doldurmak” ise 80’lerin ve 90’ların en keyifli işlerinden biriydi. Müzik dükkanları, CD furyası başlamadan önce rengarenk kapaklı, kolay taşınabilir ebatlarıyla ceplere bile sığan kasetlerle dolup taşardı. Boş kaset doldurmak, kaset teknolojisinin getirdiği en büyük imkanlardan biriydi. Sanatçıların yeni albümlerini kaset formatında satın almanın yanı sıra boş kasetler de kasetçilerde hatta bazı kırtasiyelerde bulunuyordu. Bu kasetlerin üzerine kasetçalar ile ses kaydı yapılabiliyor hatta silip tekrar kayıt yapmak da mümkün oluyordu. Bu da 80’ler ve 90’larda büyüyenlerin en büyük eğlencelerinden biriydi.

“Yeni kaseti çıktı mı?”


Spotify’ın, Deezer’ın hatta cep telefonunun olmadığı yıllarda kasetler dünya ile bağlantıyı hayata sabitleyen eşsiz parçalardan biriydi. Sevilen radyo programları başlayacağı zaman boş kasetler hazırlanır, kasetçalarların içinde yerlerini alırdı. Programı dinlerken “Record” tuşuna basılır ve kayıt yapılır, böylece sevilen şarkıyı tekrar dinleme “imkanına” kavuşulurdu. Milenyum çocukları için inanılmaz ama gerçek; radyoda yakalamak ve kasetini satın almak dışında -o da eğer bulunabilirse- sevilen bir şarkıyı tekrar dinlemenin tek yolu buydu.



Boş kaset doldurduktan sonra yapılacak şeylerden biri de kapak tasarımı yapmaktı. Boş kapağın üzerine el yazısı veya etiketlerle bir liste yapılır, kasetler böylece kişiye özel müzik arşivinin bir parçası olarak raflarda, çantalarda veya araba teyplerinde yerlerini alırdı. Kaset alışverişi, gençler arasında yaygın bir alışkanlıktı. Hoşlanılan kişiye “kaset doldurarak” şarkılar üzerinden mesaj vermek de romantik flörtleşmelere dahil bir davranışıtı. 90’ların ortalarına gelinip CD’ler piyasada yaygınlaşana kadar kasetler günlük hayatın pratik bir parçasıydı. Sanatçılar kaset kapaklarının tasarımlarına çok önem verirdi. Müzikseverlerin en sevdiği şeylerden biri, içinde şarkı sözlerine yer verilen albüm kapaklarıyla karşılaşmaktı. Prospektüslerde olduğu gibi, kapakların sayfalarını açıp tekrar iç içe katlamak gerekirdi.

Saran kasetler için kurşunkalem!


Yaygın oldukları yıllar için harika birer teknolojik ürün olsalar da kasetlerin kalıcılığı ve sağlamlığı o zamanın imkanlarıyla sınırlıydı. Eskimeye başlayan bir kasetçalar, içindeki kasetin bantlarını sıkıştırabiliyordu. Sıkışan kaset, kendini sesiyle belli ediyordu. Bu durumda da kasete bir el atmak ve sıkıştığı yerden çıkarmak gerekiyordu. Bant hasar görürse şarkıda bozulmalar olabiliyor ve hatta kaset artık hiç kullanılamayabiliyordu. Kopan bantlar bazen birleştirilebiliyor ve küçük “kusurlarla” şarkılar tekrar tekrar dinlenmeye devam edebiliyordu.



Manuel müdahaleyle şarkılar arası geçiş


Geçmişin önemli parçası olan kasetler, dijital ürünler olmadıkları için elle müdahale edilebilen bir teknolojiye sahipti. Örneğin müzik dinlerken bir sebeple kasetin içindeki bant takılırsa, yerinden çıkarsa veya kasetçaların ileri-geri tuşlarında bir bozukluk olduysa, devreye pratik çözümler giriyordu. Kasetin bant kısmını ileri-geri hareket ettirmek için serçe parmak veya bir kurşun kalem kullanmak yeterli oluyordu. Çok sevilip yüzlerce kere dinlenilen şarkıların artık hışırtıyla ses vermesine ise o yılların gençleri hazırlıklıydı. Walkman ile kasetten müzik dinlemenin en komik anları ise pil biterken şarkının gitgide yavaşladığı ve sesin kalınlaştığı, hatta "yamulduğu" zamanlar yaşanırdı.

Artık pek revaçta olmayan CD teknolojisi bile 40. yılını doldurmuşken, kasetlerin artık bazıları tarafından bilinmemesini garip karşılamamak gerek. Yine de günümüzün müzik endüstrisinin geldiği nokta düşünüldüğünde, kasetler ve onların mucidi Lou Ottens -ve elbette emeği geçen diğer herkes- saygıyla anılmayı hak ediyor.

Yazı: Senem Tahmaz








Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.