Hayallere bisiklet sürmek

Sosyal medyanın en sevdiğim yanı hayallerinin peşinde koşma cesareti olan insanları takip etme fırsatı yaratması. Dayatılanı değil, kendi gündemini yaşayan, kendi hayatlarının sınırsızlığını kendileri belirleyen insanlar… Evet varlar. Ve herkes bu kadar aynıyken yaşama dair bir umut ve coşku yaratıyorlar.



Ahmet Coka örneğin. Uzun yıllar önce kurulmuş bir hayalin gerçekleşmesinin son adımında İstanbul’dan Bodrum’a pedallıyor bugünlerde. Sosyal medyada ve bloğunda hikayesini ortasından yakaladığım günden bu yana bende ayrıcalık yaratan en önemli yanı hayalleri için çaba sarf eden bir insan olması oldu. İstanbul’dan bir Ege kasabasına taşınma isteği şeklinde başlayan, hayatına şahane bir kadının girmesiyle Ege kasabasının adının Bodrum konulduğu, bunun için seneler boyu tasarruf yapılan, düşünülen, çizilen, risk alınan, alt yapı oluşturulan bir hayal… Hiç tanışmasak da hikayesini okudukça benzer süreçlerden geçtiğimiz için çok anladım onu. Çoğu zaman düşüncelerine birebir katıldığım için ve hep ilham ve cesaret aldığım için paylaştım yazılarını, çizimlerini…


Yaşamının pencereleri yeniliklere, merak etmeye açık olduğu için de bir süre önce bisiklet girdi hayatına. Sevdalandı o da iki tekere. İstanbul gibi bir şehirde bile haftasonu sürüşleri, işe gidiş gelişler derken bir tutkuya dönüştü bisiklet. Ve en güzeli de bu aşamada oldu zaten. Bodrum’a taşınma hayalini yeni tutkusuyla birleştirdi. Bodrum’a bisikletle gitmek… Bugünlerde ona eşlik eden, bisiklet sayesinde tanıştığı arkadaşlarıyla Bodrum’a doğru pedallıyorlar. ‘Bitiş’ çizgisine vardıklarında sadece Bodrum’da değil, dünyanın pek çok yerinde bu hikayeyi heyecanla izleyenlerin alkışı kopacak, biri de ben, biliyorum.


Hayallerin gerçeklerle bağını kurabilenlerin varlığını bildiğimden doğrusunu isterseniz artık insanların kronikleşmiş hayalleri dinlemekten çok sıkıldım. Hayaller de bir aşamadan sonra sadece hayal olarak kaldıklarında kanserleşebiliyorlar kanımca. Kendim de sadece hayal aşamasında olan isteklerimin lafını pek etmemeye çalışıyorum uzunca bir zamandır. On küsur yıldır interrail ile seyahat etmek istiyorum misal ama on küsur yıldır da bunun için tek bir adım atmadım. Sorsanız hala hayalim. Ama artık kimseye dillendirmiyorum. Böyle kronik hayalleri var tanıdığım pek çok insanın. Yıllar geçse de aradan, bazen takılmış plak gibi bir araya geldiğin ilk sefer yine aynı cümleleri duyuyorsun ağzından. Hiçbir şey değişmedi mi hayatında diyesin geliyor. Sadece hayal kurup aynı karbon kopya günleri yaşamaya devam mı ediyorsun? Bir yanım canını acıtmak istiyor böyle insanların, sert konuşmak, sarsmak… Harekete geçirmek, belki bir kıvılcım yakmak için… Ama hep o daha yumuşak yanım ağır basıyor, bir iki yuvarlak cümle kuruyorum lakin değişmeyen tek şey çok sıkılıyorum. Neden herkes hayatın çok kıymetli olduğundan bahsedip günlerini böylesine boş yere harcıyor? Bedeni sağlıklı tutabilmek için sarf edilen bunca çaba mutsuz günlerin binlerce tekrarını yaşayabilmek için mi?


Bir bisiklet bile değiştirebiliyor insanın hayatını. İhtiyaç olan bir bisiklet olmayabilir çoğu zaman ama hayallerin, isteklerin, yaşamı çeşitlendirmenin iki tane bisiklet tekerine ihtiyacı pekala da var bence.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.